İtalya’da Osmanlı İzleri OTRANTO

İtalya’da Osmanlı İzleri OTRANTO

Yine güzel bir Puglia kasabasındayız. Otranto, hem doğası, denizi hem de Osmanlı’nın izlerini taşıması sebebiyle Puglia’da görülecekler listesinde yer alır. Puglia’da yıllarca yaşayan ve burası üzeine bir kitap da yazan Ömür Kahraman, çok sevdiği Otranto’yu anlatıyor bize.

İtalya, Türkiye’nin yaklaşık olarak üçte biri kadar­dır ve beşi özerk olmak üzere 20 coğrafi bölgeye ayrılır. Puglia bu coğrafi bölgelerden biri. Bari de Puglia bölgesinin en büyük ili ve merkezi. İtalya’nın dokuzuncu büyük ilidir. Otranto ise Bari’de bulunan şirin bir balıkçı kasabası.

Genelde İtalya deyince Roma dönemine uzanır bütün şehirlerin tarihleri. Bari de o dönemde bir karayolları kavşağıymış. Lombardlar, Bizanslılar, Araplar, Abbasilerin egemenliğinde kalan şehir, duyduğumda beni etkileyen bizimle ilk benzerliği dediğim 1071’de Roberto Guiscardo tarafından ele geçirilmiş olması. Benim liseyi bitirdiğim ve Türklerin Anadolu’ya girdiği yer Malazgirt de aynı tarihle anılır. Yaşamımda anlamı olan iki şehir ve aynı tarih… Ortaçağ’da, Haçlı Seferleri’nin başlangıç noktası da Puglia’nın merkezi Bari’dir.

Bütün dünyada Noel Baba olarak tanınan Aziz Nic­holaos, Antalya, Demre’de doğmuştur. 6 Aralık 343’te yaklaşık 65 yaşında iken öldüğü sanılmaktadır. Myralı­lar onun adına bir kilise yaparak kilisenin altındaki bir lahitte ebedi istirahatgahına bırakmışlardır. Haçlı Seferleri sırasında 20 Nisan 1087’de Bari’den gelen tüccarlar Noel Baba’nın kemiklerini çalıp Bari’ye getirmişler ve yaptıkları Bazilika’ya gömmüşler. Bazilika büyük kilise yani ka­tedral demektir. Bari’nin bugün simgesi olan San Nicola Katedrali adını da Noel Baba’dan alır. Aziz Nicolaus’un kemiklerinin Anadolu’dan Bari’ye getirilmesi şehri hac olarak kabul edilen kutsal bir dini merkez haline getirir.

1813’te Napolyon’un generallerinden Murat, şehre bugünkü ilk şeklini verdi. Zengin ve modern bir yerleşim olan Bari, 1860’tan sonra hızla gelişmeye devam eder.

Bir çok kaynakta Otranto’nun, Bari’nin, hatta Puglia’nın en huzurlu kasabası olduğundan bahsedilir. Bakmayın şimdilerde huzurlu olmasına, stratejik önemi nedeniyle tarih boyunca defalarca saldırıya uğramış.

Osmanlı İzleri

Otranto, Osmanlı’nın 13 ay boyunca elinde tuttuğu, ta­rihinin savaş ve kanla dolu olduğu bir kasabadır. Bunca saldırıya karşı kale ile kendini savunmuş. Otranto Kalesi duvarlarında yeniçerilere benzer Türklerin resmedildiği görülüyor.

Stratejik konumundan bahsettiğim Otranto, Arnavutluk’a da sadece 75 km uzaklıktadır. Hatta kalenin üstünden baktığınızda Arnavutluk sahilini görebilirsiniz.

Lecce’ye de 45 dakika mesafede küçük bir deniz kasa­basıdır Otranto…

Şehrin girişinde bir grafiti karşılıyor bizi. Duvar resmi­ne biraz dikkatli bakınca resimdekiler tanıdık geldiler mi? “Mamma, li Turchi!” Türkçe’ye “Anneciğim, Türkler geli­yor!” şeklinde çevrilen ünlü bir atasözü. Türkler’den tarih boyunca korkmuşlar. Bir çok yerde gözlem kulesi ya da kale yapılmasının sebebi de Osmanlılar olmuş. Nasıl korkmasınlar ki… Fatih Sultan Mehmet Han döneminde 1480 yılında Otranto’nun 13 aylığına Osmanlı tarafından ele geçirildiğini, Türklerin İtalya’ya girişi olarak bilirsiniz. Gedik Ahmed Paşa, yaklaşık 100 gemiden oluşan Os­manlı donanmasıyla, 28 Temmuz 1480’de 5 bin nüfuslu kasabayı 20 bin askerle fetheder. İki hafta kadar direnen kasaba, 11 Ağustos 1480’de ele geçirilir.

“Otranto kalesinde 500 yıl boyunca gömülü olan ve şimdi tüm doğal güzelliğiyle yeniden ortaya çıkan Torre Matta, şehrin en özel yapılarından biri olarak kabul ediliyor. 1480 Türk saldırısından sonra, orta çağ duvar perdesinin tamamı yıkılıp yerle bir edildiğinde inşa edilen kule, burcun denize bakan kısmında yer almaktadır.”

Sultan II. Mehmed, Konstantinapolis’i fethederek Fatih ünvanını alınca ‘Dünyada tek devlet, tek hükümdar’ fikriyle İslam ve Hıristiyan dünyası üzerinde tek hakim olmak ister. İstanbul’dan sonra en büyük hedefi İtalya, özellikle Roma olur. Otranto’yu bir üs haline getirmek isteyen Gedik Ahmed Paşa, o dönem herkesin korkulu rüyası olmuştu. İşte bu atasözünün o günlerdeki korkuyu anlattığı için çıktığı söylenir. Hatta bu korku destanlar, epik hikayeler yazılmasına da sebep olur.

1481 Mayıs’ında Fatih Sultan Mehmed Han vefat eder. Osmanlı’nın en büyük sıkıntılarından saltanat savaşla­rı başlar. II. Bayezid, Gedik Ahmed Paşa’yı İstanbul’a çağırır. Hayrettin Paşa’yı az sayıda muhafızla Otranto’da bırakarak İstanbul’a döner. Otranto seferi, Kızıl Elma diye bilinen Roma’yı ele geçirme planının ilk aşamasıydı. Fatih ölmese İtalya’nın içlerine kadar belki de ilerlenebilirdi…

Şehir Efsaneleri

13 ay boyunca Otranto’da kalan Osmanlı Ordusu, Avrupa’da barbar olarak tanınan Türkler hakkında yeni efsaneler üretilmesine zemin hazırlar. Rivayete göre Osmanlılar, burada sebepsiz şiddet uygular. Oysa Osmanlı’nın fethettiği hiç bir yerde şiddet hikayesi yok­tur. Neyse biz şehir efsanesine dönelim… Söylenenlere göre katedrale sığınan halktan 15 yaş altındaki çocuk­lar, kadınlar ve 50 yaş üzerindeki tüm erkekler teste­relerle ikiye bölünerek öldürülür, Müslüman olmayı reddeden 800 kişi ise Minerva Tepesi’ne götürülür. İçle­rinden terzi Antonio Primaldo, “sizden korkmuyoruz ve Müslüman olmayı reddediyoruz” deyince Türklerin 800 masumu kılıçtan geçirerek öldürdüğü anlatılır. Hatta derler ki ilk öldürülen terzi, başı bedeninden kopmuş olsa da Osmanlı askerlerinin tüm çabasına karşın yıkıl­mayarak herkesin öldürülmesini ayakta izler. Terzinin durumundan etkilenen askerlerden birinin de Hıristiyan olduğu söylenir. 13 ay Otranto’da kalan Türklerin İtalya içlerine gidememesini de bu 800 kişinin intikamı olarak görürler.

Bu anlatılan hikayelerde abartı hissetmediniz mi? Devrin en büyük İmparatorluğu olan 600 yıl boyunca hüküm süren ve yüzlerce yer ele geçiren Osmanlı’da böyle bir zorlama hiç duydunuz mu ya da okudunuz mu? Osmanlılar, hiç kimseyi İslamiyet’e dönmeye zorla­madılar. Zira, İslamiyette “dinde zorlama yoktur” düstu­ru vardır. Eğer öyle olsaydı, bugün yüzlerce yıl boyunca tüm Balkan ülkeleri Osmanlı egemenliğinde yaşamışken Müslüman olurlardı. İstanbul’un fethinden sonra gayri müslüm halk İstanbul’da yaşamaya devam etmezdi.

Otranto’nun Azizleri

Otranto’da öldürülenlerin mezarlarından çıkıp dolaş­tıklarının görüldüğü, bu ölülerin kemiklerine dokunan hastaların şifa buldukları gibi mucizeleri temel alarak olaydan 533 yıl sonra, 12 Mayıs 2013 tarihinde Papa I. Francesco, Osmanlı’ya karşı din değiştirmeyen bu 800 Hıristiyan’ı aziz ilan eder. Katolik inanışına göre azizlik, cennete girecekleri kesin olan kişiler için kullanılan önemli bir mertebedir. Allah katında şefaatleri kabul edilir ve Hazreti İsa ile Hazreti Meryem’in yanı sıra azizlere de dua ederek şefaat istenir. 800 iskeletin 240 tanesi Napoli Santa Caterina Kilisesi’nde, geri kalan 560 iskelet ise katedralde şapelin duvarlarındaki cam vitrinlerde sergilenir.

Otranto’da Deniz Keyfi

Yüzmek isterseniz Otranto’nun tabii ki çok güzel sahil­leri var. Çok uzağa gitmenize de gerek yok. Şehrin için­den hemen kalenin önünden de denize girebilirsiniz.

Otranto yatçılar için de tavsiye edilen bir yerdir. Yat limanından günlük tekne kiralayarak hem koyları gezip hem de muhteşem denizin tadını çıkarabilirsiniz. Yat limanında akşam üzeri bir kafe Leccese ya da kokteyl yudumlaya­rak gün batımını izleyebilirsiniz.

Otranto’da Görülecek Yerler

Castello Aragonese Otranto (Ot­ranto Kalesi):

Kale, eski şehir merkezinde, deniz ve yat limanı manzarasına sahip. Kaleyi bir hendek çevreler, beşgen formundadır. Üç yuvar­lak kulesi ve Punta di Diamante adında bir burcu vardır. Tarihi eserleri, ilginç video sunumları, antik eserler hakkında tarih öncesi resimler, Güney İtal­ya’daki mağaralara ait bilgiler ve sergi salonları görüle­bilir. Fatih Sultan Mehmet’in ve Osmanlı’nın tasvirleri bulunuyor. Giriş ücreti 10 Euro’dur.

Centro Storico Otranto (Eski Şehir Merkezi):

Adeta bir Orta çağ kasabasıdır. Yapılacak en güzel şey kasabanın dar taş yollarında kendinizi yüreğinize ema­net ederek yürümektir. Butikler, hediyelik eşya dük­kanları, peynir satan şarküteriler ve makarna restoranla­rı yol boyunca sıralanır. Bol bol fotoğraf çekin, sohbet edin. Öğle yemeği yemek yerine büyük bir dondurma­nın size eşlik etmesine izin verin.

Cattedrale di Otranto (Otranto Katedrali):

Muhteşem yer mozaikleri, sıra dışı tavan süslemeleri, Osmanlılar tarafından öldürüldüğü rivayet edilenlerin kemiklerinin bulunduğu vitrin görülecekler arasındadır.

Monumento agli Eroi e Martiri di Otranto:

Şehrin sahil tarafında bulunan heykel

Punta Palascia (deniz feneri):

Burası İtalya’nın en doğu noktasında bulunan bir deniz feneridir. Otranto’dan sadece dört km uzaklıktadır, vi­rajlı bir yol ile ulaşabilirsiniz. Arnavut sahilini görebilir­siniz. Fenerden aşağıya doğru inmek isterseniz oldukça kayalık olduğunu göz önünde bulundurarak ayakkabılarınızı iyi seçin. Ancak, manzara müthiş. Ücretsizdir.

Baia dei Turchi (Türk Plajı):

En çok sevilen plajlarındandır. Osmanlı ordusunun 1480 yılındaki Otranto çıkarmasını kasabaya 6 km.mesafede bulunan bu sahil­den yapması nedeniyle Türk Plajı denmiş.

“Bir çok kaynakta Otranto’nun, Bari’nin, hatta Puglia’nın en huzurlu kasabası olduğundan bahsedilir. Bakmayın şimdilerde huzurlu olmasına, stratejik önemi nedeniyle tarih boyunca defalarc

Spiaggia Alimini:

Türk Plajı’ndan sonra en çok öne­rilen plajdır.

Torre Matta:

Otranto kalesinde 500 yıl boyunca gömülü olan ve şimdi tüm doğal güzelliğiyle yeniden ortaya çıkan Torre Matta, şehrin en özel yapılarından biri olarak kabul ediliyor. 1480 Türk saldırısından sonra, orta çağ duvar perdesinin tamamı yıkılıp yerle bir edildiğinde inşa edilen kule, burcun denize bakan kısmında yer almaktadır. Bugün Torre Matta, yakındaki Aragonese kalesi ile çok sık sinerji içinde düzenlenen sergilere, konferanslara ve toplantı­lara ev sahipliği yapmak için kullanılır.

Akşam Otranto’da Ne Yapılır?

Akşam saatlerinde gezinti için ideal olduğu gibi her şeyi satın alabileceğiniz, akşam geç saatlere kadar açık olan çok sayıda mağaza vardır. Hediyelik eşyalar, kart­postallar, giysiler, yerel ürünler ve el yapımı nesneler, el yapımı makarna, magnet alabilirsiniz.

Gece yapılacaklar sadece ticari faaliyetlerle sınırlı değil elbette. Antik Otranto köyü, şehrin geçmişinden kalan, Batı ile Doğu arasında bir buluşma yeridir. İşte tam da bu nedenle sokaklarında, neredeyse tesadü­fen, 1799 yapımı Saat Kulesi gibi özel öneme sahip ve şehrin arması, San Pietro Bazilikası ve yine Katedral, Torre Matta ve Aragonese Kalesi’ni de gece görebilir­siniz. Bir dondurma alıp eski şehir sokaklarında ya da deniz kenarı boyunca yürüyüş yapabilirsiniz.

YAZI VE FOTOGRAFLAR : ÖMÜR KAHRAMAN

@omurkahramann