Düğün Bir Gün, ETKİSİ BİR ÖMÜR

Büyük günü en ışıltılı halinizle karşılamaya hazır mısınız?
Aylarca hayalini kurdunuz: tüller, çiçekler, adımlarınızın yankılandığı o uzun koridor… Ama düğün gününüz, sadece beyazlar içinde “evet” dediğiniz anla sınırlı değil; bu özel gün, aynı zamanda kendinizi en güzel, en ışıltılı ve en özgüvenli halinizle görmek isteyeceğiniz bir gün! Bunun için sahne arkasında titizlikle hazırlanmış bir bakım süreci sizi bekliyor. Yüzünüzdeki ışıltı, saçlarınızın sağlıklı parıltısı, vücudunuzdaki özgüven ve özgürce gülümseyebileceğiniz bembeyaz dişler… Hepsi bir bütünü oluşturuyor. Alanında uzman isimlerle size harika bir estetik ve bakım rehberi hazırladık. Bu yazı size rehberlik ederken sadece görünüşünüze değil, hislerinize de iyi gelecek.
Cildin tüm ışıltısını ortaya çıkarmak için düğün öncesi medikal estetik takvimi nasıl olmalı? Hangi işlemler hem etkili hem doğal sonuçlar verir? İşte aklınızdaki soru işaretlerine yanıt olacak, adım adım bir rehber!
BAKIŞLARDA IŞIK VAR
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cahit Vural Öneriyor…
Düğün öncesi gözaltı estetiğinde son dokunuşlar
O büyük gün yaklaşırken, en çok hatırlanacak detaylardan biri bakışlarınızdaki ifade olacak. Makyajla kapatılamayan gözaltı morlukları, çöküklükler ya da yorgun görünüm ise gelin adaylarının en sık şikâyet ettiği alanların başında geliyor. Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cahit Vural’a göre göz çevresi, yüzün en narin ama en belirleyici bölgesi. İnce deri yapısı, hassas damar ağı ve yoğun mimik kullanımı nedeniyle bu alan yaş ve yorgunluğu ilk ele veren bölge oluyor.
Gözaltı İçin Neler Yapılabilir?
“Göz çevresindeki hacim kaybı, morluk veya ödem gibi problemler tek bir işlemle değil, kişiye özel kombinasyonlarla çözülmeli.” diyen Dr. Vural, düğün öncesi gözaltı estetiğinde en etkili yöntemleri şöyle sıralıyor:
- Işık Dolgusu: Hyaluronik asit içerikli, özel yapıdaki dolgularla gözaltındaki çöküklük giderilirken, bölge daha aydınlık ve homojen bir görünüm kazanıyor. İnce yapıdaki bu dolgular, ışığı yansıtma özellikleri sayesinde ‘yorgunluk halkalarını’ belirgin biçimde azaltıyor. Uygulama sonrası 7-10 gün içinde tam oturuyor.
- Mezoterapi & PRP Kombinasyonu: Göz çevresindeki morluk ve donukluk için, vitamin, mineral ve antioksidan içerikli kokteyllerle yapılan mezoterapi tedavisi; PRP ile desteklendiğinde hem dolaşımı hızlandırıyor hem de cilt kalitesini artırıyor. Özellikle morluk sorunu yaşayan gelin adayları için ideal.
- Altın İğne veya Lazer Takviyesi: Eğer gözaltı torbalanma ya da ince kırışıklık şikâyeti de varsa, fraksiyonel radyo frekans (altın iğne) ya da düşük doz lazer uygulamalarıyla kolajen üretimi desteklenerek daha gergin bir yapı elde edilebiliyor.
- Cerrahi Seçenekler: Bazı durumlarda ise, gözaltı torbalarının sebebi yağ yastıkçıklarının dışa doğru fıtıklaşması oluyor. Bu durumda cerrahi müdahale ile bu yastıkçıklar düzenlenebiliyor. Dr. Vural’a göre: “Minimal kesiyle yapılan gözaltı estetiği (blefaroplasti), makyajsızken bile dinlenmiş bir görünüm sağlar.”
Zamanlama Neden Önemli?
Göz çevresi uygulamalarında şişlik, hassasiyet veya morarma gibi geçici etkiler görülebilir. Bu nedenle işlemler, düğünden en az 4-6 hafta önce planlanmalı. Cerrahi bir müdahale düşünülüyorsa bu süre daha da erkene çekilmel
YÜZ
Yüzünüz elbette ışıltınızın en önemli kaynağı. Bu ışıltıyı ortaya çıkarmak için medikal estetik çözümler emrinizde olacak.
6 ay kala:
Cilt analizi yaptırın. Dermatolog ya da medikal estetik uzmanı ile cilt tipinize uygun bir bakım planı oluşturun.
Düzenli medikal cilt bakımı (her 4 haftada bir), leke tedavisi veya akne kontrolü gerekebilir.
3 ay kala:
Leke açıcı serumlar, C vitamini içerikli ürünler ve niasinamid takviyesiyle cilt tonunu dengeleyin.
Gerekliyse, mezoterapi ya da lazer tedavileri bu dönemde yapılabilir.
1 ay kala:
Hydrafacial, karbon peeling gibi cilde ışıltı veren uygulamalar yaptırılabilir.
Bol su içmeye ve düzenli uyumaya dikkat edin.
Son hafta:
Maske, hafif peeling ve bol nem ile cildi arındırın.
Yeni ürün denemeyin, alerji riskinden kaçının.
Medikal Estetik Doktoru Abdurrahman Efem Öneriyor
Cildin yapısal anlamda desteklenmesi için en ideal başlangıç noktası, düğünden aylar öncesine uzanıyor. Medikal Estetik Doktoru Abdurrahman Efem, bu süreçte cilt altı kolajen üretimini tetikleyen ultrason bazlı sistemlerin çok iyi sonuç verdiğini söylüyor. Yüzünüzde hiçbir değişiklik olmadan, sadece daha iyi görünmenizi sağlayacak ultrason bazlı işlemler, cilt altı dokuları hedef alıyor ve elastikiyet kaybını azaltırken yüz hatlarını doğal formunu koruyarak sıkılaştırıyor. Ultrason bazlı cihazların gelişmiş teknolojisi sayesinde ise hem daha az ağrı hem de daha kısa işlem süresiyle, daha uzun etkili gençlik ve güzellik sağlanabiliyor. Cerrahi olmayan yüz germe işlemlerinde, dünyadaki altın standart olarak kabul edilen ve ciltte tam anlamıyla bir sıkılaşma yaratan tek seanslık bu işlem, kolajen sentezini 3-4 ay boyunca tetikleyerek cilde doğal bir sıkılık kazandırıyor. Bu işlemi erken dönemde planlamanın önemli olduğunu hatırlatan Efem, “Çünkü cihazın cilt germe etkisi tam olarak 6-12 haftada ortaya çıkıyor.” diyor.
Yüzünde hacim değil, harmoni isteyen gelin adayları için en uygun içeriğin yeni nesil dolgular olduğunu söyleyen Dr. Efem, düğünden 2 ya da 3 hafta önce planlanan kalsiyum bazlı dolguların hem lifting etkisi sağladığını hem de kolajen sentezini tetiklediğini anlatıyor. Dr. Efem’in sıklıkla tercih ettiği FDA onaylı kalsiyum bazlı, biyostimülan içerikli uygulama, cilt altındaki fibroblastları uyararak kolajen ve elastin üretimini mükemmel şekilde destekliyor. Üstelik bu uygulama sayesinde sadece yüzde değil; eller, kollar, iç bacaklar, karın veya popo gibi bölgelerde de sıkı ve genç bir görünüm elde etmek mümkün oluyor.
Dr. Efem, dinlenmiş ve aydınlık bir yüz görünümü için düğünden iki hafta önce saf botulinum toksin öneriyor. Özellikle antikor oluşturma riski olmayan yeni saf toksinle; kazayağı, kaş arası ve alın gibi mimik bölgelerindeki kırışıklıklar ifadeyi bozmadan yumuşatılabiliyor. Düğün öncesi dönemde cilde parlaklık katmak isteyen gelin adayları için en çok; vitamin kokteylleri, amino asit içerikli mezoterapi uygulamaları ya da biyolojik cilt güçlendiricileri öne çıkıyor. Dr. Abdurrahman Efem, “Amaç cildin canlılığını artırmak olunca mezoterapiler en önemli silahımız.” diyor ve ekliyor: “Mezoterapi işlemleri genelde kısa sürede etkisini gösterdiği için, düğünden birkaç haftadan birkaç gün öncesine kadar planlanabilir.”
Son hafta ise yeni bir işlem denemek büyük risk. Dr. Efem bu konuda oldukça net: “Düğünden bir hafta önce artık ciltte hiçbir enjeksiyon yapılmaz. Sadece varsa, son bir profesyonel temizlik ya da rahatlatıcı masaj yapılabilir. Yeni bir ürünü ilk kez kullanmak, lazer gibi agresif işlemleri denemek bu dönemde asla önerilmez.”
VÜCUT
Sırt dekoltesi, omuz detayı ya da minimal gelinlik kesimleri… Ne giyeceğiniz fark etmez, cildinizin her noktasıyla kendinize iyi bakmış olmanın özgüvenini taşımak istersiniz. Peeling’den selülit tedavisine, masaj tekniklerinden bölgesel sıkılaştırma önerilerine kadar uzanan bir rehberle vücudunuza düğün öncesi en özel ilgiyi sunmanın zamanı.
6 ay kala:
Selülit ya da bölgesel incelme için LPG, lenf drenaj masajı veya soğuk lipoliz gibi uygulamalara başlanabilir.
Haftada en az 2 kez egzersiz (yürüyüş, pilates, yoga) ve dengeli beslenme programına girin.
3 ay kala:
Tüm vücuda kese & peeling rutini başlatın. Haftada bir.
Kollajen desteği alabilirsiniz (doktor önerisiyle).
1 ay kala:
Sırt, omuz ve dekolte bölgesine özel bakım yaptırın.
Tüy alma işlemleri son haftaya bırakılmamalı; tahriş riskine dikkat.
Son hafta:
Cildinizi yağlarla nemlendirin. Kakao yağı, badem yağı ve shea butter önerilir.
Dermatolog Prof. Dr. Nida Gelincik Kaçar Öneriyor
Özellikle selülit görünümünü azaltmak ve cilde sıkılık kazandırmak, gelin adaylarının öncelikli hedeflerinden biri. Ne yazık ki selülit yalnızca kiloyla ilişkili değil; zayıf bedenlerde de hormonlar, dolaşım sorunları, genetik yapı ya da hareketsiz yaşam tarzı gibi nedenlerle ortaya çıkabiliyor. Dermatolog Prof. Dr. Nida Gelincik Kaçar, selülitin tamamen yok edilemese de doğru tedavilerle ciddi oranda azaltılabildiğini söylüyor. İlk adım, yaşam şekliyle başlıyor. Rafine şekerden uzak, bol su içilen, tuzun sınırlı olduğu bir beslenme düzeni; haftada en az üç gün tempolu yürüyüş ya da pilates gibi egzersizlerle birleşince ciltteki elastikiyet artıyor, dolaşım destekleniyor. Evde kuru fırçalama ve düzenli masaj uygulamaları, kan akışını artırarak gözle görülür fark yaratabiliyor.
Peki daha fazlası mümkün mü? Evet. Artık medikal estetik dünyası, selülit ve vücut sıkılaştırma konularında oldukça iddialı. Prof. Dr. Kaçar’ın düğünden en az iki ay önce uygulanmasını önerdiği yeni nesil lazer ve sıvı askı (PLLA) uygulamaları, gelin adayları için tercih edilen işlemlerde öne çıkıyor. Yeni nesil lazer, enerjisini doğrudan yağ dokusuna ileterek fazla yağları eritiyor, kolajen üretimini artırıyor ve cilt altı bağ dokularını uyarıyor. Sonuç: Daha sıkı, daha düzgün bir cilt yüzeyi. Üstelik işlem sonrası hızlı bir iyileşme süreciyle günlük hayata dönüş mümkün.
Sıvı askı ise, vücuda hacim ve sıkılık kazandıran, kolajen üretimini destekleyen bir enjeksiyon uygulaması. Popo, karın, kol ve bacaklardaki gevşemelere karşı etkili olan bu yöntem; doğal dolgunluk sağlarken selülit görünümünü de azaltıyor. Bu iki yöntemin birlikte uygulanması, kalça ve basen bölgesinde daha kalkık bir görünüm, karın ve kollarda ise gözle görülür bir toparlanma vadediyor. Etki süresi uzun, görünüm ise oldukça doğal. Elbette bu uygulamaları desteklemek için mezoterapi, lenf drenaj masajları ve altın iğne gibi ek tedavilerle kombinasyon öneriliyor. Unutmamak gerekiyor ki pürüzsüzlük bir hedef değil, bir süreç. Ve bu süreçte doğru planlama, istikrar ve uzman desteği kadar kişinin kendine olan özeni de belirleyici.
DİŞ
Özgüvenli Gülüş Paha Biçilemez… Bembeyaz bir gülümseme, her karede sizi öne çıkarır. Unutmayın, gülüşünüz bu özel günün sonsuzluğa taşınacak en kıymetli parçası.
6 ay kala:
Diş hekiminize danışın. Estetik ihtiyaç varsa gülüş tasarımı ya da lamina uygulamaları için ideal zaman.
Diş eti problemleri varsa mutlaka tedaviye başlanmalı.
3 ay kala:
Profesyonel temizlik (detartraj) yaptırın.
Ev tipi diş beyazlatma planlanabilir (diş hekiminin önerisiyle).
2 hafta kala:
Hızlı bir ofis tipi beyazlatma işlemi yaptırabilirsiniz.
Son hafta:
Kahve, çay, şarap gibi dişleri boyayacak içeceklerden uzak durun.
Bol su, yumuşak fırçalama ve beyazlatıcı olmayan diş macunu tercih edin.
Diş Hekimi Dr. Arten Dyrmishi Öneriyor
Düğün öncesi gülüş estetiği, gelin ve damatların kendilerini en iyi hissetmelerini sağlamak için sıklıkla tercih edilen bir yol haline geldi. Gülüş estetiği, sadece dişlerinizi beyazlatmakla kalmaz; dişlerinizin şeklini ve uyumunu iyileştirir, diş eti görünümünüzü dengeler ve yüzünüzdeki genel ifadeyi tamamlar. Dr. Arten Dyrmishi, en hızlı ve en çok tercih edilen yöntemlerden birinin diş beyazlatma olduğunu söylüyor. Lazer destekli ofis tipi uygulamalar ya da evde kullanılan özel plaklarla birkaç seansta dişleriniz daha parlak, daha ışıldayan bir hale gelebiliyor.
Eğer küçük çaplı kırıklar, çatlaklar veya diş aralarındaki boşluklar sizi rahatsız ediyorsa, bonding uygulaması da tam size göre. Diş renginize uygun kompozit malzemeyle yapılan bu işlem, genellikle tek seansta tamamlanıyor ve dişlerinizin doğal görünümünü bozmadan kusurları kapatıyor. Dr. Dyrmishi, daha kalıcı ve etkileyici bir dönüşüm arayanlar için ise porselen lamina, yani yaprak porselenleri öneriyor. İnce porselen tabakalar, dişlerinizin ön yüzeyine yapıştırılarak hem rengini hem de şeklini kolayca değiştiriyor. Böylece doğal ve ışıkla uyumlu, uzun ömürlü bir gülüş estetiği sağlanıyor.
“Düğüne birkaç ay kalmışsa, dişlerdeki çapraşıklıkları düzeltmek için şeffaf plaklar mükemmel bir seçenek” diyor Dr. Dyrmishi. Invisalign gibi görünmez plaklarla yapılan ortodontik tedavi, hem estetik hem de konforlu bir çözüm sunuyor. Ayrıca hızlandırılmış ortodonti teknikleriyle zamandan kazanmak da mümkün. Gülüşünüzde diş etlerinin fazla görünmesinden şikâyetçiyseniz, lazerle yapılan diş eti estetiği ile “gummy smile” sorunu kolayca çözülebiliyor. Böylece daha dengeli ve estetik bir gülüş ortaya çıkıyor. Son olarak, tüm bu estetik dokunuşların öncesinde veya sonrasında yapılacak profesyonel diş taşı temizliği ve polisaj, dişlerinizin daha parlak ve sağlıklı görünmesini sağlıyor. Bu adım kesinlikle gülüşünüzün ışığını en üst seviyeye taşıyor. Dr. Dyrmishi’ye göre; düğün öncesi gülüş estetiği için ideal zamanlama genellikle 2-3 ay öncesidir. “Bazı işlemler tek seansta sonuç verirken, bazılarının tamamlanması için planlı bir süreç gerekebilir. Böylece, tüm işlemler rahat ve stressiz bir şekilde tamamlanarak, en iyi haliyle o özel güne hazır olursunuz.”
ESTETİK DOKUNUŞLAR
Kendinin en iyi versiyonu için estetik cerrahi seçeneklerini değerlendirin. Ancak unutmayın, zamanlama bu konuda çok ama çok önemli.
6 Ay Kala:
Burun Estetiği (Rinoplasti): Ödemlerin tamamen inmesi ve son şeklin oturması zaman alır. Düğün fotoğraflarında doğal görünüm için en erken bu dönemde yapılmalıdır.
Meme Estetiği (Büyütme, Küçültme, Dikleştirme): Ameliyat sonrası şişliklerin inmesi ve implant yerleşimi için yeterli süredir.
Liposuction: Karın, bel, kalça gibi bölgelerde yağ alımı sonrası sıkılaşma zaman alır. Kontur düzeltmeleri için ek süre tanır.
Çene ve Yüz Hatları Cerrahisi: Çene törpüleme, çene implantı, elmacık kemiği estetiği gibi işlemlerin ödem süreci uzun olabilir.
3 Ay Kala:
Göz Kapağı Estetiği (Blefaroplasti): Göz çevresindeki iyileşme genellikle daha hızlıdır ancak morlukların tamamen geçmesi için bu süre idealdir.
Kulak Estetiği (Otoplasti): Düğün saç modeli açık olacaksa, kulak estetiği işlemleri bu döneme bırakılabilir.
Mini Karın Germe / Kol Germe: Daha küçük alanlarda yapılan cerrahiler için 3 ay öncesi yeterlidir.
1 Ay Kala:
İkincil Kontroller ve Rötuşlar: Önceki cerrahilere dair gerekliyse küçük düzeltme operasyonları bu dönemde yapılabilir. Ancak tamamen yeni bir işlem önerilmez.
İz Bakımı ve Şekillendirici Giysiler: Düğün için görünümünüzü optimize etmek adına son kontrolleri yapın, gerekiyorsa korse/giysi düzenlemelerine dikkat edin.
Son Hafta:
Cerrahi İşlem Yapılmamalı: Herhangi bir yeni ameliyat risklidir. Sadece dinlenmeye, ödem atmaya ve var olan sonuçları korumaya odaklanın.
İz Gizleme ve Makyaj Planlaması: Cerrahi izler varsa, makyajla nasıl kapatılacağı konusunda profesyonel makyaj provası yaptırabilirsiniz.
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Fatih Şirin Öneriyor
Düğün öncesi estetik cerrahi, sizi daha mutlu, daha özgüvenli hissetmenizi sağlayacak bir dokunuş olabilir. Tabii ki bu yolculuk sabır ve doğru planlama gerektirir. Unutmayın, amacımız kusursuz olmak değil; en doğal ve en iyi halinizle ışıldamak.
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Fatih Şirin, gelin adaylarının en çok talep ettiği işlemlerin başında meme estetiğinin geldiğini söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Bazı gelin adayları memelerini büyütmek isterken, bazıları küçültme veya dikleştirme ile daha orantılı ve estetik bir görünüm hedefler. İyileşme süreci genellikle 1-2 haftadır; ama yine de adaptasyon sürecini de düşünerek düğünden en az 4-6 ay önce planlamak en sağlıklı yaklaşım olur. Göz kapağı estetiğinin de meme estetiği kadar ilgi gördüğünü dile getiren Dr. Şirin, özellikle göz çevresindeki sarkma ve torbalanmalardan şikâyetçi olan gelin adayları için bu küçük operasyonun ideal olduğunu söylüyor. Hem üst hem alt kapaklarda yapılan müdahalelerle büyük bir etki yaratıldığını; bakışların daha dinç, gözlerin daha genç
göründüğünü anlatan Şirin, işlem sonrası şişlik ve morluklar 1-2 hafta içinde azaldığını, bu yüzden yine planlamanızı düğünden birkaç ay öncesine yapmak gerektiğini hatırlatıyor. Liposuction, Dr. Fatih Şirin’in inatçı fazlalıklarla başa çıkamayan ve düğün kıyafetinin içinde kendini harika hissetmek isteyenler için önerisi. “Karın, bel, kalça, uyluk gibi inatçı bölgelerdeki yağlardan kurtularak, daha sıkı ve orantılı bir siluete kavuşabilirsiniz” diyen Şirin, işlem sonrası morluk ve şişlik yaşanabileceğini; bu nedenle 1-2 hafta dinlenme sürecinin önemli olduğunu söylüyor. Düğüne birkaç ay önce planlanması gereken liposuction operasyonundan sonra gelin adaylarına biraz da iş düşüyor. Şirin; “Liposuction’dan sonra mutlaka sağlıklı beslenmeye ve egzersiz yapmaya özen gösterilmeli” diyor ve operasyon sonrası iyileşme dönemini hesaba katmanın, tüm süreci stresten uzak geçirmenin en önemli başarı anahtarlarından biri olduğunu vurguluyor.
SAÇ
Saçlar en az gelinlik kadar önemli! Daha sağlıklı, canlı ve hacimli görünmesini istiyorsanız, medikal estetik uygulamalarından yardım alabilirsiniz.
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Elif İnaç Öneriyor
Hayalini kurduğunuz o büyülü gün yaklaşıyor. Gelinliğinizin içinde ışıldarken sizi tamamlayacak en önemli detaylardan biri de saçlarınız. Parlak, dolgun ve sağlıklı görünen saçlar sadece fotoğraflarda değil, kendinizi iyi hissettiğiniz her anda sizinle olacak. Peki, bu doğal ışıltıya nasıl ulaşılır? Medikal Estetik Uzmanı Dr. Elif İnaç, saç mezoterapisinden harika sonuçlar aldıklarını anlatıyor ve şunları söylüyor: “Saç mezoterapisi, saçlı deriye mikro enjeksiyonlarla vitamin, mineral, aminoasit ve büyüme faktörleri içeren özel bir kokteylin verilmesi işlemidir. Bu işlem, saç köklerine ihtiyacı olan her şeyi doğrudan ulaştırıyor. Sonuç , daha kalın, daha canlı, daha güçlü saçlar.” Düğün öncesi yoğun hazırlık temposu, stres ve mevsim geçişleri saç dökülmesini tetikleyebilir. Bunun dışında mevsimsel dökülmeler, hormonal değişiklikler veya genetik faktörlere bağlı zayıflamalarla da saçlar sağlığını kaybedebilir; bu sorunları yaşayan herkes için mezoterapi iyi bir tedavi seçeneği olabilir. Doktor Elif İnaç, “Saç dökülmesini beklemeyin.
Düğün öncesi hazırlık sürecine saçlarınızı da dahil edin” diyor ve mezoterapiye düğün tarihinden en az 3 ay önce başlamanın, gözle görülür etki yarattığını; saç köklerinin kendini yenilemesi ve gözle görülür sonuçlar yaratmasının zaman aldığını söylüyor.
Kişiden kişiye değişmekle birlikte; genellikle 6 ila 10 seanslık bir program öneriliyor. Seanslar haftalık ya da iki haftada bir olacak şekilde planlanıyor. İlk birkaç seanstan sonra dökülmede azalma, 2-3 ay içinde ise hacim ve parlaklıkta gözle görülür bir artış sağlanıyor.
SON DOKUNUŞ
Gülümse, Işılda, Rahatla
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Oğuzhan Akgül
Düğün sabahı aynaya baktığınızda hissetmek istediğiniz o şey nedir? Işıldayan bir ten, kusursuz bir gülüş ve içinizi kemiren detaylardan tamamen uzak bir zihin… İşte tam da bu noktada botoks, düşündüğünüzden çok daha fazlasını sunuyor. Medikal Estetik Uzmanı Dr. Oğuzhan Akgül, düğün öncesi hazırlıklarda botokstan çok faydalandıklarını söylüyor ve şöyle diyor: “Estetik olarak kırışıksız bir cilt önemli olabilir ama botoksun çok daha fonksiyonel kullanım alanları var. Mesela aşırı terleme, migren ve fotoğraflarda gülüşü çok etkileyecek ‘gummy smile’ gibi sorunlar için de botoks iyi bir çözüm. Üstelik düğünden bir hafta önce yaptırmanız yeterli.” Botoksun yalnızca kırışıklık gideren bir uygulama değil, yaşam kalitenizi artıran çok yönlü bir dokunuş olduğunu anlatan Dr. Akgül, botoksun kullanım alanlarını şöyle sıralıyor:
Terleme mi? Unutun gitsin!
Düğün günü ter içinde kalmak fikri bile yetiyor, değil mi? Aşırı terleme (hiperhidroz), düğün stresi ve yaz düğünleriyle birleştiğinde gerçekten bir kabusa dönüşebilir. Düğün gününüzü sadece “Ne çok eğlenmiştik!” diye hatırlamak istiyorsanız; koltuk altı, avuç içi ya da ayak tabanına uygulanan botoks sayesinde bu sorunları birkaç gün içinde tamamen unutabilirsiniz. Eğer vücudunuzun herhangi bir bölgesinde aşırı terleme yaşıyorsanız, düğün öncesi bakım hazırlıkları listesinin başına bu uygulamayı eklemenizi tavsiye ederiz.
Özgüvenli Bir Gülüş İçin…
Düğün fotoğrafları bir ömür boyu kalıyor. Ve eminiz, o fotoğraflarda sizi rahatsız eden hiçbir şey olsun istemezsiniz. Basit gibi görünebilir ama güldüğünüzde fazla görünen diş etleri, yani gummy smile, çok rahatsız edici olabilir. Ancak minik bir botoks dokunuşuyla bu sorunu da kolayca hallediyoruz. Üst dudağı yukarı çeken kasları yumuşatarak diş etlerinin görünürlüğünü azaltan bu uygulama, gülüşünüze doğal bir zarafet katacak.
Sadece Estetik Değil, Ruhsal Konfor da Sağlar
Botoksun migren ataklarını ve diş sıkmayı hafifletme gibi önemli bir kullanım alanı daha var! Malum, düğün hazırlıkları ilerledikçe gerilim artıyor ve bu stres; migren atakları, diş sıkma (bruksizm) ve çene ağrıları gibi hoş olmayan sürprizleri beraberinde getirebiliyor. İyi haber şu ki botoks bu alanda da bir kurtarıcı. Baş ve boyun bölgesindeki belli noktalara uygulandığında, migrenin sıklığını ve şiddetini ciddi oranda azaltıyor. Masseter kasına uygulandığında ise hem çene gevşiyor hem de yüz hatlarında zarif bir incelme sağlanıyor.
Hazırlayan: SERPİL ÇEKİN @twovanities