PARİS’Lİ İLHAM PERİSİ: CAROLINE DE MAIGRET
“Nerede Olursan Ol, Parizyen Olmanın Yolları: Aşk, Stil ve Kötü Alışkanlıklar” kitabının dört yazarından biri olan, Chanel elçisi, Lancome’un yeni yüzü Caroline de Maigret, gerçek bir parizyen…
Geçen yıl piyasaya çıkardığınız kitabın dünya çapında bu kadar büyük bir başarı yakalayacağını, siz ve kitabın diğer yazarları bekliyor muydunuz?
Hayır! Kitabın 28. dile çevilmesi için yeni imza attım, bu da otuzdan fazla ülkede satıldığını gösteriyor. Çok büyük, çok önemli ve bir yandan da çılgınca birşey. Kadınların kitabı beğenmesini bekliyor- duk çünkü yazmaya başladığımızda ilk elli sayfayı Amerika’da çeşitli yayınevlerine gönderdiğimizde hepsi de kitabı yayınlamak istedi. Bu sayede yeni ve iyi bir şey yaptığımızı anlamıştık ama yaptığımız şeyin bu kadar çok ülkede ilgi göreceğini asla düşünemezdik.
Sizce böyle bir fenomen haline gelme sebebi nedir?
Kitap, çok sevilen bir konu üzerine yeni bir bakış açısı getiriyor. Sonunda diyoruz ki; mükemmele ulaşmak için çabalamaK zorunda değilsiniz ve bu da kadınlar için pozitif bir şey. Feminizmden de bir şekilde bahsediyoruz, feminenlikle uyuşabileceğini gösteriyoruz. Bence, erkekleri düşman gibi görmeden kendi kimliklerini savuna- bileceklerini görmek kadınlara güven veriyor.
Kitabınızı tanıtmak için dünyayı geziyorsunuz ve Amerika, İngiltere ve Rusya’da sayısız röportaj verdiniz. Bu nasıl bir tecrübe?
Hem yoğun, hem de heyecan verici. Kadınların sevdiği bir şeyi ya- ratacak kadar şanslıymışım, şimdi onlarla her karşılaşmamız bana mutluluk veriyor.
Kitap en çok hangi ülkede tutuldu?
Amerika, büyük ihtimalle Amerikalı kadınların mükemmellik arayışı yüzünden. Kusurların da kişiye bir çeşit çekicilik kattığını okumak onlara iyi geldi. Sıradan Parisli bir kadın, harika aşçı, kariyer sahibi kadın, örnek alınacak anne olması gerektiği inancıyla büyüyor. Biz kitabımızla bu miti birazcık sarsıyoruz. Bence bir çeşit “sağlıklı bencillik” sahibi olmak gerek. Kocam ve çocuklarım ben böyle olduğum için mutlu di- yebilmek… Bu akşam yemeğini buzdolabın- da bulduğun artan yemeklerle idare etmek anlamına gelse bile!
Genel olarak kadınların kitaba tepkisi nasıldı?
Kitap kadınları etkilemiş görünüyor, soh- betlerinin konusu oluyor. Kadınlar bana kitapla kurdukları bağı ve kendi hikayelerini anlatıyorlar. Benden duygusal ilişkileri veya anne-çocuk ilişkileri hakkında tavsiye istiyorlar. Hatta bazıları beni bilge bir kişi gibi bile görüyor! Daha önceleri, benden sadece moda ve güzellik ipuçları almak isterlerdi. Şimdi, farklı farklı sorular alıyorum. Kadınları bu şekilde, bir bütün olarak görmeyi seviyorum.
Kadınların tepkisi ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor mu?
Mükemmelliğe getirdiğimiz yeni bakış açısı Amerikalı kadın- lara ilham veriyor. Çok gelişmiş bir feminizm kültüründe ya- şayan İskandinav kadınlar, bu kültür içinde kadınlıklarından bir şeyler kaybettiklerini ve hayatlarında erkeklere yer açma- yı unuttuklarını fark ediyorlar. Çinli kadınlar içinse, özgür ve bağımsız kadının kariyer ve aile arasında seçim yapmayı reddetmesi fikri büyüleyici. Bugün genç Çinli kadınlar bu ikisinden birini seçiyor, ikisini birden seçmek henüz mümkün değil.
Fransız kadınların tepkisi diğerlerinden farklı mıydı?
Kitabı İngilizce okuyanlar, (Fransızca’sını çıkarmadık) kusurları, erdemleri ve herşeyleriyle bu mitleştirilmemiş kadın figüründe kendilerini görüyorlar.
Kadınlar, zahmetsiz “Parizyen” şıklığı fikriyle özdeşleşti mi?
Bu konu üzerinde çok fazla olumlu dönüş aldım. Kadınlar bütün vücutlarıyla baştan aşağı ilgilenmek istiyorlar ama mükemmel bir vücut peşinde koşup köle olmak da istemiyorlar. Zahmetsiz Parizyen şıklığı fikri, güzelliğin sadece görünümle ilgili olmadığı gerçeğiyle birle- şerek, kadınların yüzleri ve vücutlarıyla barışık olmalarına yardımcı oluyor. Deneyimlerimizle yoğunlaşan hayatlarımızla bu fikir gerçek oluyor.
Kitap bunun dışındaki kalıplaşmış Parizyen algısını destekliyor mu?
Diğerlerini kesinlikle çürütüyor. Çoktandır Parisliler’in omuzlarına yük olan kusursuz kadın kavramı artık demode. Bence bu hayal ürünü kadının kusursuzluktan uzak olduğunu göstermek çok faydalı ve sağlıklı. Bugün, Parisli olmak kadınların hayal gücü-nü canlandırıyor çünkü Parisli kadın, hayatı maksimumlarda yaşar. Onu bu kadar ilgi çekici yapan da budur.
Kitabın başarısı size profesyonel olarak ne kattı?
Benim profilimi yükseltti. Ne yaratmak is- tediğimden bahsettiğimde artık daha kolay anlaşılıyorum.
Peki kişisel olarak?
Yaptığım işi sevdiğim için, kendimi daha mutlu ve daha tatmin olmuş hissediyorum.
Bu kitabı izleyecek bir proje var mı?
Şu an için hayır. Ama gerçekleştirilecek bir kaç heyecan verici projem var.
Lancôme markasının yüzüsünüz. Lancome, kadınların hayatını güzelleştirmeye inanıyor. Sizin hayatınıza güzellik katan nedir?
Kulağa biraz klişe gibi gelebilir ama haya- tımı güzel yapan şey ailem. Aynı zamanda sevdiğim işi yapma lüksüne de sahibim ve bu benim daha çok tatmin olmamı sağlıyor.
Mutluluğu nasıl tanımlarsınız?
Özgürlük. Paris’te yaşamak ve bu şehrin sunduğu inanımaz kültürel hayatın tadını çıkarmak da başka bir mutluluk kaynağı.
2015’te, Lancôme 80. yıldönümünü kutluyor. Bu kutlamada sizin rolünüz nedir?
Lancome için çekilen reklam filminde metin seslendirmesi yaptım. Bir kayıt stüdyosunda Lancôme’un 80 yıllk hikayesini anlatmak bana çok şey öğretti. Yaratıcı ve eğlenceli bir süreçti.
Lancôme size ne ifade ediyor, bilhassa bu özel yıldönümünde?
Küçük bir kızken Isabella Rossellini ve Inès Sastre gibi elçiler aracı- lığıyla markayı keşfetmiştim. Annemin ve büyükannemin kullandığı ürünlerin de payı var tabii… Lancôme’un 80 yıldır kadın olmayı çok saygıdeğer bir biçimde destekliyor olduğunu daha sonra fark ettim. Marka ile profesyonel olarak ilk görüştüğümüzde beni çeken şey de bu oldu. Kadınları sadece parlak kağıtlar üzerine resmedilen kusursuz imajlar olarak değil; hayatları, kahkahaları ve gözyaşlarıyla, yani bütünüyle ele alarak kutlamak bana çok keyif veriyor.
Hangi Lancôme ürünüyle en güzel halinizde olduğunuzu hissedersiniz?
Çok kuru bir cildim olduğu için, gerçek bir Rénergie Multi-Lift Crème Riche tutkunu- yum. Benim için hem cilt bakımı hem mak- yaj ürünü bu. Bana bayıldığım ferah sağlıklı ışıltıyı veriyor.
Lancôme’un yeni ürünleri arasında favorileriniz?
Visionnaire Nuit Beauty Sleep Perfector’ın dokusunu sevdim. Çok işe yarıyor, cildimi pürüzsüzleştirerek aydınlık bir yüzle uyan- mamı sağlıyor. Sabahları, cildimi onarmak için, Absolue l’Extrait Essence Ultime kullanırım. Sanki benim için özel olarak üre- tilmiş, “haute couture” cilt bakımım. Çok zengin ve ipeksi… Lüksün simgesi!
Bu reklam filminin çekiminde Bertrand Lepluard’la çalışmanız nasıldı? Onunla başka projelerde çalıştınız mı?
Harika bir takım olduk ve çok sağlıklı bir çalışma birlikteliği gerçekleştirdik. Bertrand çok kültürlü ve aynı zamanda da tam bir deli! Kusursuz bir uyum içindeyiz ve Alma Jodorowsky’den önce İngiliz dergisi ID için moda çekimi, H&M ve Lancôme reklam projelerinde beraber çalışmıştık. Bundan sonra da eminim yenileri olacak!
Lancome reklam filminin yazım aşamasında da etkindiniz. Bu se- naryoyu yazmak için size ilham veren neydi?
Zahmetsiz olmak fikrinden yola çıktım, bunun güzellikle sınırlandı- rılamayacağını göstermek istedim. Zahmetsizce bir şeyi yapmak, Parisli kadın için daha ziyade püf noktalarını bilmesi ve çok zekice taktiklerin bir araya gelmesiyle oluyor.
Yazarlık projelerine devam etmek ister misiniz?
Evet, kesinlikle. Daima kadınlara yeni bir dille hitap ederek, yani kendi tarzımı koruyarak… Lancôme’un da aynı yaklaşıma sahip olduğunu görmekten mutlu oluyorum.
Bu oyunculuk deneyimi size sinema oyunculuğu için isteklendirdi mi?
Zaman zaman kendimi bazı rollere yakın hissediyorum… Beni şaşırtan, gerçekten içimde kelebekler uçuşmasına neden olan pro- jelere evet demenin, böylece de kendi sınırlarımı zorlamanın harika olduğunu düşünüyorum.
Instagram’ın profesyonel hayatınıza katkısı nedir?
Instagram olağanüstü bir reklam aracı. 2015’te, sosyal ağları kullan-madan stil ve güzellik alanlarında çalışmak mümkün değil.
Hesabınızda neler paylaşıyorsunuz?
Gerçek şu ki, bir mankenin hayatı çok yalnız geçebiliyor. Seyahat halindeyken, çok şey görüyorum ama tek başımayken görüyorum. Bu yüzden iş sebebiyle keşfettiğim yerleri İnstagram aracılığıyla takipçilerimle paylaşıyorum. Böylece onlar da benimle geziyormuş ve hayal güçleri besleniyormuş gibi hissediyorum. Bu, İnstagram’ın sıcak ve duygusal yanı. Aynı zamanda çok sevdiğim şeyleri ve müş- terilerimle ortak çalışmalarımı da paylaşıyorum.
Instagram’da işiniz ve özel hayatınızı nasıl ayrı tutuyorsunuz? Kendinizi ne kadar teşhir edeceğiniz konusunda limitler koyuyor musunuz?
Aslında özel hayatımdan hiç bir şey paylaşmıyorum. Mesela çocuğumun ya da arkadaşlarımla yediğim bir akşam yemeğinin fotoğraflarını asla göremezsiniz.
Kitap çıktığından beri takipçi sayınızda değişiklik oldu mu? Toplam kaç takipçiniz var?
Doğrudan kitapla mı ilişkili bilmiyorum ama takipçi sayım gün geç- tikçe artıyor. Şu an yaklaşık 230 bin takipçim var.
Kadınlar sosyal ağlar üzerinden sizinle iletişim kuruyor mu? Nasıl cevap veriyorsunuz?
Ben onlarla daha çok yüz yüze konuşuyormuş gibi iletişim kuruyorum. Çünkü Parisli olma fenomeninin ötesinde, kadınlar sadece kusursuz genç kadınlara bakmak yerine gerçekten bir şeyler yapan kadınların hayatını takip etmeye ihtiyaç duyuyorlar.