Yelkenliyle MIAMI’DEN BAHAMALAR’A

NomadMania gezginler grubunun Türkiye temsilcisi (envoy) Sevcan Akesi, gezilerinin bir kısmını yelkenliyle gerçekleştiriyor. Amerika’da Miami’den yola çıkıp Bahamalar ’a uzanan gezisini bizimle paylaştı.
Kasırgalar ve Yeniden Yapılanma Döngüsünün Kurbanı Miami…
Dünyada en çok kasırgaların yaşandığı yerlerden biri olan Miami, her zaman yeniden ayağa kalkmayı başaran bir şehir olarak, 1920’lerdeki kasırgalar sonrası Miami Beach’deki yeniden yapılanma ile dünyaca ünlü Art Deco akımının doğmasına neden oldu.
Nice Hollywood filminin çekildiği Miami Beach, yıllardır tüm dünyanın gözleri önüne serildi. Şehrin adı Miami Nehri’nden gelir ama nehre de ismini veren Okeechobee Gölü çevresinde yaşayan Mayaimi Kızılderili kabilesidir. Günümüzde gölün kuzeybatı kıyılarında hala Seminole yerlileri yaşamaktadır.
Miami, Everglades ve Keys ise bir zamanlar Tequesta Kızılderilileri’nin eviydi. MÖ 10.000 civarında bölgeye geldikleri varsayılıyor.
İşte Kızılderililerin Oturmaya Değer Bulduğu Miami’nin En Güzel Yerleri…
Everglades Ulusal Parkı, Florida’nın güneyindeki koruma altındaki sulak, subtropikal vahşi hayat alanıdır ve 1979’dan beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndedir. Bu muhteşem doğa harikası sulak arazide mangrove ve spatterdock ya da sarı gölet zambakları arasından ne zaman bir timsah başını sudan çıkartır da göz göze geliriz diye beklerken, başınızın üzerinde dolaşan kara kartalların yolculuğunuza eşlik etmesi… Ya da koloniler halindeki ak aynak kuşlarının mangrove’lar arasında bembeyaz tüyleri ile gelin gibi poz veriyor olması… İşte tüm bunlar Everglades Ulusal Parkı’na gitme sebepleri. Bir de gün batımını yakalamışsanız değmesin keyfinize.
Adalar Topluluğu Florida Keys
Yaklaşık 1700 adadan oluşan Florida Keys’in en ucundaki en güzel ada Key West, Küba’nın sadece 140 kilometre uzağında. En önemli özelliği ise hiçbir ülke tarafından tanınmayan bir mikro ulus olması. Evet burası Conch Cumhuriyeti… 23 Nisan 1982’de ABD’den ayrıldığını ilan etmesinden sonra ünü daha da arttı. Adanın yerel halkı ‘Conch’ olarak anılır. Yeni Zelanda halkına ‘Kiwi’ denmesi gibi.
Miami’nin Tarihi
1800’lerin sonunda ‘Miami’nin annesi’ olarak bilinen vizyoner iş kadını Julia Tuttle tarafından kurulmuş, böylelikle ABD tarihine geçmiş ve eşsiz bir yere sahip olan Miami…
Günümüz Miami şehir merkezindeki arazilerin çoğu ona aitti. Tuttle, bir şehrin gelişebilmesi için düzgün bir demiryolu ağına sahip olması gerektiğini biliyordu ve 1800’lerin sonunda sanayici ve demiryolu kralı Henry Flagler’i ikna ederek Florida Doğu Sahili Demiryolu’nun (FECR) yapımının gerçekleşmesini sağladı. Tabii ki bu iş için Flagler’e büyük araziler hibe etti. Sonunda hayallerini gerçekleştiren Julia Tuttle sayesinde ilk tren 1896’da Miami’ye ulaştı ve bölgedeki 500 kadar erkek seçmenle Miami şehri kurulmuş oldu. Şehir bir kadın tarafından kuruluyor ama o yıllarda kadınların seçme, seçilme hakkı yok, nasıl bir tezatsa…
Bu demiryolu ağı 1912’de doğu sahili boyunca Key West’e kadar uzandı. Bugün de Key West ‘Overseas Highway’ boyunca, bir kısmı harap olmuş olsa da demiryolunun kalıntılarını görmek insanı 1800’li yıllara götürüyor.
23 yıl yük ve zengin tatilcileri taşıyan trenin demiryolu hattı 1935’teki büyük Atlantik kasırgasında felaket boyutunda ciddi şekilde hasar görünce, buhran dönemine de denk gelmesi sebebiyle tren seferleri bir süre durduruldu. Yol yatağı ve kalan köprüler Florida Eyaleti’ne satıldı. Üç yıl sonra ise Overseas Highway açıldı. Adalar 182 kilometre uzunluğundaki ‘Overseas Highway’ yükseltilmiş otoyolu ile birbirine bağlandı. Otoyol, 1982’de büyük bir mühendislik başarısı ve 42 ilginç köprüsüyle bugünkü halini aldı. Bu köprülerden en ilgi çekeni ise ilk olarak 1912 yılında inşa edilen yedi mil köprüsüydü. Zamanının en uzun köprüsü olarak bilinen köprünün temelleri halen varlığını sürdürüyor. Son onarım 2022’de yapıldı.
Bugün herhalde dünyada üzerinden geçerken bitmesini istemeyeceğiniz muhteşem manzarası ile büyüleyen nadir bir deniz otoyoludur.
Ernest Hemingway’in Evi
1931-39 arasındaki yıllarda Hemingway, eşi Pauline Pfeiffer ile Key West’te yaşadı. Afrika’nın Yeşil Tepeleri, Kilimanjaro’nun Karları, Sahip Olmak ve Sahip Olmamak, Akıntıdaki Adalar gibi en ünlü eserlerini bu dönemde yazdı. Hemingway’in ölümünden sonra 1964’te ev müzeye dönüştürüldü. Burada Hemingway’in polidaktil kedilerinden (ön pençelerinde beş yerine altı parmak var) bahsetmeden olmaz. Müze yönetiminin, kedileri reklam amacı ile kullandıkları gerekçesi ile hukuki işlemlerle başları derde girmiş olsa da yaklaşık 50 kedinin veterinerler gözetiminde bakımlarının yapıldığını duymak çok sevindirici. Hemingway’in ruhunu hissetmek istiyorsanız mutlaka evini görmeli, bahçesinde zaman geçirmelisiniz.
Miami’nin Deniz Yolu
Florida’nın her iki kıyısında da her gün iki yüksek gelgit ve iki düşük gelgit olur. Bu deniz trafiğinde çok önemlidir. Özellikle bu okyanuslara alışık olmayan bizim gibi Ege ve Akdenizliler için…
Miami Nehri boyunca tekne ile yol almak gerçekten çok keyifli. İsteseniz de hızlı gitme şansınız yok çünkü Miami – Dade County’de nehir boyunca 10 adet açılır köprü var. Bu köprülerden açılış ve kapanış saatleri içinde (gelgit saatleri dikkate alınarak) köprüye yaklaşırken sinyal vermek suretiyle geçmek mümkün. Tabii bu küçük tekneler ve motor yatlar için geçerli değil. Büyük gemiler, römorkörler ve bizim gibi yelkenli teknelerin köprülerin altından geçerken kilidin açılması gerekli. Kilidin açılma ve kapanma seramonisi, teknenin açılmış köprünün altından geçmesi gerçekten çok hoş. Nehre giriş en doğuda Brickell Köprüsü ile başlıyor. Teknede büyük bir heyecan, köprüye verdiğiniz sinyalin geri dönmesi ve yavaş yavaş köprünün ortadan ikiye ayrılması ve Miami’ye denizden ayak basmak. Bu köprü her yarım saatte bir açılıyor, diğer köprüler ise anonsu aldıklarında hemen açılıyor. En batıda ise Tamiami Köprüsü var. Bir kanal boyunca Miami’yi nehirden seyrederek gitmek kadar keyifli bir şey olamaz herhalde.
Miami kanallarından okyanusa çıkarken veya girerken sabah saatlerini takip etmek en akıllıca seçim olur çünkü suyun tekrar yükselmesi akşam üzerini bulur. Ama belli bölgelerde gelgit ölçer ve yetkili personel bulunmaktadır.
Nehir içindeki yolculuğumuzun bir sebebi de okyanus geçmiş teknenin bakımı için Miami Merrill-Stevens tersanesine gitmekti. Bu tersaneyi Aralık 2013’te Rahmi Koç satın aldı ve şu anda tersane ‘RMK Merrill-Stevens’ olarak adlandırılıyor. II. Dünya Savaşı sırasında Norfolk, Virginia’nın güneyindeki en büyük Atlantik tersanesiydi . Miami Nehri kıyısında bulunan bu tersanede Johnny Depp, Nicholas Cage ve Ivana Trump gibi ünlü isimlerin yatlarının yapım ve tamiri yapılıyor. 75 metreye kadar uzunluktaki yatların üretiminin, tamir ve bakımının yapıldığı tesiste biz de bakım için bir hafta kadar kaldık.
“1800’lerin sonunda ‘Miami’nin annesi’ olarak bilinen vizyoner iş kadını Julia Tuttle tarafından kurulmuş, böylelikle ABD tarihine geçmiş ve eşsiz bir yere sahip olan Miami…”
İç Huzuru Yakalamak için Bahamalar
Bahamalar, göz alıcı doğa harikalarına, bembeyaz kumsallara ve turkuaz rengi sulara ev sahipliği yapan bir adalar cennetidir. Bahamalar adı, ‘sığ deniz’ anlamına gelen İspanyolca ‘baja mar’ kelimesinden türemiştir.
700’den fazla adası ve yüzlerce adacığı ile bu bölge, plaj tatillerinden doğa keşiflerine kadar her türlü maceraya uygun bir destinasyondur.
Bahamalar, Karayipler’in bir parçası olan genel itibari ile muhteşem Karayip Denizi üzerinde konumlanmış sönmüş volkanik dağların deniz üzerinde oluşturduğu kalıntılar üzerinde başlayan yaşam noktalarıdır. Adalarda ilkel çağlardan bu yana hayatın devam ettiği bilinmektedir
Kayıp Şehir Atlantis’in İzinde ‘Bimini Yolu’
Benim için bu adaların güzelliği bakirliğinde, bozulmamış doğasında gizli. Böyle olunca da ilk tercihim Ernest Hemingway’in seçimi ile aynı, yani Bimini Adası…
Amerika Birleşik Devletleri’ne en yakın olan bu adada Hemingway’in dışında Jimmy Buffett https://youtu.be/ mrF4nF8VUb4?si=v8vCZ6wIsVMHRYgY hatta Martin Luther King Jr.’ın da ilham ve rahatlama arayışı ile zaman geçirdiği bilinmektedir.
Ernest Hemingway 1935’ten 1937’ye kadar Bimini’de yaşadı ve Compleat Angler Hotel’de kaldı. Bu Key West’te yaşadığı zamanlara denk geliyor. Sahip Olmak ve Sahip Olmamak (To Have and Have Not) ve Akıntıdaki Adalar (Islands in the Stream) üzerinde burada çalıştı ve birkaç makale yazdı, ancak çoğunlukla teknesi Pilar ile açık denizdeki derin mavi sularda marlin, ton balığı ve kılıç balığı avladı.
Miami ile Bimini Adası arası 50 mildir. Bunun için de her zaman tercih sebebi olmuştur. Her gün hızlı teknelerle anakaradan ulaşım mevcuttur.
Bimini Yolu, Kuzey Bimini Adası’nda denizin içinde dikdörtgen kireç taşı bloklardan oluşan bir su altı kaya oluşumudur. 1968’de keşfedildiğinde buranın Atlantis’e giden yol olduğuna inanmak isteyenlerin sayısı oldukça fazlaydı. Ancak bilim insanları, bu olgunun tamamen doğal olarak oluştuğu konuşunda hemfikirler.
Miami’de ve Karayip’lerde genellikle katamaran ve orta konsollu tekneler kullanılır ki bu da denizlerde daha güvenli seyahat etmek için sığ bir draft sunması ve manevra kabiliyetinin yüksek olması bakımından tercih edilir. Yine Florida’dan Bahamalar’a geçerken 30-40 feet uzunluğunda tekneler önerilir. Bunlardan niye bahsediyorum çünkü Bimini’de tam marinaya yaklaşırken salmanın yüksekliği ve deniz raporlarının her an doğru değeri vermemesi sebebiyle teknemiz kuma saplandı. Uzun süre kurtulmak için verilen uğraşa rağmen sonunda gelgit olayına bağlı olarak deniz yükseldi ve biz de kumdan kurtulduk. Yani Baja Mar bize de kendini gösterdi.
Bahamaların Başkenti Nassau
Bahamalar, nesiller boyunca gelişen ve evrimleşen canlı bir tarihe sahiptir. Kökleri Afrika kültüründen gelen ada ülkesi, Amerikan ve Avrupa etkilerini de içerecek şekilde benzersiz ve renkli bir ifade tarzı geliştirmiştir. Dünyaca ünlü Junkanoo Festivali’nden dünya çapındaki yatçıların katıldığı Regattalara kadar, Bahamalar’ın özgünlüğünü ve tadını ortaya çıkaracak her zaman bir şeyler bulmak mümkündür. Deniz tatili için gelenler için en çok tercih edilen adadır.
Junkanoo Festivali, Bahamalar kültürü içinde çok özel bir yere sahiptir. Festivalin kökenleri, 17. yüzyılda köleleştirilen Afrikalıların Noel zamanında dans ve müzikle sergilediği özgün kutlamalara dayanır. Zamanla, bu etkinlik modern bir karnaval haline gelmiş ve Bahamalar halkının kimliğinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Bizim de Nassau’da bu festivale denk gelmemiz bir ayrıcalıktı.
Long Island’a yakın Conception’da 1900’lerin başından beri insan yerleşimi yok. 1964’te kurulan milli park yaban hayatının en güzel örneklerinden. Yeşil kaplumbağaları, deniz kuşları, göçmen kuşlar ve mangrove bitki örtüsü ile ünlü. Doğayı arayanlar için biçilmiş kaftan…
Great Exhuma, mağaralar, mercan resifleri, safir mavisi plajları ve yüzen domuzları ile ünlüdür. Hem dinginlik ve muhteşem doğa, hem de tatil köyü konsepti arayanlar için gayet uygun ortamlar sunan bir adadır.
700’den fazla ada ve koydan oluşan Bahamalar’ın sadece 30’unda yerleşim olduğunu da belirtmek lazım.
Aksiyon dolu James Bond filmlerinden Karayip Korsanları’na kadar, Bahamalar Hollywood film yapımcıları için en iyi seçim olmuştur. En çok da Bimini, Dünyanın En Korkunç Film Mekanları arasına girmiştir. Tabii bazı sahneleri bu adada çekilen Kuzuların Sessizliği filmini de unutmamak lazım.
Niye en korkunç? Uçsuz bucaksız bakir koyları, zamanında korsanlara sığınak olmuş mağaraları, batık gemileri, köpek balıkları, kasırgalar, içki kaçakçılığı…
Gurme Lezzetler
Karayipler yeme içme konusunda sınırsız bir lezzet haritasına sahiptir. Farklı kültürlerin buluşma noktası olan bu bölge, yemek konusunda da çeşitlilik kazanmıştır. Karayip mutfağına çeşitlilik kazandıran lezzetler Afrika, Kızılderili, İngiliz, İspanyol, Fransız, Hint ve hatta Çin mutfağından gelmektedir. Bu kadar geniş kültürden etkilenen bir mutfakta da eşsiz lezzetlerin bulunması gayet doğaldır.
Bahamalar’ın en ünlü deniz ürünü ise, bir deniz kabuklusu olan Conch ile yapılan yemeklerdir. Conch çorbası, kızartması ve çiğ olarak yenen salatası mutlaka denenmeli. Conch oldukça büyük bir deniz kabuklusu, içinden çıkan yumuşakça, bir kişiyi doyurmaya yetecek kadardır. Bahamalar’ın, Honduras’ın ve Florida Keys’in geleneksel yemeğidir.
Bahamalar gerçekten nefes kesen manzaraları, pudra beyazı kumları, turkuaz suları, büyüleyici su altı dünyası, kumsallara eğilmiş palmiyeleri, misafirperver ve sıcak insanları ve gelenekleri ile tropikal bir cennettir.
“Bahamalar, göz alıcı doğa harikalarına, bembeyaz kumsallara ve turkuaz rengi sulara ev sahipliği yapan bir adalar cennetidir. Bahamalar adı, ‘sığ deniz’ anlamına gelen İspanyolca ‘baja mar’ kelimesinden türemiştir.”
Hazırlayan: SEVCAN AKESİ @sevcanakesi