EN İYİ VE EN KÖTÜ CATE BLANCHETT
Ünlü yıldız Cate Blanchett, Mavi Yasemin filmindeki rolünden sonra bir masal kahramanını canlandırıyor. Önümüzdeki aylarda onu, Külkedisi`nin kötü kalpli üvey annesi rolünde göreceğiz. Bu arada Giorgio Armani`nin yeni parfümü Si Eau de Parfüm Intense`in yüzü olarak reklam kampanyasıyla da karşımızda… Birbirinden tamamen farklı bir iyi, bir de kötü karakter olarak onu izliyoruz.
FASHION&TRAVEL : Si Eau de Parfum Intense, Giorgio Armani tarafından sunulan Si ailesinin yeni üyesi. Si Eau de Parfum Intense size neleri çağrıştırıyor?
CATE BLANCHETT : Parfümün kendisi, şişesi tamamıyla saflığın göstergesi. Organik, taşı andıran kapakla bütünleşen şişe doğaya karşı saygısını gösteriyor. Aynı zamanda oldukça elegan ve modern, güçlü ve pozitif. Koku ise çekici, duyusal, şaşırtıcı ve taze. Si Eau de Parfum Intense benim için bir gizem, lüks ve kadın olmanın getirdiği karmaşıklık niteliğinde.
FASHION&TRAVEL : Si ile Si Eau de Parfum Intense arasından bir tercih yapmanız gerektiği zaman fırsata mı, keyfinize mi, zamana mı yoksa mevsime göre mi karar verirsiniz? Bu iki kokuyu da nasıl kullanırsınız?
CATE BLANCHETT : Bir kokunun ten üzerinde durmasına bayılıyorum, bu yüzden gün içinde Si Eau de Parfum Intense kullanıyorum. Koku beni geceye kadar götürüyor. Si Intense’teki şipre notalarının derinliğini çok seviyorum. Bu derinlik bana sıcak ve kadifemsi bir feminenlik duygusu veriyor ve ortaya çıkan bu duygu muhteşem. Si Intense, Si’nin başlangıçta yarattığı çekimi derinliklere doğru götürüyor.
FASHION&TRAVEL : Giorgio Armani’nin Si parfümünü temsil etmeyi neden seçtiniz?
CATE BLANCHETT : Si’nin yüzü olmak kesinlikle gurur verici. Si; güçlü, sofistike ve gayretsiz şıklığın birleşiminden oluşan Armani stilini harmanlıyor. Ortaya çıkan sonuç ise maskülenliğin ve feminenliğin zarif bir karışımı. Sabahları Si’yi sürdüğümde, bana tüm bu arzuladıklarımı hatırlatıyor.
FASHION&TRAVEL : Kendinizi Si kadınıyla özdeşleştiriyor musunuz? Nasıl?
CATE BLANCHETT : Eğer Si kadını özgürlüğe susamışsa, cesarete, güce ve kırılganlığa hayransa ve kahkaha atmaya bayılıyorsa o zaman evet, kendimi kesinlikle bir Si kadını olarak görüyorum.
FASHION&TRAVEL : Armani zarafetinden biraz bahsedebilir misiniz?
CATE BLANCHETT : Armani doğası gereği zarif-zamansız ve modern. Klasik çizgilerin beklenmeyen kıvrımlarla birleşimi. Mr. Armani’nin stilindeki zarafet duyusu tamamen gayretsiz ve içten. Güç ve yumuşaklık, karanlık ve ışık devamlı olarak karşılıklı etkileşim halinde.
FASHION&TRAVEL : Hayatınızda yaşadığınız hangi olay sizi belli bir yoğunluğa götürdü?
CATE BLANCHETT : Yakınlarınızın kaybı bence sizde çok yoğun duygular uyandırabiliyor. Öyle zamanlarda çevrenizdeki sevdiklerinize ve yakınlarınıza daha çok odaklanıyorsunuz. Bu yıl bu kayıplardan birkaç kez yaşadım.
FASHION&TRAVEL : Yoğunluk sizin için ne demek? Bir tutku mu? Yoksa macera arayışı mı?
CATE BLANCHETT : Yoğunluk benim için yaşamın kalbi. Tehlikeye yakın durmayı seviyorum, bir şeylerin içinde olmayı ve ileriye gitmeyi. Bununla birlikte kişi sakinlik de istiyor, ama bu sakinlik olurken içeride bir yerde hala tutkuyla atan bir kalbin olmasını istiyorum.
FASHION&TRAVEL : Yoğunluk sizin için bir duygu mu yoksa davranış mı?
CATE BLANCHETT : Bence yoğunluk henüz şekillenmemiş bir duyguyla başlar ve daha sonra canlanarak davranışa dönüşür. Yoğunluk enerjiyle doludur, bu yüzden tek bir yöne çekilmez, kendi ifadesini kendisi bulması gerekir.
FASHION&TRAVEL : Oscar almak üzereyken ne hissettiniz? Düşünceleriniz nelerdi?
CATE BLANCHETT : Bu yıl Akademi Ödülü’nü kazandığımda sanırım hiçbir şey düşünmedim! O an tüm duyguları aynı anda hissettim. Ödülün kendisi kesinlikle çok kuvvetliydi ancak herkes ayağa kalkıp alkışlamaya başladığı zaman gerçekten tarif edilemez bir mutluluk hissettim.
FASHION&TRAVEL : Bağlılık kadını mısınız? Bir örnek verebilir misiniz?
CATE BLANCHETT : Bir şeylere hafifçe bağlanmıyorum, çünkü işim ve birçok şey oldukça zaman alıyor. Bir işi yarım bırakamam. Ama evet, bir kez bağlanınca, tüm kalbimle bağlanırım.
FASHION&TRAVEL : Kokuyla bağlantılı bir anınızı ya da duygunuzu paylaşır mısınız?
CATE BLANCHETT : Yemek yaparken koku duyumu oldukça fazla kullanırım, özellikle büyükannem ve annemle birlikte. Fırında pişen ekmeğin kokusu şüphesiz en sevdiğim koku. Tamamen umutla dolu. Annem eskiden ekmek pişirirdi ve ekmek pişerken etrafta olmak beni rahatlatırdı. Yemek yaptığımız zamanlar bizim için sohbet ve rahatlama zamanla-rıydı, o günler mutlu günlerdi.
FASHION&TRAVEL : Profesyonel hayatınızda ya da özel hayatınızda kolaylıkla Si yani EVET der misiniz?
CATE BLANCHETT : Hiçbir zaman öylesine ‘Si’ demem. Bazen bir dürtü sonucu Si derim ve umarım içgüdülerim güçlüdür! Ancak söylediğim Sı etrafımdakilerin hayatlarını etkilerse, kendilerine karşı ve ihtiyaçlarına karşı düşünceli olmalıyım. Neyse ki ailecek macerayı seviyoruz, bu yüzden Si’yi yani EVET’i HAYIR’dan daha fazla kullanıyoruz!
FASHION&TRAVEL : Hangi rolde, ya da kadın veya anne olarak hangi anda çok fazla çaba göstermeniz gerekti?
CATE BLANCHETT : Oynadığım her rolün bir çaba gerektirdiğini düşünüyorum, yeniden başlama çabası, nasıl ya da nereden başlayacağını bilememek. Her rol sonrasında ‘Evet, bu kadar. Artık bitti. Daha fazla oyunculuk yok’ diyorum. Ama yine de her defasında yapımdaki kişilerin, kelimelerin, resimlerin ya da konuşmaların cazibesine katılıp oyunculuğa geri dönmem gerekiyor. Eğer bu çaba değilse, eğer yeni bir yere gitmeye hazır değilsem, o zaman mutlulukla evde kalırım.
FASHION&TRAVEL : Sevdiğiniz “yoğun” ya da “güçlü” bir kelime?
CATE BLANCHETT : Bir tane mi? Çok fazla var. Örneğin delicesine aşık olmak, kuvvet ve dinamizm bence çok yoğun anlamlar içeren kelimeler.
FASHION&TRAVEL : Sizi en yoğun şekilde ne mutlu eder?
CATE BLANCHETT : Eşim beni inanılmaz derecede mutlu ettiğini söylüyor ve bence de bu doğru. Birlikte hiç durmadan gülüyoruz.
FASHION&TRAVEL : Zamanda geriye gitseniz, en çok hangi kadın olmak isterdiniz?
CATE BLANCHETT : Kesinlikle Amerikalı deniz biyologu Rachel Carson ile tanışmak isterdim. Özellikle 1950’lerde yazdığı yazılar ve THE SILENT SPRING (1962) eseri ile çevreyle ilgili endişeleri gözler önüne serdi ve diğer bilim adamlarını da bu konu hakkında daha fazla araştırma yapmaya teşvik etti, iklim hakkında yaptığı katkılar nedeniyle tarihin en önemli kadınlarından biri olduğunu düşünüyorum.
FASHION&TRAVEL : Bir kadının kaderi sizi hiç etkiledi mi?
CATE BLANCHETT : Louise Bourgeois’nın kaderi bana göre en sıradışı kader. Kendisi dünyanın en iyi heykeltraşçılarından biri ve eserlerinde hem kendisinin hem de annesinin geçmişindeki acılarını ve deneyimlerini yansıtıyor. Böylece ortaya inanılmaz bir güç ve evrensel bir haykırış çıkıyor.
FASHION&TRAVEL : Günümüzde “kendini adayan kadın” kimdir?
CATE BLANCHETT : Facebook’un COO’su Sheryl Sandberg `Sınırlarını Zorla’ adlı kitabında kendini adayan kadınlardan bahsediyor ve bence burada önemli bir konuya değiniyor. Bir işe kendini adayan kadın, günümüzde kendisi, tercihleri ve elde ettikleri için özür dilemeyen kadındır. Başarılı olmak, CEO olmak, oyuncu, anne veya herhangi biri olmak feminen olmadığını göstermez, içindeki potansiyeli kullanmak kadın olmanın getirdiği bir parçadır.
FASHION&TRAVEL : Woody Allen’ın yönettiği, Mavi Yasemin (Blue Jasmine) filmindeki rolünüzden sonra Kenneth Branagh’ın yönettiği Külkedisi filminde kötü bir karaktere büründünüz. Külkedisi’nin kötü kalpli üvey annesi daha önceki rolünüz çok farklı bir rol değil mi?
CATE BLANCHETT : Mavi Yasemin (Blue Jasmine), kesinlikle zorlayıcı ve tamamlayıcı bir roldü. Bu tarz roller her zaman karşımıza çıkmıyor ve ben de aynı tarz roller arayışına girmem. Her zaman sizi bu kadar zorlayan roller çıkmaz karşınıza. Ama beklenmedik, sürpriz teklifler ilgimi çeker, bu yüzden Külkedisi filmindeki kötü kalpli üvey anne rolünü kabul etmem de şaşırtmamalı sizi.
FASHION&TRAVEL : Size göre son yıllarda kadınların hayatındaki en büyük değişiklik neydi? Bundan sonra ne olur?
CATE BLANCHETT : internetin yakın tarihte kadınların hayatına birçok değişiklik getirdiğinden eminim, internet bize birçok yol gösterdi ve bu yollarla kadınlar olarak kendimize bir ağ kurduk. Bunun içimizden gelen bir yetenek olduğunu düşünüyorum.