Ege ve Akdeniz’in Buluşması Fethiye

Ege ve Akdeniz’in Buluşması Fethiye

Fethiye, Akdeniz ve Ege’nin buluştuğu yerde irili ufaklı adaların serpiştiği Fethiye Körfezi’nde çam ormanlarıyla çevrili kuzeye açık bir koyda yer alır. Kaya mezarları ve kale önünden bir düzlüğe, Karagözlerden denize doğru iner. Ufkunu Şövalye Adası, Günlükbaşı ve karşılarındaki dağlar oluşturur.

Fethiye’nin dağları ve ormanlarının hemen hepsi, muhteşem görüntüler içinde bozulmamış, doğal koruma ortamında, zengin bir kültür, flora ve fauna çeşitliliği sunuyor. Fethiye, kelimelerle anlatılamayacak kadar güzelliklerle dolu birAkdeniz ilçesi. Fethiye’nin doğal cennetinde birbirinden şirin irili ufaklı koyları, kumsalları, adaları, sıcak iklimi, bereketli toprakları ve Toros’ların yeşil çam ormanlarının görüntüsü sizi bekliyor. Işıklar kentinde, tatil keyfinizin bir coşkuya dönüştüğünü hissedecek, tarih ve kültürün çevredeki doğal güzelliklerle nasıl bütünleşip renklendiğinin tanığı olacaksınız.

Fethiye, Türkiye’nin güneybatısında Akdeniz’in Ege ile buluştuğu kıyılarda, Uluslararası Dalaman Havalimanı’na 50 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Diğer merkezlerle karayolu ulaşımının kolaylığı, yılın her ayında yolculuğunuzun zevkli ve rahat geçmesini sağlıyor. Doğal limanı ve marinası, deniz yolculuğunu seçenler ve yatçılar için bütün olanaklara sahip. Fethiye’nin 35 kilometre yakınındaki Göcek Koyu ve marinaları da son yıllarda Akdeniz’in yatçılarının en sevdiği uğrak yerleri…

Eşen Yaylası’ndan başlayarak bütün bölge, Toros Dağları’nın güneybatıdaki yükseltileri ve çam ormanları ile kaplı. Bu dağların kıyılardaki yüksekliği 2000 metreye kadar ulaşıyor. Sıcak yaz günlerinde, mavi gökyüzünün altında, çam ormanlarının hemen arkasındaki yüksek tepelerdeki kar manzaraları gerçekten de görülmeye değer. Dağların yamaçlarında, çam ağaçlarının yanı sıra kekikten ada çayına, turunçgillerden Günlük (Sığla) ağaçlarına kadar binlerce bitkinin bulunduğu zengin bir flora örtüsü Fethiye’nin ayrı bir özelliği… Bölgede yaklaşık 100 hektarlık bir alanı kaplayan Günlük ormanı ideal bir kamp ve piknik alanı olarak kullanılıyor. Günlük (Sığla) ağaçlarının reçinemsi yağı eczacılık ve kozmetik sanayinde kullanıldığı gibi, bu ağaçların kurumuş kabukları da antik dönemlerden bu yana yörede tütsü malzemesi olarak önem taşıyor..

Fethiye, tipik Akdeniz iklimi özelliklerine sahip. Sıcak yaz günlerinin ortalama sıcaklığı 30 derece. Zaman zaman yağışlı geçen kış aylarında ise bu değeri 12 derece dolayında. Kış aylarındaki deniz suyu sıcaklığı ise 17 derecenin altına düşmüyor.

Verimli ve bereketli topraklara sahip olan Fethiye ovasında tarım en büyük gelir kaynağı. Bundan dolayı çevredeki diğer turizm merkezlerinin aksine, Fethiye’de yaşam yaz sezonu dışında da hareketliliğini sürdürüyor.

Sera ve bahçe tarımıyla birlikte, pamuk, susam, tütün ve anason gibi endüstriyel tarım ürünlerinin üretimi ilçe ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Yıllık yaklaşık 250.000 ton dolayında sera ve tarla domatesi üretilerek yurt içi ve dışındaki pazarlara sunuluyor. Arıcılık ve bal üretimi de oldukça yüksek bir potansiyele sahip. Fethiye’nin bir başka zenginliği ise, dünyanın dördüncü büyük krom rezervine sahip maden yataklarıyla, Türkiye’nin önemli bir krom ihracat merkezi olması.

FETHİYE TARİHİ

Fethiye’nin antik dönemlerdeki ismi; Telmessos. Bu kentin Likya ve Karya uygarlıklarının sınırında M.Ö. 5. yüzyıldada kurulduğu biliniyor. Günümüze ulaşan kalıntılardan, Helenistikve Roma dönemlerinde kentin oldukça zengin ve yüksek bir kültüre sahip olduğu ve tanrı Apollon’a adanmış ünlü bir kehanet merkezi olduğu anlaşılıyor. Antik Telmessos’un Likya’ya özgü kaya mezarları, lahitleri, kale ve tiyatrosu bütün görkemiyle Fethiye’yi süslüyor.

Fethiye ve Antalya arasında uzanan Teke Yarımadası antik dönemlerde Likya olarak adlandırılmış. Anadolu’nun yerli halklarından olan Likyalılar, Homeros’un ünlü İlyada’sında ve Kadeş Savaşı’nı sona erdiren tarihin ilk yazılı antlaşmasında, denizci bir ulus olarak tanımlanmış.

Fethiye’nin simgesi olarak kabul edilen Amintas Mezarı, limandan kenti çevreleyen tepenin eteklerinde muhteşem görüntüsüyle göze çarpıyor. Mezar, Helenistik dönemde 4. yüzyılda Telmessos kentinin yöneticisi olduğu sanılan Kral Amintas’ın anısına inşa edilmiş.

Kentin içinde Likya tipi birçok lahit mezar örneğine rastlamak mümkün. Bazılarının üzerinde Likya dilinde yazılmış kitabeler mevcut. Özellikle Hükümet Konağı’nın bahçesinde bulunan lahit, üzerindeki savaşçıları betimleyen kabartmaları ile dikkat çekiyor.

Kale, kent akropolünde, Roma döneminde inşa edilen eski duvarların üzerine 11. yüzyılda yapılmış. Rodos’lu Şövalyelerin Fethiye’yi bir deniz üssü olarak kullandıkları 15. yüzyılda da bir onarım gördüğü biliniyor.

Telmessos antik tiyatrosu ticari iskelenin hemen arkasında, Fethiye kent merkezinde bulunuyor.Tipik bir Roma özelliği gösteren tiyatronun 2. yüzyılda daha önceden Yunan tarzında yapılmış başka bir tiyatronun üzerine inşa edildiği biliniyor. 1993 yılında Fethiye Arkeoloji Müzesi tarafından yapılar kazılarla ortaya çıkartılan yapının, oturma ve sahne bölümlerinin restore edilmesi için çalışmalar sürdürülüyor.

Arkeoloji ve Etnografya bölümlerinden oluşan Fethiye Müzesi ilçe merkezinde hizmet veriyor. Müzede, erken Likya, Pers, Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden kalma eserlerin yanında, yöre kültürüne özgü tipik el sanatlarının da örneklerini görmek mümkün.

Geçmişte Likya olarak adlandırılan Teke Yarımadasında tarih M.Ö. 2 binlerin gerisine kadar uzanıyor. Gerçekte Likyalılar’ın Hititler’le birlikte Kadeş Savaşı’na katılmış olmaları, onların Anadolu’nun en eski yerli halklarından olduklarını gösteren en önemli işaret. Süreç içinde Likya, Persler, Büyük İskender, Romalılarve Bizanslılar tarafından işgal edilmiş fakat asla teslim alınamamış. Likya’yı ve onun önemli kentlerini keşfetmek isteyenler için Fethiye en uygun merkez konumunda. Organize turlar ya da kendi çabanızla önemli Likya kentlerine Fethiye’den ulaşmak çok kolay…

Yüzyıllardır yaşanan bir gelenek olan yayla göçleri, günümüzde de sürüp gidiyor. Göçebe ve yarı-göçebe yöre halkı sıcak yaz aylarını sahildeki yerleşimler yerine, yükseklerdeki serin yaylalarda geçirmeleri, bölgedeki kültürel yapının çeşitliliğinin güzel bir örneği…

Fethiye’den yaklaşık 80 kilometre uzaklıkta Toros Dağları’nın üzerindeki Seki ve Girdev Yaylaları, atları ve Ardıç ağaçlarıyla muhteşem görüntülere sahip. Boğalar Köyü’nde yayla kültürünün ilginç örneklerinin sergilendiği “Yörük Müzesi” ise gerçekten görülmeye değer…

GEZİLECEK YERLER

Tlos

Fethiye’den 28 kilometre uzaklıktaki Tlos, Hititler’in Dlawa olarak tanımladıkları ve Likya’nın 19. yüzyıl kadar varlığını sürdüren en eski yerleşimlerinden biri. Likya Federasyonunun “spor kenti” olarak biliniyor ve mitolojik kanatlı at Pegasus ile onun kahramanı Belleforontes’in burada yaşadığına inanılıyor. Akropol, Kanlı Ali Ağa’nın Sarayı, Stadyum, Gymnasyum, Palaestra, Hamam, tiyatro, Belleforontes’in mezarının bulunduğu Nekropol, Tlos’tan günümüze ulaşan yapılar.

Fethiye’ye 40 kilometre uzaklıktaki Tlos antik kentine Fethiye-Antalya yolu üzerinde 22 kilometre sonra Kemer Bucağı’na sapıp, şehir içinden sağa dönerek (Çatallar Köyü yolu) 12 kilometrelik bir yolla ulaşılıyor.

Ören yeri Saklıkent’e de 8 kilometre uzaklıkta ve Yaka Köy’ün yanında. Önünde Osmanlı yapısı bir kalenin gizlediği kentin akropolü dik bir tepenin üzerinde bulunuyor. Kalenin altında Lykia duvar kalıntıları, güneyde ise Roma dönemi surlar görülüyor. Lykia kaya mezarları; hamam, paleastra ve gymnasion kalıntıları ile çok iyi korunmuş durumda tiyatrosu gezilebiliyor. Bellerephontes’i kanatlı atı Pegasus ile savaşırken resmeden süslemeler ören yerinde gezintiyi ilginç kılıyor.

Ören yeri girişinde çınar ağaçlarının serinliğinde çay bahçeleri sıralanıyor. Soğuk bir şeyler ve özellikle bol köpüklü yayık ayranı içebilirsiniz.

Yaka Köyüne kadar gelmişken Yaka Park’ta bir mola verebilirsiniz. Yaka Park, Yaka Köy’den 1 kilometre yukarıda. Kaş, Kalkan, Fethiye çıkışlı jeep safaricilerin durak noktalarından biri olan Yakapark’ta anıt olmuş ağaçlar, kademeli teraslar, havuz, su kanalları, hamaklar, kerevetler, taş masalar ve köşkler çevreye uyumlu olarak yerleştirilmiş Yakapark işletmecileri tarafından. Saçta gözleme yapan köy kadınları, masalar arasında dolaşarak ötüşen horoz ve tavuklar ilgi çekiyor.

Bahçenin ortasına kurulu ızgarada etler pişiriliyor, mısır ununda alabalık kızartılıyor. Turizmciler yaratıcı olmalı. Yaratıcılığın hoş bir örneğini göreceksiniz. Balıklı Bar, Yakapark’ın başka hiç bir yerde görülemeyecek animasyonu. Barın tezgahı taştan yapılmış ve kenarından buz gibi suyun aktığı bir kanalet geçiyor, içinde de alabalıklar dolaşıyor kanaletin. Alabalıklar insana alışık sanki. Sevilmekten okşanmaktan hoşlanıyorlar, kaçmıyorlar.

Ölüdeniz

Yüzme ve su sporları için kristal berraklığında turkuvaz renkli denizi, bembeyaz kumsalı ve gökyüzünden hiç eksik olmayan güneşi ile dünyanın gözdesi Ölüdeniz’i keşfedin… Durgun suyu ve korunaklı yapısıyla Ölü bir denize benzeyen lagün, Kumburnu Ulusal Parkı ve Belcekız Plajı size kolayca doyamayacağınız doğal bir cennet manzarası içinde tatil olanağı sunuyor.

Fethiye’den Ölüdeniz’e çamlar arasından giden yol 14 kilometre. Yokuşlu inişli yolun sonunda birden müthiş bir mavi çıkıverir karşınıza. Burası Belcekız Koyu’dur. Koyun içinden uzanan kumsalı yürüdüğünüzde ise eşsiz Ölüdeniz’i görürsünüz. Ölüdeniz büyülü gibidir, kıpırtısız durur öylece. Dibinde tek bir yosun bile yoktur, beyaz bir kumla örtülüdür. Suyun ve dibinde kumun kırdığı ışık turkuaz bir renk verir. Ölüdeniz’e Çamların gölgesi düşer ve bu etkileyici tukuazı zenginleştirir.

Kelebekler Vadisi

Pieri Rapos, Euglapia Quadripunctia, Danaus Chtsippus ve diğerleri. Derin bir vadinin tabanında yer alan Kelebekler vadisi Fethiye’nin en güzel koylarından birisi… Vadide ilkbahar aylarından başlayarak yılın büyük bölümünde Jersey Tiger, yani kaplan Kelebekleri’nin de aralarında olduğu 40’dan fazla tür kelebeği gözlemlemek mümkün.

Fethiye çevresinin en çarpıcı yerlerinden birisi Kelebekler Vadisi’dir. 1995 yılında birinci derecede doğal SİT alanı ilan edilen ve her türlü yapılaşmaya kapatılan kayalık ve çamlık vadide biraz zahmetlice tırmanıştan sonra milyarlarca, milyarlarca kelebeğin kayaları, ağaçların gövdelerini ve yapraklarını, kısacası her yeri bir şal gibi örttüğünü görmek çok şaşırtıcı bir etki yaratıyor.

Önce bunu fark edemiyorsunuz, doğal görüntü böyleymiş gibi geliyor insana. Ama bir ses, bir hareketle havalanıveren kelebekler gökyüzünü kaplıyor, vadiye gölge düşüveriyor.

Kelebekler Vadisi’ne gitmek için önce Ölüdeniz’e gideceksiniz, oradan kiralayacağınız veya dolmuş usulü gidiş-dönüş bineceğiniz bir tekneyle vadinin kumsalına ineceksiniz. Gece isteyen uyku tulumuyla bir köşede uyuyabilir, istemezseniz geldiğiniz tekne ile geri döneceksiniz. Burada konaklama tesisi yok. Kumsalda bir kır lokantası kuruluyor yazları.

Sportmen, doğa yürüyüşleri konusunda birazcık da olsa tecrübeli olmayanlar vadinin yukarılarına tırmanmayı denemesinler. Birinci şelaleye kadar çıkmakla yetinsinler. Kendine güvenen, vadinin olağan dışı çağrısına dayanamayanlar çıkışa devam ederlerse yukarıda söz ettiğimiz manzarayı görecekler.

Saklıkent

Saklıkent, Fethiye’nin hemen arkasında,yüksek Toros Dağlarından gelen coşkun suların aşındırması ile oluşan bir doğal güzellik. Sıcak yaz günlerinde kanyonda sular içinde yapacağınız bir yürüyüşle serinleyecek, yöre mutfağından örneklerin ve taze alabalıkların sunulduğu restoranlarda yemek zaafini yaşayacaksınız. 300 metre derinliğinde ve 18 kilometre uzunluğundaki kanyon, fotoğraf meraklılarının da gözdesi.

Saklıkent’e Fethiye-Antalya karayolundan Kemer ilçesi yönünde ayrılarak ulaşılıyor. Sapaktan 13 kilometre sonra Tlos’a, 21 kilometre sonra da Saklıkent’e ulaşılıyor.

Kayadibi Köyü’nü geçiyor ve kanyon girişine çıkıyorsunuz. Girişte aracınızı bırakıyorsunuz. Kanyon girişi için ücret ödeyeceksiniz. Eşen çayı, kanyonun 100 metre içinde patlayarak çıkıyor yeryüzüne.

Çay yaz-kış öylesine deli akıyor ki, akıntıya karşı ilerlemek mümkün değil. Çayın üzerine kanyon duvarına tutturulmuş tahta iskeleler kurulmuş, iskeleden tek sıra ilerliyor ve çayın patladığı yere ulaşıyorsunuz.

Dilerseniz buz gibi suyu aşarak karşı kıyıya geçip , kanyonun derinliklerine doğru ilerleyebilirsiniz. Suyun dibi çakıllı taşlı olduğundan lastik ya da bez ayakkabınızı yanınıza almayı unutmayın.

Kanyon kimi zaman daralarak, kimi zaman engebeli bir biçimde 18 kilometre sürüyor. Sonuna kadar gitmek zor. Yazın sıcak günlerindeki serinlik hoş ama rutubet öylesine fazla ki. Yürüyüş uzadıkça aaafi kaçıyor. En iyisi birkaç yüz metre gidip dönmek.

Telmessos Antik Tiyatrosu

Antik kaynaklar Telmessos’da büyük bir tiyatronun olduğundan bahsetmekteydi. 1993 yılında Fethiye Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan sondaj kazılarında erozyonla dolmuş olan 3-4 metrelik toprak tabakası altında tiyatronun oturma sıraları bulunmuştur. 1995 yılına kadar sürdürülen çalışmalar sonucu tiyatrodan kalabilen tüm kalıntılar bugün gün ışığına çıkartılmıştır. Erken Roma döneminde inşa edilen, M.S. 2. yüzyılda onarım geçiren tiyatronun 5000 kişi kapasiteli olduğu ve Bizans döneminde arena olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Şimdiki haliyle 1500 kişinin kullanımına cevap veren Telmessos Tiyatrosu’nun onarımı için röleve projesi tamamlanmıştır.

Likya Kaya Mezarları

Şehir içinde Likya döneminden kalma M.Ö. 4. yüzyıl eserleri dikkati çeker. Bunlar, şehrin simgesi haline gelen doğal kayaya oyulmuş mezarlardır. Çok sayıda düzgün basamaklarla mezarların en güzel ve en görkemlisi olan Amintas’a ulaşılır. Bu mezar aşağıdaki düzlükten de kolaylıkla görülür ve yaklaştıkça, büyüklüğü karşısında duyulan hayranlık artar. Soldaki sütunun orta kısmında, M.Ö. 4. yüzyıl alfabesi ile “herpamias oğlu amintas” yazılıdır. Bu kişinin kimliği tam olarak bilinmemektedir, ilçede görülmeye değer pek çok lahit mezar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Likya dönemine ait olanıdır. Deniz içerisinde yükselen mezarın ilginç birgörünümü vardır, iki katlı ön yüzünde dörtgen, ahşap kirişleri andıran oymalar ve gotik stili kemerli bir kapağı bulunmaktadır. Kapağın her iki yanı savaşları resmeden fresklerle bezenmiş olup, bunların kişinin yaşamı ile ilgili olduğu sanılmaktadır.

Göcek ve Adalar

Fethiye’ye 30 kilometre uzaklıkta, Fethiye-Muğla karayolu üzerindedir. Şirin bir balıkçı kasabası görünümünde olan Göcek, son yıllarda yat turizminin en önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Doğal limanının yanı sıra etrafını çevreleyen çamlık tepeleri, yakınındaki ören yerleri, çok sayıdaki adaları ve koyları ile eşsiz birturizm cennetidir.

Birbirinden güzel sayısız koylarla süslü Kapıdağı Yarımadası ve adalardan oluşan, balıkçıların “Karanlık içi” olarak tanımladıkları bölge mavi yolculukların vazgeçilmez uğrakyerlerinden biridir. Fethiye ve Göcekten düzenlenen günübirlik turlarla da ulaşılabilen Yassıca Adalar, Hamam Koyu, Kurşunlu Koyu, Yavansu, Bedri Rahmi Koyu, Tersane Adası, Göbün Koyu, Boynuzbükü, Göcek Adası, DomuzAdası, Zeytin Adası, Kızıl Ada yörede “12 Adalar” olarak da anılmakta ve önemli bir çekim alanı özelliğini taşımaktadır.

Çalış Plajı

Kent merkezine 5 kilometre mesafede, Şövalye Adası karşısındadır. 4 kilometrelik kumsal boyunca oteller, pansiyonlar, kampingler ve lokantalar bulunmaktadır. Yeryüzünde gün batımının en güzel izlendiği yerlerden biri olarak nitelendirilen Çalış Plajı, su sporlarına elverişli denizinin yanında, “Carettacaretta” adıyla bilinen deniz kaplumbağası türünün kuluçka alanlarından biri olması dolayısı ile de ilçe turizminin en gözde yerlerinden biridir.


BELCEKIZ EFSANESİ

Eski çağlarda buralardan geçen gemiler açıkta demirlerve içme suyu almak üzere kıyıya sandalla çıkarlarmış. Bir gün yaşlı bir kaptanın genç, yakışıklı oğlu su almak için koya çıktığında güzel mi güzel Belcekız’ı görür. Görürgörmez de vurulur. Kızın yüreğine de ateş düşer. Ama delikanlı suyu alıp dönmek zorundadır. Gemi uzaklaşıp gider. Belcekız hep kıyıyı, sevgilisini kollar. Delikanlı da geminin buralardan her geçişinde su almaya gelir. Böylece görüşür, sevişirler. Bir gün gemi buralardan geçerken fırtına patlar. Genç, babasına burada korunaklı, havuz gibi bir koy olduğunu söyler. İhtiyar kurt ise oğlunun gönül macerasını bilmektedir. Oğlunun sevgilisini görmek uğruna gemiyi parçalamayı göze aldığını sanır. Dalgalarla birlikte kavga da büyür baba oğul arasında. Gemi tam kayalıklara çarpacakken kaptan bir kürek darbesiyle oğlunu denize atarve dümene yapışır ki durumu görür. Deniz dönerek çarşaf gibi bir koya girmektedir. Oğlan orada ölür. Kayaların üzerinde sevdiğini bekleyen Belcekız da kendini kayalardan atıp ölür. İşte o gün bu gündür kızın öldüğü yere Belcekız, oğlanın öldüğü yere Ölüdeniz denir. Günün ilerleyişine göre rengi değişip duran deniz belki de biroğlana, bir kıza yanmaktadır.

El İşleri

KAYA HALISI

Yüzyıllardır el tezgahlarında göz nuru, el emeği ile dokunan Kaya Köyü’nün halıları, özellikle özgün desenleri, renkleri ve kök boyası tekniği ile ilgi çekiyor.

DASTAR

Üzümlü Köyüne özgü bir el dokuması sanatı ürünü olan dastar, pamuklu iplikten düz ya da beyaz üzerine beyaz desenli olarak geleneksel aaagahlarda dokunuyor. Dastar kumaşından hazırlanan çeşitli ürünleri, Fethiye’nin her yerindeki alışveriş merkezlerinde bulmak mümkün.

KİLİM

Özellikle heybe ve yaygı olarak kullanılan, yöreye özgü çizgilere sahip Kilimler, Fethiye’nin Şeydiler, Atlıdere, Karaçulha ve Eldirek Köylerinde geleneksel yöntemlerle ve el tezgahlarında dokunuyor.

KOLAN

İnce ve uzun kuşaklar biçiminde çeşitli renk ve desenlerde dokunan Kolan dokumacılığı da Fethiye bölgesine özgü kültürel öğeler taşıyan bir el sanatı.