Eğer tarih, kültür, doğal güzellikler ve canlı bir gece hayatını bir arada bulabileceğiniz bir tatil istiyorsanız Budapeşte sizin için doğru seçim. Kentin olağanüstü canlı gece hayatı seçkin, lüks restoranlardan ihtişamlı sarayların içinde yer alan şık kulüplere ve yıkık avlularda yer alan sıradışı publara kadar birçok seçenek sunuyor. Tuna nehri muhteşem manzaraları ve tarihi köprüleriyle her gece milyonlarca ışığın dansettiği canlı bir sahne gibi sizi düş kurmaya davet ediyor. 12’den fazla termal kaplıcası ile Budapeşte dünyanın en büyük kaplıca kenti. Etkileyici Opera binası, yeni yapılan Budapeşte Müzik Merkezi, Sanat Sarayı’nda yer alan şık konser salonu ve Art Nouveau akımının bir incisi olan klasik Franz Lizst Müzik Akademisi etrafınızı yüksek kültür örnekleriyle sarmalıyor. 70’ten fazla müze ve gösteri merkezi geniş bir kültürel tecrübe yelpazesi sunuyor. Bir su şehri olarak tanımlanan Budapeşte kültürel çeşitliliği, çağlar ötesi güzelliği, tarihi ruhu ve şaşırtıcı çok yönlülüğü ile kalbinizi kazanıyor. Bütün bu özellikleriyle Budapeşte birçok uluslararası ödüle hak kazanıyor, örneğin Conde Nast Traveler Budapeşte’yi “En iyi Avrupa Şehri” ödülüne layık bulmuş.

Derli Toplu Bir Şehir

162-2Budapeşte üç farklı bölümden oluşmakta: Pest, Buda ve Obuda. Pest coğrafi olarak düz bir alanda yer alıyor ve kentin ana çekim ve eğlence merkezlerine evsahipliği yapıyor. Buda ise tepeler üzerine kurulmuş daha sakin bir bölgede yer almakta. Burada tarihi ve turistik Kale Bölgesi bulunuyor. Obuda kentin kuzeyinde yer alıyor ve Roma harabeleri ve nehir kenarındaki kafeleriyle kent sakinlerinin rağbet gösterdiği bir bölge. Buradaki Romai kıyısı su sporlarını sevenler için bir çekim merkezi niteliğinde. Budapeşte kenti derli toplu ve düzenli bir kent. Ortasında Margaret adası yer alan muhteşem Tuna nehri kenti ortadan ikiye bölüyor ve bu sayede şehri kaybolma korkusu olmadan rahatlıkla gezebiliyorsunuz. Nehir boyunca muhteşem köprüler iki yakayı birleştiriyor ve hem nefes kesici manzaralar sunuyor hem de yönünüzü bulmayı kolaylaştırıyor. Budapeşte’yi keşfetmeye bu köprülerin en eskisi olan Chain köprüsünden başlayabilirsiniz. Nefes kesici bir manzara izlemek için köprünün Buda tarafındaki kale semtine tırmanıp ortaçağ havasını içinize çekebilirsiniz. Pest tarafında Andrassy Caddesi’ne ya da Kahramanlar Meydanı’na doğru yürüyebilir, Tuna boyunu takip ederek kuzeydeki Parlemento Binası’na ya da güneydeki Kapalı Çarşı’ya ulaşabilirsiniz. Pest bölgesinde kent merkezini çevreleyen iki ana cadde bulunmakta. Merkezde üç yaya yolu bulunmakta. Bunlardan yeni yapılanı Özgürlük Meydanı’ndan kalvin Meydanı’na çıkıyor. İkinci ve ana yaya yolu olan turistik Váci caddesi Vörösmarty Meydanı’ndan Kapalı Çarşı’ya uzanıyor. Üçüncü yaya yolu ise Bazilika’yı Zincir Köprüsü’ne veya Özgürlük Meydanı’na bağlıyor. 5. Bölge adı verilen bu semtte popüler restoranlar, ünlü giyim mağazaları, samimi kafe ve barlar bulunmakta.

Budapeşte’nin Lezzetleri

Geleneksel, uluslararası, modern ya da klasik, pastane ya da kafe, şarap evi ya da pub, aradığınız her neyse Budapeşte’nin inanılmaz yeme içme dünyasında bulabileceğinizden emin olabilirsiniz. Uluslararası üne sahip Michelin yıldızlı restoranlar, Akdeniz lezzetleriyle etkileşen geleneksel ya da modern Macar mutfağı, İngiliz veya İrlanda pub lezzetleri, çorba evleri, Asya veya Meksika fast food restoranları, Balkan yemekleri sunan öğrenci barları, lüks hamburger mekanları ve et lokantaları… Bütün bunlar ve daha fazlası sizi bekliyor. Ráday Caddesi her fiyat aralığında geniş bir restoran yelpazesine sahip. Huzurlu dış mekan oturma alanlarıyla Lizst Ferenc meydanı biraz daha yüksek olsa da uygun fiyatlı restoranlarla dolu. Eğer üst sınıf uluslararası restoranlarla ilgileniyorsanız 5. Bölgede Bazilika ve Andrássy caddesi çevresine gidebilirsiniz. Macar ve Akdeniz Tapas örneklerinin sunulduğu havalı şarap evlerinde kaliteli Macar şaraplarını tadabilirsiniz. Kentteki yeni akım olan özel üretim Macar biralarını deneyebilirsiniz. Örneğin “yıkıntı pub’lardan” birinde bir bardak Macar erik birası yudumlayabilirsiniz. Budapeşte kahve kültürü ile de ünlü: New York, Gerbeaud, Central veya Lotz gibi klasik kafelerin yanısıra aile işletmesi kahve evlerinde taze kavrulmuş kahveden yapılan lezzetli kahvelerle enerjinizi arttırabilirsiniz. Kapalı Çarşı’ya mutlaka uğramalı ve kaz ciğeri, sosisler ve Macar kırmızı biberi gibi geleneksel lezzetleri denemeli ve satın almalısınız. CNN’e göre burası dünyanın en güzel çarşısı – Macar lezzetleri ve yaşam biçimini yansıtan örneklerle dolu bir hazine sandığı.

Canlı Geceler

Muhteşem köprüler teknelerde düzenlenen partilere ve Park, Zöld pardon, Romkert, Kiosk, Cha-cha-cha ve Holdudvar gibi açık hava kulüplerine müthiş bir arkaplan oluşturuyor. Ilık yaz gecelerinde yeni restore edilen Liberty Köprüsü’nün ortası bir parti mekanına dönüşüyor: dünyanın dört bir yanından gelen gençler çelik kirişlerin üzerine oturarak eğleniyorlar. Bir zamanlar terkedilmiş olan avlularda yer alan “yıkıntı pubları” kalabalıklarla dolup taşıyor, devasa saraylar ve casinolar dans pistlerine dönüşüyor, okullar havalı kulüplere, sinemalar barlara dönüşüyor. Dünyanın her yerinden gelen partiseverler hafta sonunun en hareketli olayı olan Sparty’e koşuyorlar. Müzik, lazer ve ışık gösterileri klasik termal banyoları yepyeni bir düzleme taşıyor. Yüzen bir konser salonu ve bara dönüştürülmüş olan eski bir Ukrayna yük gemisi A38 Lonely Planet tarafından “dünyanın en iyi barı” seçilmiş. Ilık yaz gecelerinde bazilika’nın önündeki meydan ve merdivenler bir Akdeniz Piazza’sını andırıyor. Şafak vakti parti sona erip nehrin karşısına geçerken unutulmaz bir Budapeşte gecesinin son demleri inanılmaz manzarada son buluyor.

Bir Bakışta Budapeşte

161-2Tuna Nehri ve köprüler: Tuna ve özgün köprüleri kentin kendine özgü güzelliğinin temel öğesini oluşturuyor. Geceleyin her adımınızı izleyen mağrur aslan muhafızlarıyla kentin en eski köprüsü olan Chain köprüsü pırlanta bir gerdanlık gibi ışıldıyor. Üzerinde mitolojik Turul kuşları yer alan kısa Liberty köprüsü yüzlerce ışıkla süslü ve sıkça muhteşem manzaraya sahip bir parti alanı görevini üstleniyor. Ortasında Margaret adası yer alan Margaret köprüsünden hem Buda hem de Pest tarafının tarihi binalarını izleyebilirsiniz.

KAPLICALAR: Geleneksel, tarihi, modern. Art Nouveau mimarisinin incisi olan Gellert banyosu’nda dinlenebilir, muhteşem Széchenyi’nin sayısı 15’I aşkın havuzlarından birine kendinizi bırakabilir, Lukács’ın konforlu saunalarından birinde gevşeyebilir, hafta sonları sabah 4’e kadar açık olan Rudas’ta bir gece yüzmesinin tadını çıkarabilir veya daha az bilinen ve Türk hamam geleneğini devam ettiren Veli Bey Hamamı’nın keyfini çıkarabilirsiniz.

KALE BÖLGESI: 13. Ile 20. yüzyıllar arasında nice savaşa ve işgale tanık olmuş olan Kraliyet Sarayı bugün ülkenin en büyük kütüphanesine, Ulusal galeri’ye ve Tarih Müzesi’ne evsahipliği yapıyor. Buda’daki en güzel Gotik bina olan matthias Kilisesi 13. Yüzyılda inşa edilmiş ve adını Macaristan’ın en ünlü kralından alıyor. Buda’nın 150 yıl süren Türk işgali döneminde cami olarak kullanılmış. Yapının çevresinde 1970’li yıllarda bir ortaçağ manastırının harabeleri üzerine yapılmış olan Hilton oteli ve korumadan ziyade dekoratif amaçla inşa edilmiş olan Balıkçı Tabyası yer almakta. Tabyanın terasları pest tarafının en güzel manzarasına hakim konumda. Fakat bu ihtişamlı metropolün çekiciliği sadece 180 metre yükseklikte yer almıyor. Unutulmaz bir seyahati tamamlamak için derinlere gidip yer altında bulunan “Kayaya Oyulmuş Hastane’yi” de ziyaret etmelisiniz.

PARLEMENTO BINASI: Dünyanın en büyük parlemento binalarından olan binanın yüksekliği 96 metre. Bu da onu Bazilika’nın yanısıra kentin en yüksek binası yapmakta. Macar kraliyet tacına ve mücevherlerine evsahipliği yapan binada 365 adet gotik kule bulunuyor. Binanın inşaatı 19 yıl sürmüş ve sayılarla ifade etmek gerekirse binanın dekorasyonunda 40 kilodan fazla altın kullanılmış, binanın içinde 27 kapı ve 29 merdiven bulunmakta – 20 km. kadar merdiven 690 adet odaya açılıyor.

ANDRÁSSY CADDESI: Dünya Mirası listesinde yer alan cadde kentin lüks alışveriş merkezi olarak biliniyor. Merkezdeki Kahramanlar Meydanı’na doğru yürürken etkileyici mimari örnekleriyle bezeli caddenin karakteri değişiyor. Yolunuzun üstünde karşınıza Korku Evi, Budapeşte Opera Binası, eski Paris mağazası, yeni adıyla “Il Bacio di Stile” alışveriş merkezi ve içinde yer alan Lotz Café çıkacak. Avrupa’nın en eski ikinci metrosu olan tarihi Millenium line bu muhteşem caddenin altından geçiyor.

KAHRAMANLAR MEYDANI VE ŞEHIR PARKI: Ülkenin kuruluşunun 1000. Yılı anısına 1896’da inşa edilmiş olan Kahramanlar Meydanı’nın iki yanında Güzel Sanatlar Müzesi ve Sanat Salonu karşılıklı olarak yer almakta. Meçhul Asker ve sonradan Macaristan adını alacak olan Karpat Havzası’nı fetheden 7 Reis’in anıt mezarları’nın üzerinde Başmelek Cebrail’in heykeli yer alıyor. Yarım daire şeklinde dizili sütunların üzerinde ise Macar tarihindeki önemli şahsiyetlerin heykelleri bulunmakta. Széchenyi termal kaplıcası, Art Nouveau Hayvanat Bahçesi, Avrupa’nın en eski buz pateni pistlerinden biri ve Vajdahunyad kalesi Pest’in en büyük meydanı olan Kahramanlar Meydanı’nın arkasında bulunan Şehir Parkı’nın içinde yer alıyor.

PEST TARAFINDA LIBERTY VE RÁKÓCZI KÖPRÜLERI ARASI: Bu bölge sizi nehir boyunca keyifli bir gezintiye davet ediyor. Yol boyunca Özgürlük Heykeli ile taçlanan ağaçlıklı Gellért tepesi’ni izleyebilirsiniz. Kapalı Çarşı’da leziz Mazar yemeklerini tadabilir ya da The Whale adı verilen ve tarihi depoların üzerinde asılı duran cam ve çelikten inşa edilen yeni aktivite merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Daha güneyde çağdaş mimarinin güzel örnekleri olan Ulusal Tiyatro’yu ve Sanat Sarayı’nı bulabilirsiniz.

GELLÉRT TEPESI’NDEKI CITADEL VE ÖZGÜRLÜK HEYKELİ: Citadel (iç kale) 1848 Devrimi’nden sonra asi Macar’ları gözlemek amacıyla habsburg’lar tarafından bir kale ve askeri gözetleme kulesi olarak inşa edilmiş. Bugün buradan gece vakti kentin büyülü güzelliğini izleyebilirsiniz. Tepe noktadaki Özgürlük heykeli ise 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılmış.

GÜL BABA TÜRBESI: Adı İslam aleminde günümüzde de anılmaya devam eden Gül Baba, Anadolu’da Merzifon şehrinde dünyaya gelmiştir. Bir Bektaşi dervişi olan Gül Baba birkaç padişahın hizmetinde bulunduktan sonra Sultan Süleyman’ın Buda seferine katılmış ve orada, 2 Eylül 1541 günü, o tarihte Lady in Harvest kilisesi iken Buda’yı fetheden Sultan Süleyman’ın adı verilerek camiye dönüştürülmüş olan, bugün ise Matthias kilisesi olarak bilinen kilisede hayata gözlerini yummuştur.
Gül Baba Türbesi Buda’lı Yahyapaşazade Mehmet Paşa tarafından Rózsadom (Gültepe) adı verilen tepede 1543-1548 yılları arasında orada bulunan bir keşiş mezarının üzerinde inşa edilmiştir. Türbenin yanında ayrıca bir tekke de inşa edilmiş ve buradaki dervişler türbenin bakımı ile görevlendirilmişlerdir.
Türbenin Osmanlı yönetimi dönemindeki durumuyla ilgili detaylı bilgi veya belge bulunmamaktadır. Buda 1686 yılında geri alındığında İmparator Leopold tüm Rózsadom tepesini Cizvit tarikatine hediye etmiştir. Türbe Aziz Yusuf adına kutsanmış ve bir Hıristiyan şapeline dönüştürülmüştür. 1773’te Cizvit tarikati dağılınca şapel de kapatılmıştır.
1867 yılında Avrupa seyahati sırasında türbeyi ziyaret eden Sultan Abdülaziz’in emriyle türbe yapı ustası Lajos Grill tarafından bir dizi tamirattan geçirilmiştir. 1914 yılında anıt statüsünde koruma altına alınan türbe 1915-1916 yılları arasında yeniden restore edilmiştir. 28 temmuz 1918 yılında ise bina yeniden ibadete açılmıştır. 2. Dünya savaşı sırasında zarar gören Gül Baba Türbesi 1960-1962 yılları arasında Budapeşte Anıtlar Kurulu tarafından yeniden restore edilmiştir.
Bugün Türk ve Macar hükümetlerinin ortak bir projesi ile Gül Baba Türbesi yeniden restore edilmektedir. Türk hükümeti türbe binasının ve çevresinin restorasyonunun finansmanını üstlenirken, Macar hükümeti de türbenin çevresindeki parkın ve üç sokağın yeniden inşa edilmesini üstlenmiştir. Yeni yapılacak komplekste halka açık bir sergi alanı, bir kafe ve bir asma bahçe de yer almaktadır. Projenin maliyeti 8.3 milyon Euro ve bitiş tarihi de 2017 yılı olarak planlanmaktadır.