EKONOMİDEN MODA TASARIMINA UZANAN HİKAYE: NAZLI CEREN

EKONOMİDEN MODA TASARIMINA UZANAN HİKAYE: NAZLI CEREN

Nazlı Ceren ile kariyer hikâyesini, pandemi sonrası değişen moda dünyasını ve yerel üretimin önemini konuştuk. Genç tasarımcı, sürdürülebilir modaya yaklaşımını ve gelecek planlarını bizler için anlattı.

BAHAR ŞAHİNBAŞ
baharsahinbas@hotmail.com

Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? Ekonomi eğitiminden moda tasarımına uzanan yolculuğunuz nasıl gelişti?
Marmara Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun olduktan sonra bir dönem stil danışmanlığı yaptım, reklam ve klip çekimlerinin ardından birçok ünlü ile çalışmalarım oldu. Fakat içimdeki yaratma arzusunu tamamen tatmin edemediğimi hissediyordum. Bu duyguyu izleyerek 2018 yılında Nazlı Ceren’i kurmaya karar verdim.

Tasarımcı olarak ilk koleksiyonunuzu çıkardığınız 2018’dan bugüne, moda sektöründe neler değişti? Pandemi dönemi markanızı nasıl etkiledi?
2018’den bugüne moda sektörü, dinamik ve yenilikçi bir değişim sürecinden geçti. Özellikle dijitalleşme, moda sektöründe önemli bir rol oynamaya başladı. Online alışverişin yükselişi, sosyal medyanın marka iletişiminde vazgeçilmez hale gelmesi ve dijital defilelerin standartlaşması, sektörü yeniden şekillendirdi. Aynı zamanda sürdürülebilirlik, tasarım ve üretim süreçlerinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Artık tüketiciler, sadece estetik değil, aynı zamanda çevresel ve etik değerlere uygun ürünler talep ediyor. Bu da tasarımcıların yaratıcı süreçlerine daha bilinçli bir bakış açısı eklemelerini sağladı. Pandemi dönemi ise sektöre ve markamıza hem zorluklar hem de fırsatlar getirdi. Yerel üretime ve topluluk desteğine olan önemi yeniden hatırlattı. Biz de bu süreçte, Nazlı Ceren’in üretim süreçlerini daha da kişiselleştirmeye odaklandık. Online platformlara daha fazla yatırım yaparak dijital varlığımızı güçlendirdik ve müşterilerimizle bu dönemde de bağımızı koparmadık. Pandemi, aynı zamanda tüketicilerin moda anlayışını sadeleşmeye ve zamansız parçalara yönelmeye teşvik etti. Bu, markamızın yapısına çok uygun bir değişimdi. Sonuç olarak, zorlu bir süreç olsa da, bizi daha güçlü, daha yenilikçi ve daha dayanıklı bir noktaya taşıdı.

Markanızı ‘şehir sakinleri için’ tasarladığınızı belirtiyorsunuz. Günümüz şehir hayatının dinamikleri tasarımlarınızı nasıl şekillendiriyor?
Şehir hayatı, hızlı, hareketli ve çok yönlü. Bu yüzden tasarımlarımızda her zaman işlevselliği estetikle birleştirmeye özen gösteriyoruz. Markamızı tercih eden kadın, sabah bir toplantıya giderken akşam bir davete katılabilecek kadar pratik ve zamansız tasarımlara ihtiyaç duyuyor. Koleksiyonlarımız, şehirdeki bu yoğun tempo içinde, kullanıcıya hem şıklık hem de rahatlık sunmayı hedefliyor.

Markanızın felsefesinde ‘gündelik rahatlık ile detaylı işçiliği dengeleme’ yaklaşımı var. Bu dengeden biraz bahseder misiniz?
Gündelik rahatlık, günümüz kadınının vazgeçilmez önceliklerinden biri. Ancak detaylı işçilik ve ince tasarım dokunuşları olmadan, kıyafetlerimizin marka imzamızı taşıması mümkün değil. Kumaş seçimlerimizden dikiş detaylarına kadar, her parçada bir zarafet ve özen yansıtmayı hedefliyoruz. Bu denge, günlük hayatta kullanılabilir olan tasarımlarımıza zarif ve incelikli bir dokunuş katıyor.

‘Ulaşılabilir lüks’ kavramını markanızda nasıl hayata geçiriyorsunuz? Özellikle ekonomik dalgalanmaların yaşandığı bu dönemde dengeyi nasıl koruyorsunuz?
Ulaşılabilir lüks, kalite ve tasarımın herkes için erişilebilir olmasını sağlamak demek. Bu yaklaşımı koleksiyonlarımızda yerel üretimle ve sürdürülebilir kaynaklarla destekliyoruz. Ekonomik zorluklara rağmen, maliyetleri optimize ederek ve doğrudan tüketiciye ulaşan bir iş modeliyle, kaliteli tasarımlarımızı makul fiyatlarla sunmaya devam ediyoruz. Yerel üretim ağımız ve tedarikçilerimizle kurduğumuz güçlü ilişkiler, bu dengeyi korumamıza yardımcı oluyor. Böylece müşterilerimize hem kaliteli hem de ulaşılabilir ürünler sunabiliyoruz.

Her sezon kendinizi yeniden keşfettiğinizi belirtiyorsunuz. Bu yaratıcı özgürlüğü korurken markanın temel değerlerini nasıl muhafaza ediyorsunuz?
Markamızın temel değerleri; net bir tasarım dili ve zamansız estetik anlayışımızda saklı. Her sezon, bu değerleri koruyarak yenilikçi ve özgün tasarımlar ortaya koymaya özen gösteriyoruz. Örneğin, klasik bir silueti ele alıp, ona çağdaş detaylar veya yenilikçi dokunuşlar eklemek, hem yaratıcı özgürlüğümüzü koruyor hem de marka kimliğimizi güçlendiriyor.

Koleksiyonlarınızda feminen ve maskülen arasında bir denge kurduğunuzu belirtiyorsunuz. Bu yaklaşım tasarımlarınızı nasıl etkiliyor?
Feminenlik ve maskülenlik, kadınların güçlü ve zarif yanlarını aynı anda yansıtıyor. Bu denge, tasarımlarımızın hem kesimlerinde hem de kumaş seçimlerinde önemli bir yer tutuyor. Örneğin, yapılandırılmış bir blazer ceket maskülen bir duruş sergilerken, akışkan bir kumaş seçimiyle feminen bir dokunuş kazanabiliyor. Bu yaklaşım, Nazlı Ceren’in özgün estetik anlayışını ortaya koyuyor.

Üretim sürecinizden bahseder misiniz? Yerel üretimi desteklemek adına neler yapıyorsunuz?
Üretim sürecimiz, yerel zanaatkarlığın ve el işçiliğinin önemini vurguluyor. Tüm koleksiyonlarımızı İstanbul’da, deneyimli ustalarla çalışan küçük ölçekli atölyelerle iş birliği yaparak üretiyoruz. Bu yaklaşım hem yerel ekonomiyi destekliyor hem de ürünlerimizin kalite kontrolünü sağlamamızı kolaylaştırıyor. Sürdürülebilirlik konusunda da hassasiyet göstererek, daha az atık ve daha düşük karbon ayak izi hedefliyoruz.

Son dönemde Türkiye’de yerel markaların yükselişi dikkat çekiyor. Siz bu dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yerel markaların yükselişi, Türk tasarımının ve zanaatkarlığının dünya sahnesinde daha fazla tanınması için önemli bir fırsat sunuyor. Bu dönüşüm, yerli üretime olan ilginin artmasını ve özgün tasarımların değer görmesini sağlarken, aynı zamanda Türkiye’deki tasarım ekosistemine de katkı sağlıyor. Yerel üretimin güçlenmesi, tasarımcılar ve zanaatkarlar arasında yeni iş birliklerinin doğmasına da zemin hazırlıyor. Biz de bu sürecin bir parçası olmaktan gurur duyuyor, hem Türkiye’de hem de global pazarda daha fazla kişiye ulaşmayı hedefliyoruz.

Sosyal medyanın moda sektörüne etkisi her geçen gün artıyor. Tasarımcı olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sosyal medya, moda sektöründe hem iletişimi hem de tüketici alışkanlıklarını köklü bir şekilde değiştirdi. Bir tasarımcı olarak bu dönüşümün hem fırsatlarını hem de sorumluluklarını görüyorum. Biz sosyal medyayı, tasarımlarımızı geniş bir kitleye ulaştırmak ve müşterilerimizle doğrudan bir bağ kurmak için etkili bir araç olarak kullanıyoruz. Platformlarımızda sadece ürünlerimizi sergilemekle kalmıyor, aynı zamanda markamızın hikayesini, üretim sürecimizi ve ilham kaynaklarımızı da paylaşıyoruz. Bu şeffaf yaklaşım, daha samimi ve bağlı bir müşteri topluluğu oluşturmamıza yardımcı oluyor.

Sürdürülebilirlik konusunda nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
Sürdürülebilirlik, günümüz modasının en önemli gerekliliklerinden biri. Bu bilinçle hareket ederek, üretimin her aşamasında çevresel etkimizi göz önünde bulunduruyoruz. Öncelikle yerel üretimi destekliyor, kaliteli ve dayanıklı kumaşlar kullanıyor ve koleksiyonlarımızı sınırlı sayıda üreterek aşırı tüketimin önüne geçmeye çalışıyoruz. Atık yönetimi konusunda atölyelerimizle özel bir iş birliği geliştirdik; kumaş atıklarımızı minimize ediyor ve geri dönüşüm süreçlerine dahil ediyoruz. Ayrıca, tüm ambalaj malzemelerimizde de çevre dostu alternatifleri tercih ediyoruz.

Son koleksiyonunuzdan ve önümüzdeki dönem projelerinizden bahseder misiniz?
Son koleksiyonumuz, feminen detaylarla yapılandırılmış kesimleri ustaca bir araya getiriyor. Günlük hayatta rahatça kullanılabilecek parçalarla, özel anlarda dikkat çekecek tasarımları dengeli bir şekilde birleştirdik. Önümüzdeki dönem projelerimiz arasında, sürdürülebilir malzemelerin kullanımını artırmak ve koleksiyonlarımızı global pazara taşımak var. Ayrıca yerel zanaatkarlığı öne çıkaran özel bir kapsül koleksiyon üzerinde de çalışıyoruz.

Kendi markalarını kurmak isteyen genç tasarımcılara neler önerirsiniz?
Disiplinli olmak ve sabırlı şekilde çalışmak, tasarımcılıkta başarıya ulaşmanın temel anahtarları. Kendi vizyonlarına sadık kalırken sektördeki gelişmeleri yakından takip etmeleri ve özgün bir tasarım dili geliştirmeleri çok önemli. Kendi markalarını kurmak isteyenlere önerim; önce sektörde deneyim kazanmaları, küçük adımlarla ilerlemeleri ve yerel değerlerden ilham alarak kendilerini farklılaştırmaları. Ayrıca iş planı hazırlamak, doğru hedef kitle analizi yapmak ve sürdürülebilir bir büyüme stratejisi belirlemek de çok önemli.