KIZIL KRALİÇE – JULIANNE MOORE

KIZIL KRALİÇE – JULIANNE MOORE

2014 yılına beş ödül sığdıran Julianne Moore, kuşkusuz beyazperdenin en güçlü kadınlarından biri. Bu yıl Oscar Ödülü’nün sahibi olması hiç kimseyi şaşırtmadı. “Still Alice” filmindeki performansıyla bu ödülleri güzel oyuncu kesinlikle hak etti.

Kızıl saçları, içten gülümsemesi ve başarılı oyunculuğuyla herkesi kendine hayran bırakan Julianne Moore bu yıl 87’ncisi düzenlenen Oscar Ödül Töreni’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü “Unutma Beni” (Still Alice) filmindeki Alice Howland rolüyle aldı. Güzel oyuncu bu yıl ayrıca İngiliz Sinema ve Televizyon Sanatları Akademisi (BAFTA) ödüllerinde ve Altın Küre’de de En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nün sahibi oldu. Daha önce 4 kez Oscar’a aday gösterilen Moore; 1998’de “Boogie Nights”la En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, 2000’de “The End of the Affair“ ile En İyi Kadın Oyuncu, 2003’te “Far from Heaven” ile En İyi Kadın Oyuncu, aynı yıl “The Hours” ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülüne aday gösterilmişti.

Genç yaşta Alzheimer hastalığına yakalanan dilbilimci Alice Howland’ı canlandırdığı “Still Alice” filmi dışında bu yıl David Cronenberg’in “Maps to the Stars” filmi ile de çok konuşulan Julianne Moore, kariyerindeki en önemli yıllarından birini yaşıyor. 1960, North Carolina doğumlu Julianne Moore’un 90’lı yıllardan günümüze uzanan sinema kariyeri, ustalıkla canlandırdığı güçlü kadın karakterlerle dolu. Paul Thomas Anderson’dan Coen Kardeşler’e birçok ünlü yönetmenle çalışan ünlü oyuncu daha önce iki kez evlendi, üçüncü evliliğini kendisinden 10 yaş küçük, Yönetmen Bart Freundlich ile yaptı. Bunu Oscar konuşmasında samimi ve esprili bir şekilde dile getirdi güzel oyuncu: “Oscar almanın insan ömrünü 5 yıl uzattığını okudum. Eğer doğruysa bu harika bir şey, çünkü kendimden genç bir adamla evliyim! Eşime ve çocuklarıma, bana bir hayat verdikleri için teşekkür ederim. Bana bir ev verdiğiniz için teşekkür ederim.” dedi. Filmi ilk izleyen kişi eşiydi. “Oscar’ı sen kazanacaksın” demişti güzel oyuncuya. Moore, gerçek hayat hikâyelerini sevdiğini ve sevdiği işi yaptığını her fırsatta söylüyor. “Gerçek insan, ilişki, aile… Her şeyden önemlisi sevdiğim işi yapıyorum ve bu inanılmaz bir duygu…”

Screen Shot 2015-03-07 at 23.49.25

Yönetmen eşi Bart Freundlich’ten 16 ve 12 yaşlarında iki çocuğu olan Julianne Moore, ergen annesi olmanın zorluğunu bir röportajında şöyle anlattı: “Çocuklarınız ergenlik çağındayken; uyanık olmanız gerekiyor. Onlar fark etmeden, yaptıklarını takip etmelisiniz. Arkadaşları kimler, partilerde ne olup bitiyor… Ebeveynlik, biraz da birine aşamalı özgürlüğü öğretmekle ilgili ve bu çok zor bir iş.”

“Maps to the Stars” filmiyle de Cannes Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu seçilen Moore, ödülü kazandığında evde temizlik yaptığını söylüyor: “Yüzümde maskeyle temizlik yapıyordum, havluları yıkıyordum. Yani genellikle hafta sonları yaptığım şeyleri… Ve Cannes’ı kazandığımı söyleyen telefon geldi…” Başarılı oyuncu, birden hoplayıp zıplamaya başladığını ve bu haberi ailesiyle hayatta “en sevdiği yerde” aldığı için çok mutlu olduğunu anlatıyor. Geçen yıl bir röportajında “Hakkınızda kimsenin bilmediği bir şey söyler misiniz?” sorusuna “Çok iyi temizlik yaparım. Önceki gün taraçadaki bütün örümcekleri vakumladım. Hoş değildi ama yapılması gerekiyordu.” şeklinde cevap vermişti. Anlayacağınız güze l oyununun on parmağında on marifet var. Normal bir aile yaşantısı süren ünlü oyuncu, çocukları için bakıcıya ihtiyaç duymuyor, alışveriş ve yemek dâhil tüm ev işlerini kendi yapıyor. Julianne Moore, ayrıca hayatı düzenli yaşayanlardan. Akşam yemeğini 6’da yiyip erken yatıyor. “Cool değilim, bana ‘Mazbut Julie’ deyin” diyor. Gerçek hayatta Alzheimer’a yakalanması durumunda filmdeki gibi bir eşin ona çok iyi geleceğini de söylüyor.

Başarılarla dolu oyunculuk kariyerinin yanı sıra yazar kimliğiyle de ön plana çıkan güzel yıldızın kendi çocukluk deneyimlerinden ilham alarak yazdığı kitapları var. İlk kitabı “Çilli Begonya”, Ekim 2007’de yayımlandı. “Freckleface Strawberry and the Dodgeball Bully” 2009’da; üçüncü kitabı “Freckleface Strawberry: Best Friends Forever” ise 2011’de yayımlandı. Bu seride çocukların kendi sorunlarının üstesinden gelebileceği mesajı veriliyor. Eylül 2013’te ise dördüncü çocuk kitabı “My Mom is a Foreigner, But Not to Me”yi yayımladı. Kasım 2013’te Random House Yayınevi’yle 5 kitaplık yeni Çilli Begonya serisi için sözleşme imzaladı. Önceki seri ortalama 40 sayfayken, yeni kitaplar daha çok başlangıç seviyesinde okuma yazma bilen çocuklara hitap edecek.

Askeri yargıç olan babasının mesleği gereği 18 yaşına kadar 23 kez taşınmak zorunda kalan Moore, verdiği röportajlarda bu gezgin yaşam tarzının kariyerini şekillendirmede büyük avantaj sağladığını söylüyor. Rol alacağı ilk temsil için New York’a geldiğinde, oyunun yönetmeni ona her ne kadar ileride kızıl saçları yüzünden bazı rolleri alamayacağını söylese de, güzel yıldız sergilediği başarılı performanslarla kısa sürede entelektüel çevre tarafından tanındı. Kızıl saçları hiçbir zaman oyunculuğunun önünde bir engel olmadı.

Saçlarını sezonun trendy modellerine uyarlamak yerine genellikle düz ve fönlü kullanmayı tercih eden güzel yıldızın rengini değiştirmeyeyse hiç niyeti yok. Moore’un gündelik hayatını mercek altına aldığımızda galalarda ne kadar şık ve zarifse günlük stilinde de bir o kadar rahat ve sade kombinler yaptığını gözlemliyoruz. Yazları sandalet, hasır şapka ve Birkenstock terliklerinden vazgeçemeyen güzel yıldız, ceket ve ayakkabı tercihleriniyse Isabel Marant koleksiyonlarından yana kullanıyor.

Screen Shot 2015-03-07 at 23.49.56

Her zaman modern ve göz alıcı stiliyle kırmızı halının en şık isimleri arasında da kendine yer bulan Julianne Moore, genellikle Tom Ford, Givenchy Couture, Alexander McQueen, Karl Lagerfeld, Christian Dior imzalı elbiseler tercih ediyor. 2015 Oscar Ödül Töreni’nde çiçek işlemeleri bulunan, uzun, beyaz Chanel Couture elbisesini, düşük topuzu ve zarif Chopard küpeleri ile tamamlayan başarılı oyuncu, kırmızı halıda verdiği röportajda “Karl Lagerfeld bu elbiseyi benim için yaptı” dedi.

Yaşına ragmen güzelliğinden hiçbir şey kaybetmeyen ünlü oyuncu 2011 yılında Pirelli Takvimi’ndeki cesur pozlarıyla çok konuşulmuştu. Paris’teki stüdyosunda “Mitoloji”yi yaratan Karl Lagerfeld, Yunan ve Roma mitolojisini, tanrıların, tanrıçaların ve mitolojik kahramanların maceraları ile insanlığın köklerine inerek anlatmıştı. Pirelli Takvimi’nde Hera’yı canlandıran Julianne Moore için Karl Lagerfeld o zamanlar şunları söylemişti: “Zeus’un karısı ve tanrıların anası olabilecek bir karakter için bir aktrisle çalışmayı çok istedim. Julianne güzel bir kadın; zeytin ağaçlarının altındaki genç kızlardan daha ağırbaşlı. Aynı zamanda çok sevdiğim bir arkadaşım.”

Screen Shot 2015-03-07 at 23.49.06