CANAN TOLON – BOĞAZDAKİ BALIKLAR TÜKENMEDEN…

CANAN TOLON – BOĞAZDAKİ BALIKLAR TÜKENMEDEN…

Ressam Canan Tolon ile katıldığı son sergiler ve İstanbul özlemi üzerine sohbet ettik. Ve nisan ayında İstanbul Galeri Nev’de açacağı kişisel sergisinde, “Boğaz’daki balıklar tükenmeden ve o güzel manzara yok olmadan” buluşmak üzere sözleştik. Sizi de bekleriz…

FASHION&TRAVEL Yoğun bir sergi dönemi yaşadınız. Hem Los Angeles’ta kişisel bir serginiz oldu, hem de Londra’da British Museum’da bir grup sergisinde yer aldınız. Türkiye’de de Kasım ayında yapılan Contemporary Istanbul’da işlerinizi gördük. Nisan ayında da Galeri Nev’de bir kişisel serginiz olacak…
CANAN TOLON Evet bu son iki sene gerçekten çok yoğun geçti. Saydıklarınızın arasında yoğun bir uğraş gerektiren Londra’daki Parasol-unit sergisini de eklemek gerekir. Geçmişte yaptığım işleri şimdiki zaman kontekstinde tekrar gözden geçirip, yorumlamak ne kadar yorucu ve zormuş.

F&T Los Angeles’taki serginizden başlayalım mı? Serginin adı ve konsepti nedir? Sergideki işlerinizi anlatır mısınız? Yeni işler miydi? Ne gibi malzemeler kullandınız?
CT Los Angeles’de kişisel sergimin adı “LIKE” yani Türkçeye “gibi” veya “benzer” diye çevrirebiliriz. Bu sergideki işlerim kişiden kişiye değişen görme, yorumlama ve benzetme içgüdüsüyle alakalıydı. Sergide tual üzerinde yağlı boyadan oluşan yeni işler çoğunlukdaydı. Bir de “Time after Time” adında bütün bir odayı kaplayan ve daha evvel Londra’da sergilenen bir enstalasyonum da vardı.

Screen Shot 2015-03-07 at 11.08.26

F&T Londra’da katıldığınız karma sergi “sürgün olmak” üzerine… Ülkesinden uzakta yaşamak zorunda kalan sanatçılar konuk edilmiş. Sergi tanıtımda sizin hayatınızın çeşitli alanlarında bir sürgün olarak yaşadığınız belirtilmiş. Sürgün olma konusunda siz neler söylemek istersiniz?
CT Londra’daki British Museum, daimi koleksyonuna kattığı 33 desenden oluşan, Franzsızca yazdığım, sonra da Türkçe’ye “Geçmişsiz Gelecek” diye çevrilerek yayınlanan, desen çalışmalarımı sergiledi. Kitap, insanın kendi yerinde, kendi vücudunda, kendi dünyasında yabancılaşma, “sürgün olma” hissi üzerineydi. Kaleme aldığım bu ‘sürgün olma” hali coğrafya ile pek alakalı değildi. Yunan Odisseas’ın hikayesini misal olarak alırsak, Ulis’in on sene süren gezilerinden sonra evine döndüğünde o “sürgün hayat” sanırım evine döndükten sonra başlamıştır… Yani çalışmalarımın odak noktası, o tür sürgün olma haliydi. Durduğun yerde geriye baktığında yarattığın geçmişlerin ve geride bıraktıklarının ve yok ettiklerinin “sürgünü”sün.

F&T Bu sürgün olma durumunu işlerinize nasıl yansıtıyorsunuz?
CT İşlerimde o şekilde yani biraz evvel anlattığım gibi yansıtabilmeyi dilerim… Ama her şeye rağmen çalışmalarım yoruma açık ve kişiden kişiye değişen yorumlara mani olmam mümkün değil.

F&T Türkiye’ye ne sıklıkta geliyorsunuz? Gelince ilk yaptıklarınız neler? En çok İstanbul’un/Türkiye’nin nesini özlüyorsunuz?
CT Çok istememe rağmen, bu yoğun tempodan dolayı son zamanlarda istediğim sıklıkta İstanbul’a gelemedim. En çok İstanbul’da Boğaz’a karşı balık yemeyi özlüyorum. O güzel manzara yok olmadan ve o balıklar tükenmeden umarım bunu yakında gerçekleştirim. Bir de tabii, İstanbul’da Müzede Changa Restaurant’ın her saatini seviyorum ve özlüyorum. Ne yazık ki, İstanbul’a her dönüşümde yeni bir şeyin daha eksildiğini, yıkıldığını gördükçe bu özlem artıyor. Sanırım bütün İstanbullular da bu bakımdan yaşadıkları mahallelerinde “sürgün olma” hissini gayet iyi biliyorlardır kuşkusuz…

F&T Mimarlık eğitimi aldığınız için işlerinizde bunun etkilerini gördüğümü düşünürüm. Siz mimarlık eğitiminizin işlerinizi nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?
CT Uzam, perspektif, ışık/gölge, üç boyutluluk, boşluk, volüm, mesafe, alan, çevre vs, vs… ve bunlar gibi birçok deneyimler beni genç yaştan beri yakından ilgilendirmiştir. Hatta mimari eğitimi almama da neden olmuştur diyebilirim. Tabii bu eğitim, enstalasyonlarımı gerçekleştirirken teknik kolayıklar sağlıyor. Ancak bunlar için uzun seneler mimari eğitimi ve deneyimi gerektirdiğini sanmam çünkü böyle “beceriler” bazen yaratma sürecinde engel de oluşturabiliyor. Etrafımdaki hızlı yapılaşmayı göz ardı edemediğim için işlerime mutlaka bu yansıyor.

Screen Shot 2015-03-07 at 11.07.52

F&T Türkiye’de ve dünyada izlediğiniz ve işlerini beğendiğiniz genç sanatçılar kimler?
CT Bu devamlı değişiyor. Çok heyecanlı bir zaman yaşıyoruz. Bu yazı baskıya gidene kadar belki bu cevabım üç-beş kere mutlaka değişecek. Onun için “genç” olmayan sanatçılardan, bu aralar en çok ilgilendiklerim William Kentridge ve halen devam etmekte olan San Francisco, Alcatraz Adası hapishanesindeki Ai Wei Wei sergisi oldu. Josef Koudelka’nin Los Angeles’daki fotoğraf sergisi de beni çok heycanlandırdı.

F&T 2015 yılı içinde size göre kaçırmamamız gereken sanat olayları ne?
CT Venedik ve İstanbul Bienallerini bu sene kaçırmak istemiyorum. Herkese görmelerini tavsiye ederim.

F&T 2015 yılı içinde işlerinizi nerelerde göreceğiz? Türkiye’de ya da yurt dışında kişisel serginiz olacak mı?
CT İstanbul’da Galeri Nev’de sergim olacak. Halen üzerinde çalışmaktayım. Gelecek sergiler için bir takım anlaşmalarım var ama onlar hakkında konuşmam için bana şimdilik yeşil ışık verilmedi.

F&T Neden mimarlık yapmayı seçmediniz ve sanata yöneldiniz?
CT Dünyanın neresinde, hangi şehirde olursam olayım, etrafımda hızlı değişen çevreye baktığım zaman “ah keşke mimarlık yapsaydım!” demek aklıma hiç gelmiyor. Beni mimariden ziyade, inşa ve yıkımın yarattığı ve içinden çıkamadığımız döngü ilgilendiriyor. Sanattan hiç bir zaman bezmedim.

F&T Erol Akyavaş’la geçmişteki yakınlığınızı biliyoruz, ondan öğrendiğiniz en önemli şey nedir?
CT Hayatı kısaymış gibi tat…. Ama uzunmuş gibi yaşa…

F&T İşleriniz zaman içinde nasıl olgunlaştı, değişti?
CT Cevaplandırmam o kadar zor bir soru ki bu…. acaba işlerim mi olgunlaştı? Yoksa ortaya çıkan diyalog mu derinleşti? Yoksa göz aşinalığı mı söz konusu? Ya da yakınlık mı? Bunu bilemiyorum. Buna nasıl cevap verebileceğimi bilemiyorum.

Screen Shot 2015-03-07 at 11.08.07