MONOGRAM KUTLAMASI
Louis Vuitton, 1896 yılında yarattığı Monogram ikonunu, altı ikonoklastla kutluyor. Moda, sanat, mimari ve ürün tasarımı alanlarında konularında en iyi olan altı ikonoklast, Monogram’ı tasarladıkları ürünlerle yorumladılar.
Markanın yaratılışından 42 yıl sonra 1896 yılında, oğul Georges Vuitton, babası Louis Vuitton onuruna “Monogram”ı yarattı. Ve böylece bir ikon doğdu. MonogranVın doğuşu, modernliği simgeleyen gerçek bir devrimdi. 1965 yılında Gaston Louis Vuitton, babası George’un Monogram motifini yaratım sürecini araştıran çalışmalar yaptı: Her şeyden önce şirketin isminin baş harfleri “LV” görünür bir şekilde desene işlenmişti. Keskin bir karakter yaratılması için çiçek desenlerini, kurucunun baş harfleriyle bir araya getirilmişti. Ve sonra bir tane de elmas eklendi. Bütün bunların birlikteliğinden ortaya çok olumlu bir mesaj çıktı. Sonuçta bir çiçek ve etrafında dört taç yaprak yer alan bir çember yaratılmış oldu.
Monogram, şu an tüm dünyada hem metamorfik, hem de grafik olarak Louis Vuitton markasının imzası olarak tanınıyor. Zaman içinde ne kadar olgunlaşsa da, özellikleri aynı kaldı. El işçiliği, sanat ve tasarım çerçevesinde gerçekleştirilen işbirlikleri ve yeniliklerle, Louis Vuitton Monogram’ı hep yeniledi, gündemde tuttu ve yeni modalar yarattı.
“Louis Vuitton’s The kon and The Iconoclasts: Celebrating Monogram” projesi işte bu çerçevede yaratıldı. Bu işlerin her biri, MonogranVın kişiye özel yüzlerine ayna tutuyor. Tümü kendi dalının en iyisi olan; moda, sanat, mimari ve ürün tasarımı konusunda adeta sınırları yıkan altı yaratıcı ikonaklast, bu özel kanvası yorumladılar.
1996 yılında Azzedine Alaia, Manolo Blahnik, Romeo Gigli, Helmut Lang, Isaac Mizrahi, Sybilla ve Vivienne VVestvvood kendi şahsi imzalarını Monogram’a atarken, 2014 yılına geldiğimizde katılımcılar, katkılarını çok daha ileriye götürdü. Christian Louboutin, Cindy Sher- man, Frank Gehry, Kari Lagerfeld, Marc Nevvson ve Rei Kavvakubo; Monogram ile radikal, kişisel ve sıra dışı bir şekilde oynadılar. Hem evrensel, hem de bireysel olarak tanımlanabilecek bu özel koleksiyon, Louis Vuitton modaevinin geçmişten gelen geleneklerinin ve geleceğe bakış açısının altını çiziyor.
Frank Gehry
“Her şey bir anda oldu. Bir çanta düşündüm. Ve kendi kendime ‘deneyeceğim ve yapacağım’ dedim. Benim her zamanki tavrım, ‘hadi bir deneyelim’dir. Ve yine aynısını kendi kendime tekrarladım. Louis Vuitton, fikrimi çok sevdi. Kendime, neler oluyor diye sordum.
İşlerimde genellikle yeni bir şey yapıyorsam bir adım geride dururum. Geride durduğum zaman doğru bir şey yaptığımı anlarım. Şekillerle oynamaya başladık, onlardan bir tanesi de bu formdu. Bunun sadece bir nesne olmasını istemedim. Louis Vuitton ile vakit geçirdim, detayları, aksesuarları detaylıca konuştuk. Onlarla gerçekten çok eğlendik ve son dakikaya kadar çantada değişiklikler yaptık. Louis Vuitton’da zanaatkarlığı çok ciddiye alıyorlar ve bu da benim en sevdiğim özelliklerinden…
Monogram’ı içindeki baskılı bölüm için kendi ellerimle çizdim. Daha önce hiçbir çantanın içinde yer almamıştım, böylece içinde yer alsam ne olurdu diye düşünmeye başladım. Belki de ‘mavi’ olurdum. Bu rengi, kahverengi Mo- nogram ile yarattığı kontrasttan dolayı seçtim.
Dikkatin dış kısma odaklanmasını istedim. İç bölüm daha özel ve daha koyu. Böylece çantanın içindeki eşyaların daha net görülebilmesini önemsedim. Sanırım bir çantanın içinde var olmanın fantazisini kurdum!
Her şey doğal akışında canlandı, planlı değildi. Eğer Louis Vuitton dünyasına uygun bir çanta tasarlayabildiy- sem, Louis Vuitton müşterilerine hitap edebildiysem başardım demektir. Bu çanta eğlenceli, çantanın tasarım süreci çok eğlenceliydi ama ciddiyetten taviz vermedik… Eminim ki birçok mimar, bir çanta tasarladığım için bu duruma kibirle yaklaşacaktır. İşte bu da, bu işin en güzel tarafı!”
Cindy Sherman
“Evet, doğru… Gerçekten de kendimi sandıkta saklamak istiyorum! İlk önce, seyahatlerimde benimle olabilecek eski moda bir kozmetik çantası tasarlamayı düşündüm. Daha sonra Louis Vuitton bana sandık önerisiyle geldi ve cevabım kesinlikle ‘Evet’ oldu.
Sandık benim için çok kişisel bir eşya. Farklı bölümleri için el yazımla etiketler tasarladım, sahte gözler, sahte dişler… Benden başka bunları kim kullanabilir… Tabii ki bunların yerine iç çamaşırları ya da tişörtler de yerleştirilebilir.
Bana ideal renk skalamı sordular. Bu sorunun ardından papağanımı düşünmeye başladım. O, çok çarpıcı bir yeşil renge sahip ve kanatlarını her açtığında ortaya bambaşka renkler çıkıyor. Bu renkler, sandığın iç renklerini oluşturdu. Dış yüzeyinin, dünyayı dolaşmış, eskimiş ve üzerinde yaşanmışlık etkisi olan Monogram kanvas olması ve gidilen yerlerden etkiler taşımasını hayal ettim. Etiketlerin üzerinde benim bazı görsellerimi kullandık ama bunları çok farklı bir hale getirdik. Tüm bunları yaparken gerçekten de fazlasıyla eğlendik!
Louis Vuitton ile sandığın içine konulabilecek, sonrasında çıkarılıp kullanılabilecek tüm eşyalar hakkında konuştuk. Sonrasında aklıma fotoğraf makinesi çantası geldi. Yolda olduğum her zaman, arka planı çekerim. Bu fikirle beraber ortaya bir de “messenger” çanta çıktı.
Sandık, seyahat edebilen bir stüdyo olacaktı. Hiçbir zaman sadece iş için seyahat etmemiştim, böylece edebilecektim. Daha önce de fonksiyonel işler yapmıştım ama sandıkla beraber ilk kez fotoğraf dışı bir yaratıma imza attım.
Bir Suudi Prensesi, bu sandığı kullanabilir. Madonna ya da Lady Gaga, farkına varırlarsa çok mutlu olurum. Ya da bir ‘drag queen’ alsa… RuPaul ya da Justn Vivian Bond, kesinlikle birer tane hak ediyorlar.”
Christian Louboutin
“Benim için çantanın, iki DNA’nın, yani benim ve Louis Vuitton’un kesişim noktası olması gerekiyordu. Sonrasında gerçekten de bu ikilinin evlilliğinden nasıl bir sonuç çıkar diye kafa yormaya başladım.
Monogram tasarımının kendi özünde Les Nabis’ten gelen bir ilham var. Bu Fransız sanatçıların 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyılın başındaki etkileri muazzamdı. Les Nabis ilham kaynağı olurken, kendileri de ilhamlarını Japon sanatından almışlardı. Benim şahsi katkımın oldukça Fransız, oldukça Parizyen olması gerektiğine karar verdim. Böylece bu tekerlekli çanta fikri ortaya çıkmış oldu. Çantayı, Paris’in alışveriş merkezlerindeki kadınlarla ilişkilendirdim. Bir kez daha Paris’teki bir merkezde gördüğüm tekerlekli çantaları saydım ve ortaya 109 rakamı çıktı! Sonrasında hem Louis VuittonTın, hem de benim kodlarımı tekrar sıraladım. Rugan bana Les Nabis’i ve onların Japon sanatına yakınlıklarını çağrıştırdı. Renklerin, etkileşimlerin evliliği, Japon sanatının Les Nabis’e katkısı ve Les Nabis’in de MonogranVa etkisi Louis Vuitton tarafında; kendi tarafımdaysa oldukça Fransız ama kimliğimin bir parçası olan Japon etkili kırmızı tabanlarımı, kırmızı rugana yansıttım. Tabii ki kırmızı bir dokunuş olmalıydı tasarımımda!
Çantayı kullanacak kişiyi düşündüğümde hep gözümün önüne Los Angeles’ta gördüğüm bir kız profili geliyor. Bu kızlara genelde sokakta rastlamak zor. Ama görüldüğünde de muhteşem ciltleriyle organik marketlerde karşınıza çıkabiliyorlar. Brentvvood’ta tekerlekli çantasıyla alışveriş yapan ve tabii ki aynı anda da telefonda konuşan bir kız gözümün önüne geliyor. Kendimi de böyle bir çantayla hayal edebiliyor muyum? Tabii ki evet, Paris’te, güneşli bir günde… ”
Marc Newson
‘Tasarladığım her şey aslında sahip olmak istediklerim. Yine kendimi düşündüm: bir sırt çantası.
Yıllar boyunca sırt çantası sahip olmanın verdiği tüm tecrübelerimi bir araya getirmeye karar verdim. Çantanın içine tüm yerleştirmek istediklerime, koymayı sevdiğim eşyalara konsantre oldum. Mesela dik durması benim için çok önemliydi. Sırtımdan çıkardıktan sonra yamulan çantalardan nefret ederim. MonogranVın fonksiyonellik özelliklerini keşfetmek istedim. Eğer MonogranVın neden icat edildiğini sorgularsanız, varacağınız sonuç dayanıklı ve su geçirmez oluşu. Bu nedenle Monogran’ı çantanın alt kısmında kullanmaya karar verdim. Böylece bir arabanın lastiği gibi ya da ayakkabının tabanı gibi vazgeçilmez olacaktı. Açıkça Monogran’ı görüyorsunuz ama o çantada bulunmasının bir amacı var.
Ayrıca bir yandan da eğlenceli olmasını istedim. Kendisini çok ciddiye alan eşyaları sevmem. Nesnelerin insanların yüzünde bir gülümseme bırakmasını isterim, onları güldürmesinden ve ciddiyetlerini sorgulatmasından hoşlanırım. MonogranVın özellikleriyle yan yana gelebilecek ama ondan daha hafif bir tekstil kullanmak istedim. Bu noktada koyun yününe karar verdim. Sıcacık, parlak renklere sahip, dayanıklı ve adeta bir yastık gibi… Bu çantaya başımı dayayıp uykuya dalabilirim.”
Rei Kawakubo
“Louis Vuitton’un geleneksel Monogram’ım yıkmak yeni bir şey, yeni bir değer yaratmak olacaktı. Her ne kadar yeni bir yaratım için çok farklı yollar denenebilirse de ben bu kez direkt bir yol tercih ettim: Çantanın kumaşında delikler açtım. Ben genelde küçük çantaları severim. Louis Vuitton bana göre geleneği güzellik ve zarafetle en iyi güncelleyebilen modaevi.
Ben işlerimde her zaman aynı yolu takip ederim, yeniliği ararım. Bu çantayı tasarlarken daha evvel yapılmamış, yeni bir çanta yaratmak istedim.”
Karl Lagerfeld
Ben her zaman Voltaire’e inanırım; ‘Açıklama ihtiyacı olan her şey, açıklamaya değmeyendir’. Bu durumda ne açıklayabilirim ki?
Şu ana kadar ne yaptığımı gördünüz mü? Çok eğlenceli! Birçok fikrim vardı ve Louis Vuitton hepsini yapmak istedi. Neden olmasın? Tüm boks olayları da bununla ilintili.
Kadınları her gün daha da iyi tanıyorum. Ve tabii erkekleri de.
Yani kutuyu başlatanları. Düşündüm ki çok pahalı bir şey olmalıydı. Böylece içinde boks torbası olan kocaman bir valiz tasarladım. Ve de tasarladığım çantanın farklı boyutlarda olmasını istedim. Başlangıç seviyesinde olanlar için bir halı tasarladık: Ayağınızı nereye koymanız, nasıl hareket etmeniz gerektiğini gösteriyor. Ayrıca içinde boks eldivenleri olan küçük bir çanta daha var. Boks randevularınıza götürebilirsiniz. O’nun da özel bir Monogram’ı olmasını hayal ettim. Gerçekten çok çocukça, yalın bir fikirdi.
İnsanlar bu sandığı, giyinme odalarında saklayıp, bir çeşit gard- rop olarak kullanabilirler. İçinden boks torbasını çıkarabilir ve metal standının üzerine oturtabilirsiniz. Rafları kullanarak bir giyinme dolabı haline getirebilirsiniz. Altında bir sistem var, tekerlekleriyle hareket ettirebilirsiniz. Böylece evde istediğiniz yere götürürsünüz. Bu gerçekten de büyük çocuklar için tasarlanmış, onları şımartacak kocaman bir oyuncak.
Biliyorsunuz kendimle alakalı her şeyi çiziyorum. Bunu yapmazsam çok sıkılıyorum. Louis Vuitton un projesi için her şeyi elimle çizdim. Başkalarının bilgisayarda skeçler çizdiğini biliyorum ama ben her zaman ellerimi kullanıyorum.”