DALAI LAMA’NIN İZİNDE

DALAI LAMA’NIN İZİNDE

Gezi yazarı, fotoğrafçı Ebru Latifoğlu, Uzakdoğu gezisi sırasında 14. Dalai Lama’nın Kalachakra Inisiyasyonu’na katıldı ve izlenimlerini bizim için kaleme aldı.

Leh

Saat 04:45. Önce telefonumun alarmı, sonra otelin uyandırma telefonu çalıyor. Perdelerin arasından hafif bir aydınlık geliyor. Güneş de benim gibi erkenci. Hindistan’ın Jammu-Keşmir eyaletindeki Ladakh’ın en büyük şehri Leh in Saboo köyünde, Himalayalar’dayım.

Üç gün önce, uçak inişe geçtiğinde seyrettiğim, bir kısmı karlı dağ sıraları ve pırıl pırıl güneşe bakıp, uçaktan çıkar çıkmaz derin bir nefesle ferah ve bol oksijenli dağ havasını içime çekmek istedim. Ama oksijen burun deliklerimden hızlıca ve derinlere kadar geçmeyi reddetti. Havasızlık duvarına çarptım. 3500 metre yüksekte olmanın tam da böyle bir his olduğunu o zaman hatırladım.

İnsan ne kadar yüksekte olduğunu ilk başta yalnızca bu derin nefes alamama hissinden anlıyor. Bir saat sonra kalbiniz hızlıca çarpmaya başlıyor. Bir kaç adım atmak ya da bir eşyayı kaldırmak bile deniz altında koşmaya çalışmak gibi bir çaba gerektiriyor. Başınızda, az ya da çok sıkan bir mengene sabit bir basınç uyguluyor. Leh’e geldiğimiz ilk günü otelde dinlenerek geçirmemizin sebebi, bu basınç ve yükseklik değişikliğine vücudumuzu alıştırmaktı. Eski tecrübelerimden bu semptomları yalnızca yarım günlüğüne yaşayacağımı, sonrasında her şeyin benim için normale döneceğini biliyorum. 4500 metreden yukarısı benim için de şartları daha zorlaştırıyor, ama neyse ki bu seyahatte 3900 metrelerdeki yol geçişleri dışında o kadar yükseklikler yok.

Yataktan çıkar çıkmaz elimden geldiğince hızlı hazırlanıyorum. Yazın burada hava yüksekliğe bağlı olarak gündüzleri çok sıcak ve yakıcı oluyor. Önceki geceden biliyorum ki saat 18:00 gibi güneşin kuvvetini kaybetmeye başlaması ile bir anda soğuyan hava ancak 07:30’da ısınmaya başlayacak. Kış aylarında sıcaklığın -45 dereceye düştüğü bir bölgedeyiz.

Yerel rehber saat o6:30’da yola çıkmanın uygun olduğuna karar verdi. Tören alanına mesafe normal şartlarda arabayla on dakika. Her ne kadar Dalai Lama’nın yöneteceği Kalachakra İnisiyasyonu saat I2:00’de başlayacak olsa da, alana ulaşmamız, kendimize yer edinmemiz ve bu işi 150 000 kişinin katılacağı bir alanda yapmamız gerektiği için, erken davranmalıyız.

Screen Shot 2015-02-13 at 02.39.27

Kalachakra Yolu

Yolların darlığını, sıkışıklığını ve kalabalıklığını göz önüne alarak beş ciple gideceğiz. Kapalı ve yüksek araçlar, klimaları da var. Ağır çantalarımızı, yedek su şişelerini, kamp taburelerini ve yastıkları koymak için de yeterince yer var. Kendileri de Budist olan şoförler töreni, Dalai Lama’yı dinlemeyi ve çok büyük manevi değeri olan bu deneyimi yaşamayı kuşkusuz bizden daha büyük bir heyecanla bekliyor. Tören alanına girmek için bizim için çıkartılan fotoğraflı yaka kartlarında Foreigner (Yabancı) yazarken, onlarınkinde Pilgrim (Hacı) yazıyor.

Himalaya Çölleri

Otelden ayrılıp ana yola çıkınca odalardan da görülen Himalayalar’ın Stok dağ sırasının en yüksek tepesi olan Stok Kangri, daha da haşmetli bir biçimde önümüzde yükseliyor. Eteklerinde ünlü Stok Manastırı’nın yer aldığı zirve 6150 metre yüksekliğinde ve bulunduğumuz bölgede neredeyse her noktadan bizi takip ediyor. Himalaya Çölleri, ilk günden beri devamlı duyduğumuz bir söz. Stok ve diğer zirveler ve hatta Zans- kar ve Indus nehirlerinin geçtiği vadilerde bile yeşil alana rastlamak neredeyse imkansız. Yeşillikler ancak vaha diyebileceğimiz dar alanlarda ve bazı dağ kuytularında karşımıza çıkıyor.

Zirvelerde kar ve buza bağlı çoraklığı bir şekilde kabullenmiş olsak da, insanın kilometreler boyunca yalnızca taş ve toprağın görüldüğü dağ yollarını kat etmesi sıra dışı bir deneyim. Dağlar o kadar çıplak ki, neredeyse 45 derece açıyla gökyüzünü delen yeşilli morlu demir ve bakır katmanlarını çok rahatlıkla ayırt edebiliyoruz. Çin’in Tibet’i işgal etmesinin ve bütün bölgeye dair saldırgan planlarının bir sebebi de, bu zengin maden kaynakları.

Yolumuz daha geniş bir yola kavuşuyor. Yolun solunda kalan bölgeye yüzlerce lacivert çadır kurulmuş. Hükümetin kurduğu çadırkent, dünyanın, özellikle Hindistan ve Çin’in, her yerinden gelen katılımcıların konaklaması için hazırlanmış.

Sınır Sorunları

Girişte detaylı bir çanta ve üst araması yapılıyor, Haziran’ın sın günlerinde Çin’in yayınladığı yeni bir haritada Jammu-Keşmir bölgesinin büyük bir kısmını kendi sınırları içinde göstermesi, zaten güvenlik açısından hassas olan bölgede yükseltilmiş bir alarm durumu yaratmış.

Çin, Pakistan ve Hindistan’ın Tibet ve Himala- yalar’daki sınır anlaşmazlıkları yeni bir durum değil. Bu konuda yakın tarihin en son perdesi, 1930 yılında Tibet’in Çin tarafından işgali edilmesiyle açıldı. Yıllar içinde baskının artması ve sonunda Çin’in Lhasa’yı kuşatmasıyla, Tibet’in dini lideri olmanın yanı sıra siyasi yöneticisi konumunda olan Dalai Lama, Hindistan başbakanı Nehru’nun davetiyle 31 mart 1939’da Lhasa’yı terk edip Himalayalar üzerinden Hindistan’a geçiş yaptı. O zamandan beri de hem Çin’in Tibet üzerindeki egemenliğine karşı, hem de dünya barışı için çalışmalarına Çin dışından devam ediyor. Benim de Kalachakra töreni için Tibet’te değil de Hindistan’da olmamın nedeni bu.

Bu Kalachakra töreni, 14. Dalai Lama’nın 1954’ten beri yönettiği 33. tören. 1954 ve 1956’da 100 ooo’er kişinin katıldığı ve Lhasa’da düzenlenen iki Kalachakra’dan sonra üçüncü tören için 14 yıl beklenmek durumunda kalınmış. O zamandan beri bir kaç yıl arayla ve çeşitli yerlerde yapılan törenler 2000-3000 kişilik küçük grupların ya da bu seneki gibi 150 000 kişilik kalabalıkların takip ettiği bir süreç. Törenin düzenli aralarla programlanmamasının ana sebebi ihtiyaç hasıl oldukça, evrensel ve beşeri huzurun tekrar tesisine gerek duyuldukça yapılıyor olması. Son senelerde ve özellikle 14. Dalai Lama’nın döneminde büyük kalabalıklara ve daha sıkça yapılmasının sebebi, bu ihtiyacın daha sık doğuyor olduğuna duyulan inanç.

Screen Shot 2015-02-13 at 02.41.01

Tören Alanı

Yüksekte kalan kapılardan 10,13 basamakla aşağıdaki geniş düzlüğe ulaşılıyor. Girişlerden oldukça uzakta, merkezde yeşil delikli brandalarla üzeri kapatılmış bir bölge ve bunun orta kısmına düşen çok geniş bir sahne var. Brandalı alanın ortasındaki yüksek alan, Dalai Lama’nın ve diğer rahiplerin yer alacağı ve törenin yönetileceği kısım. Demin arabanın radyosundan dinlediğimiz şarkı ve dualar bu sefer çok büyük hoparlörlerden kulağımıza geliyor. Her yerden duyulabilen şarkı ve mantralar, düşük tempolu, tekrarlayan sesler ve dualar olarak kulaklarımızı dolduruyor. Törenin ruhani ve huzur verici boyutu, bu andan itibaren hepimizi daha çok etkisi altına alıyor.

Herkesin nerede oturacağı önceden belirlenmiş. Din görevlilerinin, Budist yerli halkın, yabancıların, medya mensuplarının, anakara Çin’den gelenlerin, büyük bağışçıların, Thiksey Manastırından gelenlerin ve VIP’lerin yerleri kartlarla işaretlenmiş. Yabancıların yeri, ki tören sırasında Dalai Lama 5000 kişi olduğumuzu söyledi, basın kısmının hemen arkasında, medya merkezinin yanında. Biraz ilerimizde, panellerin arkasında 12 dilde anında çeviri yapılan kısım var.

İlk Karşılaşma

Saat 8:30 gibi yüksek bir borazan sesi duyunca medya merkezine gidiyorum. Borazanın Dalai Lama’nın tören alanına kısacık yürüyüşü öncesinde çalındığını gelmeden önce okuduğum kitaplardan öğrenmiştim. Medya merkezinin yanındaki 30 metrelik telin arkasından geçecek. Dalai Lama birdenbire 5, 6 metre mesafede görünüyor. Yardımcısına tutunarak ağır ağır yürüyen Dalai Lama tam da fotoğraflarındaki gibi. Sol eliyle benim gibi heyecanla tele yaklaşmış küçük kalabalığı selamlarken hepimizle birer birer göz teması kuruyor. Gerçekten gözümüzün içine, ta içine kadar hissederek ve görerek bakıyor, yüzünde o huzurlu ve anlayışlı gülümsemeyle. Tören esnasında yoğun olarak yaşamayı ümit ederek geldiğim dinginlik, sakinlik, sükun ve kabul hisleri bu anda sökün ediyor ve törenin sonuna – ve hatta bugüne – kadar ruhumda eksilmeyecek şekilde yer ediniyor.

Sahne Heyecanı

Basın kartı olanları 5, 6 kişilik gruplar halinde sahneye ve oradan da Dalai Lama’nın olduğu bölüme alacaklar. Koşturarak gittiğim sahne kenarında bir kere daha sıkı bir güvenlik kontrolünden geçip, yedek pilimi makineye takıp bir de onunla fotoğraf çektikten sonra sahneye çıkmak için sıra bekleyen basın mensuplarına katılıyorum.

Bir önceki gazeteci grubunun işi bitince, içinde bulunduğum beş kişilik gruba fotoğraf çekmek için 3, 6 dakika süremiz olduğunu söylediler. Sahneye karşıdan bakınca camla ayrılan ve Dalai Lama ile en yüksek seviyede din adamlarının yer aldığı iç kısımdan önce, dışarda, solda genelde bordo sarı kıyafetleriyle önemli din adamları ve sağda seçkin davetlilerin olduğu kısım görünüyor. Bu açıkta ve öndeki kısım sahnenin tören sırasında herkes tarafından rahatça takip edilen bölümü.

Camın arkası yani içerisi ise sırlarla dolu.

Kapıdan adım atar atmaz solumda, ancak 2, 3 adım ilerimde, cama arkası dönük oturan Dalai Lama ile tekrar göz göze geldim. El ayaları dua eder gibi ama biraz aralık, hoparlörden dışarı yayınlanan dualara eşlik. Bu sefer daha uzun, daha sakin, daha sindirerek bakabildim ona. Başının ufak bir hareketiyle selamladı; yine gülümsedi. İçeri girerken fotoğraf çekmeyi amaçlamış olsam da, bir süre elimi kaldırmak aklıma gelmedi bile.

Neden sonra Dalai Lama’nın tam karşısına yerleştirilmiş muhteşem güzellikteki rengarenk devasa kum mandalasını gördüm. Mandala bu törenin en önemli görsel sembolü. Dalai Lama’nın kendisinin yerini ve yönünü kararlaştırıp ana çizgilerini belirlediği mandalayı camekan içinde korumaya almışlar. Mandalarım arkasındaki duvarında mavi bedeni, 4 yüzü ve 24 koluyla Budist tanrısı Kalachakra’nın yer aldığı dev birtlıangka, yani ipek işli duvar halısı, var. Sağındaki duvarda da aynı büyüklükte bir mandala thangkası yer alıyor.

Sağıma dönünce bir başka sürprizle karşılaştım. Büyük bir L şeklinde yerleştirilmiş minderle oturmuş 50 kadar en ileri düzeydeki Budist rahibin en önünde, Dalai Lama’ya en yakın konumda, Richard Gere oturuyor. Rahiplerden farklı olarak, sivil kıyafetli tek katılımcı olan Richard, büyük bir bağışçı, barış gönüllüsü ve Dalai Lama’nın inanan takipçisi olarak bu töreni de kaçırmamış. Elindeki dua kitaplarına sürekli notlar alan Gere, törenin ilerleyen kısımlarında da bir çok yerde diğer rahiplerle eş muamele gördü.

Screen Shot 2015-02-13 at 02.41.49

150 000 Kişi

Dalai Lama ile iki karşılaşmam sırasında meydanın nasıl hınca hınç dolduğunu fark ettim. Günlerdir yollarda karşımıza çıkan ve ‘Kalachakra’ya geliyorlar’ diye açıklanan tıka basa insan dolu otobüs ve kamyonların taşıdığı binlerce kişi alanı doldurmuştu. Herkes Asya coğrafyasının bu tarafına özel şapkaları ve saç süsleri, kaftan ve elbiseleri, en özenli ve şık tören kıyafetleri ve en önemlisi de rengarenk şemsiyeleriyle büyük özenle hazırlanmış, şimdi de yerlerini alıyorlardı.

Aklıma VVerner Herzog’un, 2002’de düzenlenen iki töreni çektiği belgesel filmi, Zamanın Çarkı’nda görüntülediği Budist hacı geldi. Filmin başlarında, klasik bordo kıyafetiyle sevimli yüzlü bir adam beliriyor. Alnında büyükçe bir iz, elinin bileğe yakın kısmındaki büyük kemiği gösteriyor. Röportaj sırasında 5000 kilometre uzaktaki köyünden 3.5 yıl önce yola çıktığını ve her adımda secde ederek törene geldiğini anlatıyor. Yıllarca her adımda alnını yere değdirdiği için artık kapanmayan bir yara olmuş, elleri de aynı şekilde yere sürünmekten kemikleşmiş.

İşte bütün hacılar ve inananlar bu ruh halinde ve bu bağlılık duygularıyla buradalar. En şık yerel giysileriyle, neredeyse diz dize yerleşmiş, birbirine değerek oturan on binlerce insan. Bir kısmı lotus oturuşunda, meditasyonda, bir kısmı başına çekiği örtü ve radyo kulaklıklarıyla kendi dünyasında, bir kısmı dua kitaplarına eğilmiş, bir kısmı çocuğunun peşinde ya da sohbette on binlerce insan.

Ama en önemlisi ne bir yüksek ses duyuluyor, ne hızlı bir hareket ediliyor. Budizmin dinleri kapsayan ve kavrayan duruşu çeşitli inanç, din ve mezhepten bu kadar insanın, kendi halinde ama bir bütün olarak huzur içinde var olmasını sağlıyor. Törenden amaçlanan aslında tam da bu ahenk ve barış duygularının besleneceği bir ortam yaratmak.

Ön Inisiyasyon

Saat I2:00’de Kalachakra töreninin ön inisiyasyon kısmı başlıyor. Dalai Lama’nın sesinin hoparlörlerden yayıldığı 3 saat boyunca bir kulağımda kulaklık, İngilizce çevirinin olduğu radyo kanalından süreci ve töreni takip ediyorum. Dalai Lama, daha önceki okumalardan, sohbetlerden, törenin resmi sitesinden ve birçok kaynaktan edindiğimiz ama yine anlamakta, sindirmekte zorlandığımız bilgileri basitleştirilmiş olarak paylaşıyor. Buradaki öğretinin, bütün hisseden varlıkların hayrına yaşam sürdürmek ve hayatımızı bu yola vakfetmemizi kolaylaştırmak için verildiğini anlatıyor. Törende bulunan kişilerin hedeflemesi gerekenin Buda Zihni, yani aydınlanmış, uyanmış kişi olmak olduğunu, bu amaç için de öncelikle vermemiz gereken bazı sözler olduğunu söylüyor. Bu amaç için bizim gibi manastır hayatını sürmeyen Budizm takipçilerinin vermesi gereken 5 söz, öldürmemek, çalmamak, tensel suiistimal yapmamak, yalan söylememek ve alkol tüketmemek. Törene dahil olup izlemek dahi yeterli ve kabul edilir bir davranış.

Kulaklarımı dolduran mantralann hafiflettiği ruhum, öğretilerin basitliği ve doğruluğu ile iyice gevşiyor. Aslında her şey o kadar kolay ve sade ki. Bir anda çok açık seçik olarak her şeyin nasıl olması gerektiğine dair berrak bir fikir oluşuyor kafamda.

Tören, dualar, mantralar, açıklamalarla devam ediyor. Ön bilgi paylaşımı niteliğindeki bu ön inisiyasyon gününden sonraki üç günde asıl inisiyasyonun başlayacak. İşte bu etapları gönül gözleriyle ve niyet ederek takip edenler ve yemin edenler budalık yolunda önemli bir adım atacaklar.

Kusha Otu, Koruma İpi

Tören sırasında, bozulmamış düşünceler yaratacağına ve meşum rüyaları def edeceğine inanılan kusha otu dağıtılıyor. Gece yatağımızın ve yastığımızın altına birer püskül koyarak sabaha karşı görülecek hayırlı dualara niyet edeceğiz. Yine elden ele geçen ve kolun üst, pazu kısmına bağlanan kırmızı koruma ipleri inananları engellerden koruyacak. İplerdeki üçlü düğüm Buda, dharma (Budizm öğretisi) ve sangha (Budist keşişler topluluğu)’yı temsil ediyor. Ertesi gün başlayacak inisiyasyonda yemin edecek olanlar, gözlerinin açılması için öncelikle kırmızı bir kurdeleyi alınlarına yerleştirecekler ve dualardan sonra gözlerindeki bu perdeyi ‘gerçek’i görmek üzere kaldıracaklar.

Oturum uzun, hava şartları zorlayıcı olsa da organizatörler törenin en az sıkıntıyla takip edilebilmesi için her şey düşünmüş. Yerli ve yabancı yüzlerce gönüllü, kamyonetlerle getirilen küçük pide ve kurabiyeleri sıraların arasında dolaşarak gün boyu servis ediyor. Aynı şekilde yağlı sütle servis edilen çay ve sular devamlı olarak büyük kovalardan çaydanlıklara oradan da bardaklarımıza aktarılıyor. Bu kurabiyeler ve çay, sabah Dalai Lama ve seçilmiş din adamlarına da servis ediliyordu. İçerde de dışarda da aynı şey yeniyor, paylaşım ve eşitlik her yerde yaşanıyor.

Ön inisiyasyonun saat 15:00 te bitmesiyle bir hareketlilik başlıyor.

En azından bacaklarımızı açmak için doğruluyoruz. Edilen duaları ve ortamın olumlu havasını yakalamaları için direklere bağladığımız dua iplerini topluyoruz. Bunlar dönüşte Kalachakra’nın bir parçasını dostlarımızla paylaşmamızı sağlayacak. Temizlikten sorumlu Tibet li kadın gönüllüler, kalabalık göz önüne alınca çok daha fazla olması beklediğim, ama neredeyse yalnızca bir kaç şişe diyebileceğim çöpü toplamak için harekete geçiyorlar. Gidenler, ertesi gün de kullanacakları matları taşlarla sabitliyor. Bazı gruplar yoga yaparak bedenlerini tekrar canlandırıyorlar.

İşte tam bu anda, hoparlörlerden gelen uyarıları dinlemek için kulağımı kabartmak zorunda olmadığım, etrafın daha az kalabalık olmasıyla rahatça yere uzanıp vücudumu gevşettiğim, sıcağın bir nebze azalmasıyla belli belirsiz bir esintiyi sonunda hissedebildiğim, gün içinde gelip insanı buluveren duygu ve düşünceleri keyifle yeniden yaşadığım bu huzur anında, bulunduğum yerin ne kadar özel, yaşadıklarımın ne kadar hayırlı, çevremdeki enerjinin ne kadar olumlu olduğunu en derinlerde tekrar hissediyorum.

Screen Shot 2015-02-13 at 02.42.37

Kalachakra

Kalachakra’nın kelime anlamı zaman döngüsü. Kısaca anlatması veya kolayca anlaması zor ve karmaşık bir kavram. Tibet BudacılığTnın köklerinden beslenen, derin bir inançlar ve pratikler bütünü diye özetlenebilir.

Kalachakra sisteminde var olan iç, dış ve alternatif zaman döngülerinden, iç ve dış döngüler aşina olduğumuz kavramlar. Bunlar, gündelik yaşamdan bildiğimiz, ay ve yıl döngüleri ile, zamanın geçmesine bağlı vücudumuzda ve ruhumuzda oluşan değişimler, yaşlanmamız, hafızamız ve fiziksel gücümüzün zayıflaması olarak ifade edilebilir. Alternatif döngü ise iç ve dış döngülerinden kurtulmak için yapılan pratikleri içeriyor. Alternatif döngüde zamanın getirdiği kafa karışıklıkları, içgüdü halini almış şartlanmalardan kurtulup ‘gerçek’e ulaşmak hedefleniyor. Amaç berrak bir görü ile Budalık seviyesinde aydınlanmaya erişmek.

Öncelikle Tibet Budizm’inin nasıl bir öğreti olduğunu kısaca hatırlamak gerekiyor.

Günümüzde her beş kişiden birinin MÖ 6. yy’da yaşamış Budanın öğretilerini izlediğine inanılıyor. Tibet Budizmi, 7. yy’da Tibet’e gelen Budacılık anlayışıyla kurulmuş ilk tarikat olan nyingma, bugünkü 14. Dalai Lama nın dahil olduğu gelug tarikatı ve sakya ve kagyu tarikatlarını da kapsayan bir inanış sistemi. Mahayana Budizmi’nin Vacrayana simgesel uygulamalarını benimsemiş bir alt kolu.

Tibet Budizmi’nin hedefi Budalık seviyesine ulaşmak. Budalık, her şeyi bilmeye ve özgürleşmeye karşı bütün engellerden arınmıştık hali olarak özetlenebilir. Bu özgürleşme haline ulaşmak için zihnin eğitimi ve dönüşümünü hedefleyen Buda’nın öğretisine vakıf olmak gerekiyor. Zihnin eğitimi daimi huzur ve mutluluk halinin anahtarı iken zihnin dönüşümü ile ‘hiçliği’ anlama bilgeliğinin yolunun açılması hedefleniyor. Bu eğitim ve dönüşüm, ehil bir ustanın Buda’nın öğretilerini uzun yıllar içinde, bu yola baş koymuş bir çırağa aktarılmasıyla gerçekleşiyor.

Kalachakra İnisiyasyonu, bu uzun öğretim/öğrenim zincirinin bir halkası olarak, bilincin manevi anlamda daha üst bir seviyeye geçmesini amaçlayan bir tören. Bu son halka öncelikli olarak bir mandala çevresinde gerçekleşiyor ve usta, bu manevi yolculuk sırasında, öğrencisine kimseyle paylaşılmayacak sır kapılarını açıyor. Her ne kadar tören usta ile çırak arasında bir bilgi alışverişi, çoğu hiç bir zaman tekrar edilmeyecek sırlar ve öğretiler içeriyorsa da, bu bilgi akışı sırasında oluşan enerjinin yapıcı gücünün çok yüksek olduğuna inanılıyor. Buradan doğan enerji o kadar yoğun ve insanlığın o kadar hayrına ki tarihte bir çok Dalai Lama bu töreni kalabalıklarla paylaşmakta bir sakınca görmemiş. Bu paylaşım hala, özellikle dünya barışının tehlikede olduğu, zor zamanlardan geçilen dönemlerde insanlığın hayrı için ve evrensel huzur ve mutluluk haline kavuşmayı sağlamak amacıyla kalabalık grupların katılımıyla yapılıyor.

Dalai Lama

Dalai Lama, bir çoğumuzun düşündüğünün aksine Tibet Budizm’inin liderinin adı değil, üııvanı. Yukarda bahsi geçen Gelugpa okulunun başkanına verilen bu ünvanı ilk olarak 14. yy’da yaşayan, Tibet’teki Taşilunpo Manastırı’nın kurucusu ve başkeşişi aldı. Reenkarnasyon inancı uyarınca onun yeniden vücut bulduğuna inanılan halefleri de, o zamandan bu yana aynı iinvanı taşıyorlar.

1935’te Tibet’te doğan bugünkü 14. Dalai Lama’nın 5 yaşındayken bu reenkarnasyon gereklerini yerine getirdiğine karar verildi ve Dalai Lama olarak tanındı. Bundan sonraki Dalai Lama’nın kim olacağına 14. Dalai Lama nın verdiği ipuçlarından yola çıkılarak, vefatından sonra, üst düzey din adamları tarafından karar verilecek. 14. Dalai Lama bir sonraki Dalai Lama’nın Tibet’ten çıkmayacağını şimdiden söyledi. Son yıllarda Ladakh’ta sıkça vakit geçirmesi bu bölgeden bir reenkarnasyon geleceği beklentilerini artırmış durumda.

Screen Shot 2015-02-13 at 02.43.51

Mandala

Ron Fricke’nin 2011 tarihli muhteşem belgeseli Samsara’nın açılış sahnesinde yapımı gösterilen mandala Kalachakra töreninin en önemli bileşenlerinden biri. Renkli kumla yapılan bu iki boyutlu sembolik tanrılar sarayı, ustanın çırağa manevi yürüyüşünde yol gösterdiği ve Buda zihnine ulaşması için yönlendirdiği meditatif dünyayı sembolize ediyor.

Her mandalanın çevresi içice geçmiş kumdan çemberlerle belirtiliyor. Bunlar, eter, hava, su, toprak, ateşi temsil eden, beş renkle gösterilen ve kozmosun dış sınırlarını temsil eden çemberler. Bu çemberlerin merkezindeki büyük kare şekil, sembolik sarayın ana duvarları gibi düşünülebilir. Yerleştiği şekliyle ana yönlere bakan dört kapısı olmakla beraber bu kapılar bizim alışık olduğumuz yönleri işaret etmiyor. Yeşil renkteki kuzey sağ tarafa bakıyor, diğer yönler buna uygun olarak, mavi renkteki doğu aşağı, sarı renkteki güney sola, kırmızı batı yukarı bakacak şekilde yerleştirilmiş. Kuzeyin rengi bazen buz mavisi olabiliyor. Varoluşun temel renkleri olan, kozmosu sınırlayan dış çemberler de işte yine bu renklerden oluşuyor. Bu kapılar aynı zamanda Buda’nın beş iyi özelliğini temsil ediyorlar.

Budalığa ulaşma sürecinde, yani inisiyasyon sırasında, üstat, manevi anlamda çırağın elinden tutup direktifler vererek onu bu kapılardan girilen labirentin içinde ruhsal bir yürüyüşe çıkartıyor. Üstat, bu yürüyüş sırasında öğrencisini mandalanın içinde yer alan ve her biri çeşitli sembollerle gösterilen 722 muhafız tanrının yanından geçirerek ve her seferinde onu ıstıraptan arındırarak, güçlendirip adım adım ilerleterek, kat kat yükselterek ortadaki en tepe noktaya ulaşmasını hedefliyor. Amaç en tepe noktadaki dingin zihin mandalasına ulaşmak. Bu mandala yürüyüşü sürecinde Buda Zihni’nin barındığına inanılan ve ruhani anlamda ulaşılmak istenen en değerli nokta, hedef işte burası.

Kalachakra töreni sonrasında kutsal mandala, halkın görmesi için iki gün boyunca ziyarete açılıyor. Sonrasında, hayatın geçiciliğine de işaret edecek bir sembolizm yüklenerek, büyük bir emek ve özverili ile en ince detayına kadar yapılan mandala süpürülüyor ve kumlar küplere aktarılıyor. Küpün içindeki kum yine merasimle yakındaki nehrin sularına karıştırılıyor. Bu şekilde, törenden doğan iyiliklerin dünyaya dağılıp yayıldığına inanılıyor.