Ezberi Bozuyoruz

Her alanda gelişmek ezberleri bozmakla oluyor. Estetik dünyası da tam olarak böyle ileriye gidiyor. Var olan uygulamalara kendi dokunuşlarını katarak yeni teknikler geliştiren uzmanlar, cilt gençleştirmede yepyeni kapılar açıyor.

Hazırlayan : Serpil Çekin

 

CİLT GENÇLEŞTİRMENİN YENİ ADI: FIT FACE

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cahit Vural

Son yıllarda güncel yüz gençleştirme cerrahi operasyon­larında epey değişiklikler oldu. Plastik cerrahi alanında artık en iyi sonuç aldığımız tekniğimiz endoskopik, yani kamera tekniği. Endoskopik yüz germe, iyileşmenin çok daha hızlı olması ve yara izlerinin saçlı deri içerisinde kalması dolayısıyla çok tercih ediliyor ve bu nedenlerle diğer yöntemler arasında fark yaratıyor. Ancak, son za­manlarda endoskopik yüz germe yönteminde güncel bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu konusunda hekimler arasında da bir konsessüs gelişti. Herkesin ortak fikri; endoskopik yüz germe işlemlerinde yüzün tamamını içine alan yeni bir yöntem olmasıydı. Çünkü klasik endoskopik yüz ger­me işleminde orta yüze kamera ile ulaşmak mümkünken, alt çene hattı ve diğer bölgelere ulaşılamıyordu. İşte yeni geliştirilen Fit Face tekniği tamamen bu ihtiyaçtan ortaya çıktı.

25’ten itibaren herkese uygulanabilen Fit Face, yüze uygulanan birden fazla cerrahi işlemin aynı anda yapıla­bilmesi ve sonucunda ciddi değişim gözlenmesi dolayı­sıyla çok tercih ediyor. Saçlı deri içinden yapılan yaklaşık 4.5 – 5 cm’lik bir kesiyle, yüzde birçok noktaya ulaşma imkanı sağlayarak, yani hem çene hattı hem çene hem ağız çevresi, hem alın ve kaş bölgesini gençleştirmek mümkün oluyor.

Fit Face sadece orta yüze, göz çevresine yapılan bir alternatif olarak değil, yüzün tamamını içine alıyor. Uygulama sırasında jawline hattının inceltilmesi için face tight dediğimiz radyo frekans destekli inceltme yapılıyor. Gıdı bölgesinde yine face tight uygulma­sından destek alarak gıdı bölgesi inceltiliyor. Bunlarla beraber çenede, orta yüze, şakaklara ve kaş çevresine klasik endoskopik yüz germe işlemi yapılarak müdaha­le ediliyor. Yüzün diğer bölgelerine de kök hücreden zenginleştirilmiş mikro yağ transferi yapılıyor. Özetle yüzün tamamını içerisine alan bu ameliyatın bütünsel bir gençleştirme işlemi olduğunu söyleyebiliriz.

25-30 arası yaş grubundaki kişiler genellikle, yüz hat­larını belirginleştirmek veya genç yaşta estetik sorunları düzeltmek için tercih ediyor. 30-50 arası yaş grubundaki kişiler, yaşlanma belirtilerini azaltmak, yüz konturları­nı düzeltmek veya ciltteki sarkmaları gidermek için Fit Face yaptırıyor. 50 yaş ve üzerinki kişiler için de Fit Face uyguluyoruz, ancak iyileşme süreci daha uzun olabiliyor ve riskler artabiliyor. Dolayısıyla bu yaş grubunda ciltteki yaşlanma belirtileri ve genel sağlık durumu göz önünde bulundurularak işlem yapılmalı.

 

YAŞLANMA ETKİLERİNE KARŞI İKİLİ SİLAH: DOUBLE LIFT EFFECT

Medikal Estetik Uzmanı Ezgi Eryılmaz Keklik – Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Barış Keklik

Yaşlanma süreci, yüzümüzdeki hacim kaybı ve sarkma­larla en çok kendini gösteriyor. Bu durum, orta yüz ve alt yüz bölgelerinde belirginleşerek kişiyi olduğundan daha yaşlı ve yorgun gösterebiliyor. Eşim, Medikal Este­tik Doktoru Ezgi Eryılmaz Keklik ve ben, Plastik Cerrahi Uzmanı olarak, bu sorunlara etkili ve kalıcı bir çözüm sunmak amacıyla Double Lift Effect adını verdiğimiz bir yöntem geliştirdik. Bu yenilikçi yaklaşım, yüzde hem hacim kazandırmayı hem de sarkan dokuları kaldırmayı amaçlayan, kombine bir tedavi protokolü olarak özetle­nebilir. Double Lift Effect’in gelişim süreci ise şöyle oldu: Estetik cerrahide uzun yıllara dayanan deneyimlerimiz, bizi sürekli olarak daha doğal ve uzun vadeli sonuç­lar elde edebileceğimiz teknikler aramaya yönlendirdi. Yüz gençleştirme işlemlerinde sıklıkla karşılaştığımız en büyük sorun, sadece cilt sıkılaştırmanın veya sadece hacim kazandırmanın tek başına yeterli olmamasıydı. Bu gözlemler doğrultusunda, hem hacim kayıplarını telafi edecek hem de sarkan dokuları etkili bir şekilde kaldı­racak bir çözüm üzerinde çalışmaya başladık. Nihaye­tinde geliştirdiğimiz yöntemde iki teknik kullandık. Yağ enjeksiyonu ile yüzü doldururken, PDO ve PLLA içerikli ip askılarla cilt altındaki destek dokularını kaldırarak çift etkili bir iyileşme sağladık. Bu nedenle uygulamanın adı Double Lift Effect oldu.

İşlem İki Aşamadan Oluşuyor

İlk Aşama Yağ Enjeksiyonu: Bu teknik, hastanın vücudun­dan alınan yağın, özel işlemlerle saflaştırılarak yüze enjekte edilmesiyle gerçekleşiyor. Yağ enjeksiyonu, özellikle yaşlanma belirtilerinin en çok görüldüğü bölge­lerde yüzün kaybettiği hacmi geri kazandırıyor. Yanaklar, nazolabial çizgiler ve çene hattı gibi stratejik bölgeler, bu işlemle dolgun ve genç bir görünüme kavuşuyor. İşlem sonrası istenilen sonucun görülmesi için yaklaşık iki haf­talık bir süreç gerekiyor. Ayrıca, işlemden bir yıl sonra, enjekte edilen yağların yüzde 50’sinin eriyebileceğinin göz önünde bulundurulması lazım.

İkinci Aşama PDO ve PLLA İp Askılar: Yağ enjeksiyonunun ardından, yüzün desteklenmesi ve sarkan dokuların kaldırılması için PDO ve PLLA içerikli ip askılar kul­lanıyoruz. Bu ipler, cildin altına yerleştiriliyor ve ipler zamanla doğal olarak erirken cilt altı dokularında kolajen üretimini tetikliyor. Sonuç olarak, hem anında bir sıkı­laşma sağlanıyor, hem de uzun vadede cilt kalitesinde artış ve daha genç bir görünüm elde ediliyor. Bu işlem­de, özellikle çene hattı ve boyun bölgesinde belirgin bir iyileşme görülüyor. Bu ip askıların etkisi ise yaklaşık iki yıl sürüyor. Double Lift Effect, klinik ortamda, lokal anestezi altında, konforlu bir şekilde gerçekleşebiliyor. Hastalar, işlem sırasında minimal rahatsızlık hissederken, işlem sonrası hızlı bir iyileşme süreci yaşıyor.

Double Lift Effect yöntemini uyguladığımız hastalar­dan, işlem sonrasında çok iyi geri dönüşler alıyoruz. Yüzlerinde hem dolgunluk hem de sıkılaşma gözlemle­diklerini söyleyen hastalar, doğal sonuçlardan çok mem­nun olduklarını belirtiyorlar.

Bu yöntem, şimdiden estetik cerrahi dünyasında dikkat çeken bir yenilik oldu; hasta geri bildirimleri de bu başarının en büyük göstergesi. Önceki yöntemlerle karşılaştırıldığında, Double Lift Effect hem kısa hem de uzun vadeli sonuçlarıyla diğer yöntemlerden ayrılıyor diyebilirim.

 

KÜÇÜK DOKUNUŞLAR BÜYÜK ETKİLER

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Tuğçe Şimşek

Medikal estetik uygulamalar günümüzde oldukça sık kullanılıyor. Bu uygulamalar içinde en çok tercih edi­lenler arasında dolgu, botoks, mezoterapi gibi işlemler yer alıyor. Özellikle dolgu ve botoks işlemlerini uygu­larken hastanın ifadesini bozmadan daha yüze daha dinamik görüntü kazandırmak esas amacımız. Bu etki­yi sağlayabilmek için, bu işlemleri uygularken bilinenin dışında farkı teknikler kullanmayı tercih ediyorum. Bu sayede küçük dokunuşlarla istenilen etkiyi çok daha iyi yakalıyorum.

Botoksu ele alacak olursak, üst yüz botoks uygula­malarında donuk ifade oluşumundan kaçınmak gereki­yor. Özellikle alın bölgesine yoğun bir şekilde botoks uygulaması yapılmamalı. Şahsi olarak botoks uygula­malarımda alın hareketlerini azaltacak, fakat tamamen ortadan kaldırmayacak şekilde uygulama yapmaya dikkat ederim. Botoks uygulaması sonrası mimik hare­ketiyle ortaya çıkan çizgilenmelere ince dolgularla mü­dahale ederek daha doğal bir görünüm elde ediyorum. Böylece hastalarımın hem ifadesi değişmiyor hem de az da olsa mimiklerini kullanabiliyorlar. Benzer şekilde dolgu işlemleri için de farklı uygulamaları kombinle­meyi seviyorum. Örneğin şakak dolgusunda gun shot tekniğiyle tek bir noktadan girip, dolguyu sadece o noktaya yapıyorum, ama şakaklarında geniş bir alanda çökme olan hastalarda, farkı bir teknik kullanıyorum. Bu teknikte, belirlenen alanı yelpaze şeklinde dolguyla tarayarak şekillendiriyorum. Yine ağır yüzlerde yani hacim olarak geniş olan yüzlerde, genelde yüze dolgu yapmaktan kaçınırım. Bu hastalarımda saçlı deriden yapılan dolgu uygulamasıyla yüze daha çekici bir ifade kazandırmayı tercih ediyorum. Bana göre önemli dol­gu uygulamalarından biri de çenenin şekillendirilmesi. Özellikle jawline dolgusu yapılırken daha belirgin bir hat oluşturmak içi kulak önünden çenenin köşesine doğru da uzanacak şekilde dolgu yapmak gerekiyor.

Bütünsel Yaklaşım Daha Doğru Sonuçlar Veriyor

Son dönemlerde dikkatimi çeken işlemler arasında, uygulanma sıklığı artmış olan gözaltı ışık dolguları var. Genelde gözaltı ışık dolgusu yapılmış hastalarda, esas problemin orta yüzde bulunduğunu gözlemlemekte

diyim. Bu yüzden hastalarımı değerlendirirken benim için orta yüz çok önemli. Orta yüzü dolgularla destek­ledikten sonra gözaltı ve nazolabialleri değerlendiri­yorum. Çünkü orta yüze yapılan dolgu sonrası nazo­labial ve gözaltı ışık dolgusu ihtiyacı azalıyor. Tüm bu sebeplerden dolayı yüze bütünsel olarak yaklaşım, tedavimi belirlemede benim için birinci basamağı oluş­turuyor.

Bütünsel yaklaşımın bir parçası olarak şu konuya da dikkat çekmek isterim: Hastalar, medikal estetik işlem yaptırırken genelde boyun ve dekolte bölgesini gözden kaçırıyorlar. Oysa bu bölgeler yaşı ele veren en önemli bölgeler. Bu bölgelerin gençleştirilmesinde, hastalarıma CAHA (kalsiyum hidroksiapatit)’lı kolajen aşılarını, mikrobotoks ile karıştırdığım gençlik aşıla­rını ve yoğun hayluronik asitli mezoterapi ürünlerini kombine ederek uyguluyorum. Aslında tüm cerrahi ve medikal estetik işlemlerde, her zaman için kombine yaklaşımlar daha iyi ve daha uzun soluklu sonuçlar elde etmemizi sağlıyor diyebilirim