NATALIE PORTMAN – Yılların Eskitemediği Güzellik

NATALIE PORTMAN – Yılların Eskitemediği Güzellik

HENÜZ 14 YAŞINDAYKEN LEON FİLMİNDEKİ İKONİK MATHILDA KARAKTERİYLE HAFIZALARA KAZINAN NATALIE PORTMAN, O GÜNDEN BUGÜNE YER ALDIĞI HER FİLMİYLE ÇITAYI BİR ÜST SEVİYEYE TAŞIDI. ‘EN İYİ KADIN OYUNCU’ OSCAR’I İLE DE BAŞARISINI TAÇLANDIRAN YETENEKLİ OYUNCU BEYAZPERDE DIŞINDA YÜKSEK MODA MARKALARININ DA RADARINDA. 13 YILI AŞKIN SÜREDİR DIOR’UN YÜZÜ OLAN PORTMAN, YENİ MISS DIOR BLOOMING BOUQUET REKLAMIYLA YILLARIN ESKİTEMEDİĞİ GÜZELLİĞİNİ DE BİR KEZ DAHA GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR

Oyuncu anne ile doktor babanın tek çocuğu olarak Kudüs’te 9 Haziran 1981 tarihinde dünyaya gelen Natalie Portman, üç yaşındayken ailesinin Washington’a taşınmasıyla hayatının yönü değişmeye başlıyor. New York’ta bulunan American Theater Dance Workshop’dan bale ve modern dans eğitimi aldıktan sonra sanat dünyasına girişine Usdan Center’da Yaratıcı ve Gösteri Sanatları üzerine derslere katılarak devam ediyor. Sinema kariyerine ilk adımı ise bir pizza salonunda 12 yaşındayken keşfedilerek modellik sayesinde oluyor fakat kendisi mankenlikten çok oyunculuk yapmak istediği için yolculuğuna yaz tatillerinde tiyatro kamplarına giderek devam ediyor.

14 yaşında ise Natalie Portman hayatını değiştirecek olan başrolü kapıyor ve Luc Besson’un kült filmi Léon’da Mathilda karakterini canlandırıyor. Öyle ki bu ikonik karakter gerek saç kesimiyle gerekse filmden kareleriyle yıllarca sinemaseverlerin hafızasında yer ediniyor. Hal böyle olunca Portman’ın Oscar heykelciğine kadar uzanan başarılarla dolu Hollywood yolculuğu başlıyor. 1999 yılında Susan Sarandon ile rol aldığı ‘Anywhere But Here’ filmi ile sinema dalında ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ Altın Küre ödülüne aday gösteriliyor; ardından George Lucas’ın ikinci üçlemenin ilki ‘Yıldız Savaşları: Gizli Tehlike’ filminde Padmé Amidala karakterini canlandırarak dünyaca üne kavuşuyor. Tüm dünya tarafından merakla beklenen filmin galasına ise Portman o hafta sınav haftası olduğu için katılamıyor. Bu vesileyle başarılı oyuncunun aynı zamanda Harvard Üniversitesi, Psikoloji Bölümü mezunu olduğunu da not düşelim. Beyazperde kariyerine geri döndüğümüzde ise 2004 yılında ‘Closer’ filmindeki Alice rolü ile ‘Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında BAFTA ve Oscar’a aday gösteriliyor ve o sene Altın Küre ödülünün sahibi oluyor. Ardından yine kült filmler arasına adını yazdıran V for Vendetta’da başrolü kapıyor. Film için kestirdiği saçları ve oyunculuk performansıyla sinemaseverlerden de tam not alıyor. Başarı merdivenlerini emin adımlarla çıkan güzel oyuncu, 2010 yılında ‘Black Swan’ filminde Nina karakterini canlandırarak ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Oscar’ını da evine götürüyor.

Tüm bu başarılarının yanı sıra biraz özel hayatından da bahsedecek olursak şöyle bir özet geçebiliriz… Oscar kazandığı ‘Black Swan’ filminde aynı zamanda hayatının aşkıyla da tanışıyor. Filmde dans sahnelerine yardımcı olan balet ve koreograf Benjamin Millepied ile ilişkileri bu film sırasında başlıyor ve çift Aleph adında bir çocuk sahibi olduktan sonra 2012’de evleniyorlar. Şimdilerde iki çocuk annesi olan Portman, film yapımcılarının yanı sıra güzelliği ve zarafetiyle yüksek moda markalarının da yakın markajında. Öyle ki Portman 2010 yılından beri Fransız modaevi Dior’ün marka yüzü. Şimdi gelin bu uzun zamandır süren iş birliğine daha da yakından bakalım.

Miss Dior’un Vazgeçilmez Yüzü

Miss Dior Blooming Bouquet, neşeli ve narin karakteriyle karşımıza çıkıveren şaşırtıcı bir demet, ani bir haz ve adeta insanı kendine esir eden bir ilan-ı aşk. Duyuları bir anda saran Miss Dior, tutkulu bir kadının ruhuna sahip.

Christian Dior ilk kez 1947’de Miss Dior’u piyasaya sürerken onu, sıkıntılara bir nevi çare ve kötü zamanların ardından gelen mutluluk gözyaşı olarak hayal etmiş. Miss Dior bu kimliğini güzel ve mutlu olma projesinin temeli olma özelliğini o zamandan bu yana koruyor. Yeni Blooming Bouquet de hem yeniden doğuşun simgesini hem de capcanlı ilkbaharın bize sunduğu çiçekleri temsil ediyor. Koku, ışıltıya bir övgüyken aynı zamanda da neşenin gücünü etrafına yayarak imzasını yaratıyor.

Parlak pembe, narin leylak ve gök mavisi bir kucak yabani çiçek, özgürlüğün renklerine bürünmüş çok yönlü bir demet sunuyor. Natalie Portman’ın ışıldayan gülüşü, gün ışığı ve taze havayla dolu yeni karelerde yakalanıyor. Masmavi gökyüzü arka planında konumlanırken özgüvenli ve ışıl ışıl Miss Dior, iki yana açtığı kolları ve kararlı bakışlarıyla bize şu harika gerçeği söylüyor; “aşk bir demet çiçektir.” Işıltısıyla güzel oyuncu adeta mutluluktan havalara uçuyor. Hayatı seven, iradeli ve hayatla dans eden Miss Dior ruhunu hiç olmadığı kadar yansıtıyor. Christian Dior’un sevgili kız kardeşi, bu efsanevi parfümün ilham kaynağı, aynı zamanda da ‘Grasse Güllerinin’ tutkulu yetiştiricisi Catherine Dior’un gururlu mirasçısı Natalie Portman, kokunun manifesto niteliğindeki değerlerini saçıyor. Cesaret ve özgürlük, aşk ve gençlik modacı-parfümörün zor zamanların sıkıntısını atmak amacıyla ürettiği ilk kokuda bir araya getirmek istediği değerler.

Kamera ve fotoğraf çekimlerinde Camilla Akrans’ın objektifine poz veren Natalie Portman’ın güzelliği nefes kesici, yoğun ve hareketli. Bir Millefiori ipek eşarbı bileğine bağlarken de kucağında bir demet yabani çiçek tutarken de gücünü olduğu gibi sergiliyor.

Havada Aşk Kokusu Var

Ya aşk Miss Dior Blooming Bouquet olsaydı? Zamanda asılı kalan bir anda akorlar beliriyor ve ortalıkta gezinerek malumu ilan ediyorlar. Koku, çarpan bir kalp misali, ilk görüşte aşkı ve nihayet sonsuza dek sürecek bir hikayeyi ilan ediyor… Miss Dior Blooming Bouquet bu hikâyenin tamamını bir koku kontrastında anlatıyor. Hoş bir acılığı olan bergamotun hafifçe dokunarak sarmaladığı capcanlı dapper bitkisi ve ıtırşahi notaları ile aşk kadar hayat dolu, kararlı bir girizgâh yapıyor. Baş döndüren bir gülüşü andıran bu ihtişamlı açılış, aşkın kendisi kadar çarpıcı.

Bunun ardından sıra asaletin ve çok yönlülüğün, aynı zamanda da tutkulu bir ilan-ı aşkın ismi Isparta gülü ile keşfetmeye ve duygu perdelerini aralamaya geliyor. Gül, kadifemsi taç yaprağının tatlılığıyla cömertçe gün yüzüne çıkardığı hafif meyve aromaları arasında tüm ihtişamıyla geziniyor. Baştan çıkarıcı ve taze, tensel ve yuvarlak hatlı şakayıkla kol kola yürüyor ve paçulinin ustalıkla gizlenmiş izlerine basarak yükseliyor. Belli belirsiz varlığı oldukça çekici olan Paçuli, krallığa hükmeden çiçeklere ışık ve ruh katıyor. Her şeyin duyuları sarhoş ettiği ve keyiflendirdiği bu mutluluk anını ışıltılı kalp notası tamamlıyor. Aşkın bu coşkulu akışı, hafif misklerin yumuşacık örtüsünde duruluyor. Şeffaf pembe bir sıvıda vücut bulan bu koruyucu son durak, adeta kalıcı bir kokunun güzelliğinde ebediyete kavuşan nazik bir okşama.

Bir Couture Reveransı

Lüks kavramını bir üst boyuta taşıyan Miss Dior Blooming Bouquet şişesinin camı da artık daha hafif. Miss Dior Eau de Parfum’un yolundan giden şişe tasarımı yeni ve imza bir ‘couture fiyonk’ ile taçlanmış. Harika ustalık birkaç santimetrede kendini gösteriyor ve 1864’te Saint-Etienne bölgesinde kurulan ve Fransa’nın en büyük kurdele üreticilerinden biri olan Maison Faure’un sırlı atölyelerinde jakarlı kurdele üretiliyor. 368 iplikten üretilen bu kıymetli kurdelenin her bir santimi en az 12000 iplik geçişinden oluşuyor. Miss Dior’un kurdele ustalarının ellerine sinen ve yaratımın soyut dokunuşlarına yayılan kokusu, geleneksel dokuma tezgahlarında birkaç ayda dokunan kurdelenin ilham kaynağı olmuş.