DOĞAYLA UYUMLU YAŞAMIN MİMARI

Mooble House CEO’su Müge Şimşek, Tiny House sektörüne olan tutkularını, sürdürülebilirlik ve minimalist yaşam tarzını benimseyen bireylere yönelik geliştirdikleri yenilikçi çözümleri ve gelecekteki hedeflerini paylaşıyor.
Mooble House’un CEO’su olarak kariyer yolculuğunuzda nasıl bir yol izlediniz?
1999’da İstanbul Teknik Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra aile şirketimiz Akşan Yapı A.Ş.’de Yönetim Kurulu Üyesi olarak göreve başladım. Finans ve pazarlama ile stratejik yönetim uzmanlıkları üzerine Boğaziçi ve Yeditepe Üniversiteleri’nde çift MBA yaparak satış, pazarlama ve finans alanlarında yöneticilik ve liderlik görevleri üstlendim. 1999 depreminden sonra alternatif yapı sistemlerini araştırmaya başladık ve hafif çelik yapı sistemini benimsedik. 2001’de kardeşlerimle birlikte Akkon Çelik A.Ş. ve Consera’yı kurduk. Consera, Türkiye ve 32 ülkede hafif çelik yapılar inşa eden bir firma olarak 2,5 milyon metrekare inşa deneyimi olan Homera’yı bünyesine kattı. 2019 yılında Mooble House markasını hayata geçirdik ve CEO’luk görevini üstlendim.
Tiny House sektörüne nasıl ilgi duydunuz ve bu alanda çalışmaya nasıl başladınız?
Aile olarak doğaya düşkünüz ve Tiny House sektörüne ilgimiz bir hobi olarak başladı. Dünyada ve Türkiye’de doğayla bağ kurmak isteyen insanlar Tiny House’lara yöneliyor. Pandemi bu süreci hızlandırdı. 2018’de AR-GE çalışmalarına başladık ve 2019’da Mooble House markasını kurduk. Tiny House ürünleri, inşaat sektöründeki deneyimimizi endüstri ürünleri tasarımcıları, mimarlar ve mühendislerle birleştirerek üretiliyor.
Mooble House’un Türkiye’deki Tiny House hareketine ve yaşam tarzına olan katkılarını ve etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mooble House, yılda 4 bin adet Tiny House üretim kapasitesine sahip İstanbul merkezli bir marka. Dünya standartlarında işler yapıyoruz ve ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Sürdürülebilirlik ilkesine uygun, kaliteli ve garantili modeller üretiyoruz. AR-GE çalışmalarına ağırlık veriyoruz ve ürünlerimizin arkasındaki mühendislik sayesinde mobiliteye uygun üretim gerçekleştiriyoruz.
Dünya genelinde Tiny House kültürü hızla büyüyor. Sizce bu popülerliğin arkasında hangi faktörler yatıyor? Mooble House’un uluslararası Tiny House pazarındaki yeri nerede? Siz en çok hangi ülkelere üretim yapıyorsunuz?
Tiny House pazarında Amerika, Avustralya, Kanada ve Avrupa ülkeleri öne çıkıyor. Mooble House olarak Hollanda’dan İngiltere’ye, sekiz farklı ülkedeki satış noktalarımızda kullanıcı ve yatırımcılarla buluşuyoruz. Çerkezköy’deki fabrikamızda yılda 4.000 Tiny House üretim kapasitesine sahibiz. Başlıca ihracat yaptığımız ülkeler arasında Hollanda, Almanya, İtalya, İngiltere, Slovakya, İsviçre ve Dominik Cumhuriyeti bulunuyor.
Dünyadaki Tiny House kullanıcılarının deneyimleri, Mooble House’un ürün geliştirme sürecini nasıl etkiliyor?
Ürünlerimiz hem yurtiçi hem de yurtdışı pazarda kalitesi ve mimari estetiğiyle dikkat çekiyor. Kullanıcı deneyimi, ürün geliştirme çalışmalarımızdaki en güçlü veridir. İnşaat sektöründeki 50 yıllık deneyimimizi de bu süreçte kullanıyoruz. Örneğin, Hollanda’da ortalama insan boyunun uzun olması dolayısıyla iç kapılarımızı daha yüksek yapıyoruz.
Mooble House’un Tiny House’ları, sürdürülebilirlik ve minimalist yaşam tarzını benimseyen bireylere yönelik tasarlanmış. Sizce bu tarz yaşam biçimi günümüz toplumunda neden bu kadar popüler?
Şehirlerin kaosu, hız odaklı yaşamlar, pandeminin etkileri, deprem gibi büyük acılar, iş dünyasının kargaşası… Bunların sıkışmışlığını hisseden insanlar doğayla baş başa kalmaya ihtiyaç duyuyor. Tiny House’lar enerji tasarrufu sağlar ve karbon salınımı az, geri dönüştürülebilir malzemeler kullanır. Bu nedenle doğa dostu kullanıcılar için ideal bir seçenektir.
Mobilite, çevre dostluğu ve kişiselleştirme seçenekleri gibi unsurları göz önünde bulundurarak, Mooble House’un Tiny House’ları modern tüketiciler için neden ideal bir seçenek?
Endüstriyel üretim anlayışımızı devam ettirirken müşterilere kişiselleştirme seçenekleri sunuyoruz. Kullanıcı sayısına göre çeşitli boyutlar, yerleşim planları ve donanım alternatifleri sunuyoruz. Park alanlarının altyapı hizmetleri sayesinde Tiny House’lar şebekeye bağlanıp elektrik, temiz ve kirli su ihtiyacını karşılayabiliyor. Altyapısı olmayan yerlerde park edilebilmeleri için yenilenebilir enerjiden faydalanabilecek yapılar kurgulanıyor.
Tiny House’larınız, dört mevsim kullanıma uygun tasarlanmış. Bu konuda nasıl bir çalışma ve araştırma süreci izliyorsunuz?
Tiny House’larımız, konteyner ve benzeri geçici barınma çözümleri yerine dört mevsim kalıcı yaşam için uygun. İklime uygun yalıtım sistemleriyle üretiliyorlar. Yoğun kar yağışı olan coğrafyalarda çatı eğimi ve izolasyon seçimleri farklı olabiliyor. Malzemenin dayanıklılığına ve doğada zarar görmemesi için uygunluğuna dikkat ediyoruz. Ürünlerimiz multidisipliner bir ekip tarafından tasarlanıp fabrikada üretiliyor.
Türkiye’de Tiny House kültürünün gelişmesi için neler yapılabilir ve bu alanda hangi fırsatları görüyorsunuz?
Tiny House kültürünün gelişmesi için bilinirliliğinin artması ve yaygınlaşması gerekiyor. Tiny tesislerin sunduğu konaklama deneyimi bu süreci hızlandırıyor. Mooble House’un Tiny House’ları kullanılarak bugüne kadar 15 kurumsal otel projesi hayata geçirildi. Turizmcilere ve arsa yatırımcılarına doğa dostu ve ekonomik yatırım şansı tanıyan Tiny tesisler, 45 günde hayata geçirilerek zaman ve maliyet açısından kazanç sağlıyor. Bu fırsat, ekonomi açısından önemli ve doğru uygulanırsa doğaya zarar vermeyen sürdürülebilir bir turizm anlayışı oturtulabilir.
Çok yakın zamanda Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmelikle sizin de sözünü ettiğiniz, turizm amaçlı hizmet veren Tiny House’lar için yeni düzenlemeler getirildi. Bu düzenlemeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yönetmeliğe göre, Tiny House’ların bulunacağı tesislerin imar planlarında kamping ya da kırsal/eko turizm kullanımlarına ayrılmış alanlar olması gerekiyor. Her konaklama birimi için en az 250 metrekarelik bir alan ayrılması, çevrenin düzenlenerek aydınlatılması, otopark ve resepsiyon olması gibi şartlar bulunuyor. Mobil evlerin turizm amaçlı kullanımı için standart kriterlerin belirlenmesi, sektördeki işletmecilerin daha güvenli ve kaliteli hizmet sunmasını sağlayacaktır. Bu yönetmelik, sürdürülebilir turizm için de önemli bir adım.
Farklı model ve tasarım seçenekleriniz arasında öne çıkan en popüler model hangisi?
Şu anda temel ihtiyaçlara göre tasarlanan beş ana modelimiz ve bunların altında farklı boyutlar bulunuyor. Her müşterinin kullanım amacına ve ihtiyacına göre ürün seçimi değişiyor. Çeşitli kişiselleştirme olanakları sunuyoruz. Talebe göre opsiyonel olarak mobilya, beyaz eşya ve teknolojik donanımlar da pakete eklenebiliyor. Ürünlerimizin üst yapısı iki sene garantili, sigortalanabiliyor ve satış sonrası servis hizmetimiz var.
Tiny House’larınıza olan talebin artmasıyla birlikte, gelecekte yeni ürün veya hizmetler planlıyor musunuz? Gelecek planlarınız ve hedefleriniz neler?
Mooble House ürünleri, Avrupa standartlarında olması, karayolları regülasyonlarına uygunluğu, endüstri prensipleriyle fabrika ortamında yüksek hacimli ve stoklu üretim yapılması gibi özellikleriyle rakiplerinden ayrılıyor. Doğru mühendislik ve üretim teknolojileriyle üretilen Tiny House’lar, uzun yıllar doğanın farklı koşullarında ve farklı lokasyonlarda yaşama deneyimini sağlıyor. Biz Mooble House olarak bu ilkeye uygun üretim yapıyoruz. Tiny House’lar sadece yaşam alanı olarak değil, konaklama/otel, kafe-restoran, ofis, mağaza gibi ticari alanlar için de tercih ediliyor. Nitelikli ve sektöre faydalı işler yapmayı hedefliyoruz. Farklı ülkelerdeki ve coğrafyalardaki deneyimlerimizi, müşteri ihtiyaçları ile birleştirerek AR-GE çalışmalarına ağırlık vermeyi sürdüreceğiz.
Consera olarak hayata geçirdiğiniz Kuzeybükü projesiyle ilgili de çok kısa bilgi alabilir miyiz?
Çelik yapı sektöründeki 2,5 milyon metrekarelik deneyiminden güç alan ve depreme karşı güvenli binalar inşa eden Consera olarak hayata geçirdiğimiz Zekeriyaköy Kuzeybükü projesi, yaklaşık 9500 metrekare arsa içinde çelik yapı teknolojisiyle inşa edilen, 7 blok 42 sıra evden oluşan ve Teğet Mimarlık tarafından tasarlanan bir projedir. Deprem açısından güvenli bölgede olması ve sürdürülebilir anlayışla tasarlanmış olması dikkat çekiyor.