Oryantal Rüya Hermessence

Oryantal Rüya Hermessence

“Parfüm sanatının kökenine doğru bir yolculuğa çıkmak istedim. Hermessence koleksiyonundaki beş kreasyondan her biri, aslında Doğu rüyasının birer yansımasıdır,” diye anlatıyor Hermes parfümlerinin başındaki yaratıcı güç Christine Nagel.

Hermes’in yaratıcı özgürlük anlayışı ile bilgi ve tecrübesi bir araya geldi ve Hermessence Koleksiyonu, beş yeni koku kompozisyonuna ‘merhaba’ dedi. Bu beş kokudan ikisi Essence de Parfüm ve üçü de Eau de Toilette…

Hermes parfümlerinin burnu olan Christine Nagel’in sanatsal imzasını taşıyan ve adeta bir tablo niteliğindeki bu beş kreasyonda, ruh ve maddenin, hayal gücünün kıvrımlı yollarında bir koku haline gelişi resmediliyor. Bunun sonucunda da ortaya, iki Essence de Parfüm ve üç Eau de Toilette çıkıyor.

Koleksiyon bizleri, Hermes ve parfümörlerinin anlam kattığı bir hikayenin peşine düşmeye ve oryantal bir rüyanın asırlık zarafetini yeniden keşfetmeye davet ediyor. Tıpkı bir seyahat günlüğünün sayfalarındaki sulu boya fırça darbeleri gibi, bu eserleri meydana getiren kadim ve ender malzemeler olan misk, mür, ağar odunu ve sedirin çağdaş notalarla buluşarak varoluşunu tamamlıyor.

HERMES KOKULARININ TARİHİ

Hermes serüveni, bir saraç olan Thierry Hermes’in, 1837 yılında Paris’te bir atölye açmasıyla başladı. Kokuların Hermes firmasına dahil olması, 1930’lu yılları buldu ve diğer ürünlerle eşsiz bir uyum içerisinde gelişti. Bu koku serüveninin tam anlamıyla başlaması ise 1951 yılında, Edmond Roudnitska tarafından oluşturulan Eau d’Hermes ile birlikte oldu.

O zamandan beri, her biri Hermes’in koku sanatı konusundaki adanmışlığına gerek zanaatkar gerekse sanatçı olarak katkıda bulunan, parfüm dünyasının büyük isimlerinin imzasını taşıyan kreasyonlarbirbirini izledi.

2004’te,Jean-Claude Ellena, Hermes’in baş parfümörü oldu. Onun özgürlükçü yaklaşımı, marka ile mükemmel bir uyum sergiledi ve ustalığının göstergesi olan her bir kreasyon ile asıl aradığı şeyin hüner, benzersizlik ve bir disiplin içerisinde ortaya konan hayal gücü olduğunu kanıtladı.

Bugün ise, 2016’dan beri Hermes Yaratıcı Direktör’ü olan Parfümör Christine Nagel, Hermes’in değer verdiği bu yaratıcı özgürlüğü somutlaştırıyor. 2014’te, Hermes kişisel kokular konusundaki uzmanlığını geliştirerek yaşama sanatı haline getirdi ve meslek öyküsünü yeni bölümlerle zenginleştirdi.

Le Bain Hermes ile sabunlar, vücut losyonları, sütleri ve duş jelleri, kullanaları duyuların dansına davet ediyor. Festival gibi ve renkli bir koku deneyimi ile parfüm kadar yoğun bir banyo ritüeli sunuyor.

EAU DE TOİLETTE

Myrrhe Eglantine:

Kızıl bir reçinenin küçük bir yaban gülü ile beklenmedik karşılaşması, sizi ilk görüşte kendisine aşık ediyor. Evvel zamanlarda altından bile daha kıymetli olan mür ise, zıtlıkların karşı konulamaz çekiciliği içinde, baharatlı ve gizemli kuşburnu ile karışıyor.

Agar Ebene:

Eski bir bavul açılıyor, içinden agar odunu aroması yayılıyor ve karanlığın içinden balsam göknarı çıkıyor. Sıcakve odunsu bu yumuşak nota, kaşmirden bir duvak örüyor. Geçmiş yorgunlukların yerini, tatlı hatıralar alıyor.

Cedre Sambac:

Sedir ağaçlarının tarihi, tarihin kendisinden bile daha iyi bildiği söylenir. Yunanlılar, sedirden heykeller yapardı, Romalılar ise tanrılarının heykellerini yapmak için sedir kullanırdı. Bu dünyanın kutsal topraklarına derinden kök salmış bu ulu ağacı bu kokuda, narin bir çiçek kucaklıyor: o da yasemin.

CHRİSTİNE NAGEL KOKU RESSAMI

Parfümör Christine Nagel 2014 yılında özel parfümörü olarak Hermes Parfums ailesine katıldı. 2016 yılında resmi olarak Jean-Claude Ellena’nın yerine geçerek Hermes’in koku yaratımı ve mirasının liderliğini üstlendi.

İsviçre’nin Cenevre kentinde İtalyan bir annenin kızı olarak dünyaya gelen Christine Nagel, bilim alanındaki deneyimini, doğduğu ülkenin disiplinini ve ışıldayan Akdeniz cömertliğini tutku ve uyumla bir araya getiriyor.

Bir zamanlar Cenevre Üniversitesinde genç bir organik kimya öğrencisi vardı. Hermes’ten, Grasse’dan ve parfümcülük dünyasından uzakta büyüyen Christine Nagel’in parfümle tanışması, organik kimya eğitiminin bir sonucuydu. Firmenich araştırma departmanına katıldı ve burada etrafı kendisi gibi yüksek motivasyon sahibi genç araştırmacılarla çevrelenmiş olan Nobel ödüllü bir bilim adamı ile birlikte çalıştı. Burada kromatografi yoluyla kokunun hammaddelerini moleküler düzeyde analiz etmeyi öğrendi.