ÖZÜN MÜZİKLE ŞİİRSEL BULUŞMASI – “İÇİMİZE DOĞRU”
DİSİPLİNLERARASI BİRÇOK ÜRETİME İMZA ATAN SANATÇI ÖYKÜ ARAS İLE ELEKTRONİK MÜZİK, AMBİENT, ÖZGÜR DOĞAÇLAMA VE MİNİMALİZM GİBİ BİRÇOK MÜZİK STİLİNDEN ETKİLER TAŞIYAN İLK ALBÜMÜ “İÇİMİZE DOĞRU” VASITASIYLA BİR ARAYA GELDİK. MEDİTASYON ARACILIĞIYLA PROFESYONEL OLARAK ŞARKI SÖYLEMEK İSTEDİĞİNİ KEŞFETMESİYLE BAŞLIYAN VE SONRASINDA ÖZÜNE DOĞRU YAPTIĞI YOLCULUKTA DOĞANIN TÜM ZENGİNLİĞİNİ MÜZİĞİNE TAŞIYARAK İLERLEYEN ARAS’IN KEYİFLİ ALBÜM HİKÂYESİNİ GELİN HEP BERABER KEŞFEDELİM.
İlk albümünüz “İçimize Doğru” ile müzik dünyasına hızlı bir giriş yaptınız ve oldukça beğeni topladınız. Albümün hikâyesine girmeden önce Öykü Aras’ı biraz sizden dinleyebilir miyiz?
Sanatı bir ifade aracı olarak kullanmak hayatımda büyük bir yer kaplıyor. Yaratıcılıkla keşifte kalmayı seviyorum. Ses, müzik, performans sanatı, heykel, şifa sanatları, meditasyon… Disiplinleri ayırmak yerine birleştirmeyi araştıran bir yapım var. insanın kendi içine doğru büyümesini, içinde, benliğinde derinleşmesini kıymetli buluyorum ve bu bağlamda düşünüyor, hareket ediyorum.
Fransa’da güzel sanatlar eğitimi almışsınız ve disiplinlerarası çalışmalar yapan bir sanatçısınız. Peki, müzikle yollarınız nasıl kesişti?
Müzikle yolum lise dönemimde, kendimi, duygularımı daha çok tanıma ve ifade etme ihtiyacı duyduğum bir zamanda kesişti. Müzikle, sesle olan iletişimim uzun bir süre kişisel alanımda kalmış olsa da, Türkiye’ye döndüğüm yıl kendimi bu alanda geliştirmeye ve üretimlerimi paylaşmaya karar verdim.
Birçok müzik stilinden etkiler taşıyan bir albüm çıkardınız. Yaptığınız müziği kendi cümlelerinizle nasıl tanımlarsınız?
Albümün müzikal dili, Şevket Akıncı’nın prodüktör olarak yansıttığı vizyonla, Zeynep Oktar ve Nihal Saruhanlı başta olmak üzere birçok müzisyenin özgün katkılarıyla ve yakaladığımız kreatif uyumla oraya çıktı.
Ben bu albümün ve benden yansıyanın genel olarak şeffaf, derin, içsel ve duyusal olduğunu söyleyebilirim.
“İçimize Doğru” için insanın özüne doğru yaptığı bir yolculuğun hikâyesi olan karanlığıyla yüzleşmeye cesaret eden ve aydınlığının sorumluluğunu alan insanların öykülerinden izler taşıdığından bahsetmişsiniz. Albümün üretim sürecinde nasıl bir hikâye yatıyor?
Albümün hikayesi, henüz aklımda böyle bir fikir yokken bir meditasyon aracılığıyla profesyonel olarak şarkı söylemek istediğimi keşfetmemle başlıyor aslında. Bu meditasyondan sonra da dönüm noktası diyebileceğim, gittiğim Kökler ve Dallar kampında sesimin özgürleşmesine niyet etmem ve hemen sonrasında yazdığım albümün ilk şarkısı var.
Sonrasında, hayatın önüme çıkardığı desteklerle ve yollarla, albümdeki çoğu parçanın demosunu hazırladım ve bu parçaları Şevket Akıncı ile paylaştım. Kendisi albümün prodüktörlüğünü üstlenerek ve aramıza Zeynep Oktar ve Nihal Saruhanlı’yı da katarak çekirdek ekibimizi oluşturdu ve yaklaşık bir yıl süren düzenleme-prodüksiyon sürecimiz başlamış oldu.
Albüme katkı sağlayan müzisyenler arasında Ruşen Alkar, Hazal Döleneken, Cansun Küçüktürk Cymin Samavvatie, Can Ömer Uygan, Başak Yavuz gibi müzisyenler var. Genel kayıt ve mikser Barkın Engin tarafından, masteringler ise Burak Tamer tarafından yapıldı.
Birçok şarkının söz ve müziğinde sizin imzanız var. Albümde yer alan dokuz şarkının yaratım ve hazırlık süreçleri nasıl geçti? Nelerden ilham aldınız?
‘Kökler ve Dallar’, albümün ilk şarkısı; sözleri ve müziği bahsettiğim üzere gittiğim aynı adlı kampta ortaya çıktı. Ormanın, içimden doğan saf niyete verdiği büyülü bir hediye bana göre. Daha sonra Şevket Akıncı’nın eklediği bridge melodisi ve düzenlemelerle albümdeki haline dönüştü.
‘Uyan’ şarkısında, kendimden ve farkındalığımdan uzaklaştığımı hissettiğimde zaman zaman kendime hatırlattığım sözler var. Aşk Var cümlesi, üniversite yıllarımda tasarladığım bir performans için söylediğim bir mantraydı benim için. ‘Var’ ve ‘yok’ demenin, sözün, dilin gücünü hatırlatıyor bana. Müziği ise çıplak, ilkel hallerimizi çağrıştırıyor.
Ay Gördüm’ün sözleri ve müziği, bir yaz günü deniz kenarında otururken dolunaya yolladığım dileklerle geldi. Düzenleme aşamasında eklediğimiz vokal katmanlarıyla albümdeki huzurlu tınısına dönüştü.
‘Ey Aşk’ ve ‘Karanlığın İçinden’, Ceyda Kurhan’ın iki güzel şiiri. Bu şiirleri besteleyip kendisiyle paylaştığımda o da çok sevdi ve albüme koyduk. ‘Karanlığın içinden’ parçasının düzenlemesini Cansun Küçüktürk yaptı.
‘Üç Kapılı Orman’, Şevket Akıncı’nın bestesi üzerine, benim gördüğüm fantastik, ütopik bir rüyanın anlatımı.
‘Ve Balık’, 17 yaşında yazdığım öykünün bir parçasının, yine Şevket Akıncı’nın bestesiyle buluşması.
‘O’ şarkısının sözü ve müziği ise, dişiliğimle, kadınlığımla bağlantı kurmaya, onu şifalandırmaya ihtiyaç duyduğum zaman ortaya çıktı.
Söz yazmaya ne zaman/nasıl başladınız? Ve sizi bir albüm çıkartmaya hazır hissettiren güç neydi?
Söz yazmaya lise dönemimde başladım ancak yazdıklarımı çok uzun bir süre boyunca müzikal nitelikte görmediğim için onları değerlendirmem de yıllarımı aldı.
Beni albüm çıkartmaya hazır hissettiren güç, kendimi olduğum gibi ifade etmem gerektiğine dair koşulsuz inancım oldu.
Albüm çıktıktan sonra nasıl tepkiler aldınız, dinleyicileriniz ile kurmak istediğiniz bağı sağlayabildiniz mi?
Albümü dinleyenler genellikle albümün derinliğinden, çok katmanlılığından ve zenginliğinden bahsediyor. Çok güzel tepkiler alıyorum. Yansıtmak istediğim hissin kolaylıkla geçmesi beni çok mutlu ediyor, kurmak istediğim bağ da gittikçe güçleniyor.
İlham aldığınız sanatçılar kimler?
Kate Bush, Janis Joplin, Meredith Monk, Lhasa, Sade, Erykah Badu, Pina Bausch en çok ilham aldığım sanatçılardan.
Müziğiniz, sahnedeki stilinize ve tavrınıza nasıl yansıyor? Stilinizi kısa cümlelerle nasıl özetlersiniz?
Kendi gerçeğimle bağlantıda olduğum, doğal, özgün bir akışta olduğumu söyleyebilirim.
Uzun zamandır kendimize dönmek zorunda kaldığımız bir pandemi süreci yaşıyoruz, siz bu süreci nasıl değerlendirdiniz? Ve böyle bir süreçte ilk albümü hazırlamak nasıl bir deneyimdi?
Albümün hazırlık aşaması pandemi öncesinde neredeyse bitmişti ancak yayınlanma tarihi bu döneme denk geldi.
Ben bu süreci müzikal alanda kendimi geliştirerek, albümümü paylaşarak ve üreterek değerlendirmeye çalışıyorum.
Gelecekte görmek istediğiniz Öykü Aras’ı nasıl tanımlarsınız? Yeni projeler ya da planlar var mı?
Yeni projeler elbette var, biraz daha yolları var ama. Sizinle de yakın gelecekte paylaşmak dileğiyle.