ASSOS’TAN ÇEŞME’YE
Uzun geçen kışın ardından hepimiz keyifli bir yaz tatilini hak ettik. Artık biraz dinlenmenin, keşfetmenin keyfine varmanın, yaz güneşinin tadını çıkartmanın zamanı geldi! Bildiğiniz yerlerde bile yepyeni bir detay keşfetmek, hatıralarımıza unutulmaz zamanlar ekleyerek yaza merhaba demek için sizlere keyifli bir haziran rotası hazırladım. Hazırsanız başlıyoruz!
Uzun bir süredir hem gündemimizde hem de aklımızda hep aynı konu var; pandemi. Son bir yıldır herkes gibi benim de hayatımda büyük değişiklikler oldu. Pandemi öncesi seyahat takvimim öyle bir haldeydi ki kuzey soğuğundan gelip çöl sıcağına geçiş yapıyordum. Sonra birden her şey durdu. Önce biraz dinlenmek için fırsat oldu bana. Bu süreçte değişmeyen tek şey üretme ve paylaşma arzumdu. Beni tanıyanlar İstanbul sevdamı bilirler. Benim için, keşfetmeye doyamadığım, dünyadaki en güzel şehirdir İstanbul. Sakladığı sırlar ve hikayeler hep büyüler beni. Ben de krizi avantaja çevirmek için kitaplarıma ağırlık verdim. Bir yılda 6’sı Türkçe, 5’1 İngilizce ve 1’i Almanca olmak üzere piyasaya tam 12 tane kitap çıkarttım. Kanatlarımda İstanbul kitabım, kısa bir sürede 13 baskı yapıp 30 bin satışa ulaşarak büyük bir başarıya imza attı. Hemen ardından İngilizce İstanbul A Bird’s Eye View raflardaki yerini aldı. Kitabın Almancası Beflügelndes İstanbul da yeni eklenen bölümleri ve güncellenen görselleriyle hazırlandı. Zamansızlıktan sürekli ertelediğim Boğaz Hakkında Her Şey ve Bosphorus The Ultimate Guide kitaplarımın güncellemelerini tamamladım ve tamamen yenilenmiş 52. basımıyla tekrar okurla buluştu. Turizm sektörüne bir ivme kazandırabilmek için yazın rekor sürede hazırladığım Butik Oteller kitabımın gördüğü ilgi karşısında sonbaharda rotamı genişlettim. Kitabıma, Türkiye’nin farklı bölgelerinden beğendiğim 41 yeni oteli ekleyerek sene başında raflarda yerini alan 26. baskıyı sizin beğeninize sundum. Hatta en son listeme eklenen bu kitabın İngilizcesi Boutique Hotels Turkey oldu. Güncel bilgiler için, onlarca sıra dışı oteli tanıttığım @butikotellerturkiye instagram adresini takip etmenizi tavsiye ederim.
Basıldığı günden itibaren kült kitap kabul edilen ve 2010 yılında “En İyi Turizm Yayını” ödülünü alan İstanbul Hakkında Her Şey, 1,5 senelik kapsamlı bir çalışma ile güncellendi. İstanbul The Ultimate Guide ile birlikte raflardaki yerini aldı. Bu sırada, bir de Bursa Hakkında Her Şey kitabını hem Türkçe hem İngilizce olmak üzere kitaplarımın arasına eklemenin heyecanını yaşadım. Üretmenin iyileştirici gücü benim bu süreçteki ışığım oldu. Kitaplarım size çıktığınız bütün yollarda eşlik etmesi ve rehber olması dileğimle…
Assos’tan Çeşme’ye uzanan, doğayı ve tarihi iç içe yaşayacağınız bu Ege rotasında eminim siz de kendinize göre bir şeyler bulacaksınız. Ege’nin denizini, güneşini ve bereketli doğasını görünce sayısız medeniyetin neden burayı mesken tuttuğuna hak vereceksiniz.
Kutsal Dağ’ın Gölgesinde
Rotamızda ilk durağımız olan Assos, Batı Anadolu’daki çoğu kent gibi Lidya, Pers, Helen, Bergama, Roma, Bizans ve Osmanlı egemenliğinde kalmış. MÖ 4. Yüzyılda Platon’un öğrencilerinden Hermias, Assos’a yerleşmiş. Hermias’ın önerisiyle Aristo da bu bölgeye gelerek yaklaşık bir yıl burada yaşamış. Tarihin en önemli zamanlarına ve medeniyetlerine şahitlik eden bir coğrafya üzerinde bulunan Assos, günümüzde de varlığını hem antik limanında hem de Behramkale’nin tarih dolu sokaklarında tüm güzelliğiyle sürdürüyor. Bu tarafa gelmişken kısa bir yolu göze alın ve destanların izini sürün. Çanakkale’deki Avrupa Müze Forumu tarafından “2020 Yılı Avrupa Yılın Müzesi Özel Takdir Ödülü”nü kazanan Troya Müzesi ile Gelibolu Yarımadası’ndaki şehitliği ziyaret etmeyi ihmal etmeyin.
Geceyi ev sıcaklığındaki, yeşil ve mavinin iç içe olduğu bir cennette, Simurg Inn’de geçirebilirsiniz. Hepsi farklı ve özenle dekore edilmiş 5 oda ile 3 taş ev var. Doğa aşıkları burayı çok sevecek. Hem dört bir yanı saran ağaçlar ve çiçekler hem de evcil hayvanlan ile dost canlısı bir otel. Otel dediğime bakmayın, aslında içimden ev demek geliyor. Çünkü öyle sıcak ve zevkli bir yer ki insan ancak evine bu kadar özen gösterir diye düşünmeden yapamıyor. Sebzemeyveleri kendileri yetiştiriyor, yumurtaları özgür tavuklardan organik olarak alıyor, zeytinyağlarını kendileri yapıyorlar. Size de bu doğal lezzetlerin keyfini sürmek kalıyor. (0532 726 26 26, www. simurginn.com)
Sakin ve sade bir kaçış noktası arayanlar için İda Costa’yı tavsiye ederim. Sahipleri, Ege mimarisine sadık kalarak, taşın doğallığını yeşilin güzelliğiyle buluşturdukları 9 dönümlük bir dünya kurmuşlar. Farklı tiplerde 20 odaları var. Ege mutfağının birbirinden güzel örnekleri, kalbinize giden yolu bulduracak cinsten. İda SPA’da yorgunluk atmak, İda Sofa’da kitap sayfaları arasında kaybolmak veya iskelede gün batımını izlemek… Seçim size kalmış. (0286 764 0010 – 0530 955 71 00 / 01, www.idacosta.com)
Kaz Dağları ve Edremit Körfezi manzarasına hâkim bir konumdaki Adatepe’de çoğu Rumlardan kalan 400’den fazla evin büyük bir kısmı restore edilmiş. Köyün taş duvarları ve daracık yollan arasında gezinmeyi, meydanda asırlık çınar altındaki kahvelerde bir çay molası vermeyi, biraz zaman ayırıp Zeytinyağı Müzesi’nde bölgenin tarihini keşfetmeyi ihmal etmeyin. Benim tavsiyem Zeus Altarı’nda gün doğumunu, Hoca Kayası’nda gün batımını izleyin. Alpler’den sonra dünyanın en zengin oksijen kaynağı olan Kaz Dağları’nda kendinize vereceğiniz en güzel ödül bol bol yürüyüş yapmak olacak.
İda Blue Hotel son zamanlarda sık sık gittiğim huzur dolu bir vaha. Restore edilmiş 3 Rum evinde adını bahçedeki bitkilerden alan odalarda kalıyorsunuz. Odaların dekorasyonunda eskiye ait hatıra yüklü parçalar kullanılmış. Bahçesinde vakit geçirmek ise başlı başına keyif. Kaz Dağları’nın tertemiz havasını içinize çekip kuş sesleri arasında ruhunuzu dinlendirin. (0286 752 10 45, www. idablue.com.tr)
“Cunda” ismi İtalyanca bir denizcilik teriminden geliyor, anlamı “yelken açmak”. Az bilinse de resmi adı Alibey Adası. Bir dönem “kokulu ada” manasına gelen Moshinos adıyla da anılmış. Adanın rüzgarıyla gelen iğde, kekik, biberiye kokularının yaydığı baş döndüren havayla bu ismi sonuna kadar hakkediyor Cunda. Tam eski bir Rum köyü olan Cunda’nın görülmesi gereken adreslerinin başında gelen; mutlaka bir kahve keyfi yapmanız gereken Taş Kahve, muhteşem manzarayı seyredip Cunda’ya aşık olacağınız Aşıklar Tepesi, bölgenin tarihinin tanığı olan Ayios İoannis (Aya Yani) Kilisesi ve Rahmi Koç Müzesi’ni gezi listenize almanızı öneririm. Adanın rüzgarı çok önceden keşfedilmiş ve buradaki ilk yel değirmeni 1600’lerde yapılmış. Adanın farklı noktalarında göreceğiniz yel değirmenleri, minik bir piknik sepeti eşliğinde gün batımı için romantik bir alternatif olabilir. Değirmenlerden biri ise günümüzde Sevim – Necdet Kent Kitaplığı’na ev sahipliği yaparak insanlarla iç içe olmaya devam ediyor. Bırakın hayalleriniz rüzgarlarla uçsun.
Cunda’nın dokusunu deneyimlemek için size iki önerim olacak: Cunda Despot Evi ve Fora. A Design Avvards 2020’de “Kültürel Miras ve Kültür Endüstrisi Tasarımı” kategorisinde Altın Ödül alan Cunda Despot Evi Antik Yunan tapınaklarını andıran bir mimari ile şık bir dekorasyonun muhteşem bir birleşimi. Yunanca din görevlilerine verilen isim despot. Bu otele adını vermesinin nedeni ise 1862 yılında burayı ev olarak bin bir emekle inşa eden Grigorios Gudohiras’ın bir din adamı olması. 6’sı süit olarak düzenlenmiş 28 odası var. Havuzu çok keyifli ama deniz isterseniz, anlaşmalı oldukları plajı kullanabilirsiniz. Zeytin ağacı yağlarının başrolde olduğu YUND SPA çok keyifli. Ege’nin lezzetli balıklarını, Cunda ruhunu yaşatan Girit reçetelerini, Güneydoğu’ya doğru uzanacağınız mezeleri ve dahasını, binanın yapım tarihinden adını alan 1862 Restoran’da bulabilirsiniz. (0266 32719 00, www.cundadespotevi.com)
Fora Otel, taş duvarların arasına ve yemyeşil bahçesinin her köşesine huzurlu bir tatilin ipuçlarını serpiştirmiş. Sade bir dekorasyonun tercih edildiği odalar deniz ya da doğa manzaralı olarak ayrılıyor. Her köşeye gösterdikleri özeni sofralara da yansıtıyorlar. Siz keyfine vara vara kahvaltı yapın diye pek rastlanmayan bir uygulama yaparak kahvaltıya saat sınırı koymuyorlar. Deniz kenarında değil ama kendilerine ait bir plajları var. Son yıllarda yükselişe geçen doğayla iç içe tatil anlayışına da geçiş yapmışlar. Plajın devamındaki alan, Cunda Fora Glamping olarak hizmete açıldı. Özellikle çocuklu ailelerin seveceği bir ortam var. (0266 327 30 31, www.cundafora.com)